Bu ve benzeri pek çok şekilde, müşteri ve müşteri adaylarının gözünde şirketinin değerini ve kendi değerini düşürüyordu. | TED | بهذه الطريقة وعدة طرق متواضعة أخرى، كانت تقلّل من شأن شركتها في أعين العملاء المحتملين، وتقلّل من شأن نفسها. |
Kesin bir sonuca ulaşamadan bitirmişlerdi, ama Amerika halkının gözünde çizgi romanların saygınlığına çok büyük bir hasar vermeden önce değil. | TED | انتهت بلا قرار أو إقناع، لكن ليس قبل أن تحدث ضررًا بليغًا لسمعة القصص المصورة في أعين العامة من الأمريكيين. |
Yaşı, asilzade aile soyu ve sağlıklı görüntüsü, Romalıların gözünde onu tanrıça Vesta'ya hizmet edecek en iyi aday hâline getirmişti. | TED | عمرها ونسب عائلتها النبيل وصحتها الجيدة الواضحة يجعل منها المرشحة الأفضل لخدمة الإلهة فيستا في أعين الرومان. |
Ateşin başında oturuyor ve birbirimizin gözlerinin içine bakıyorduk. | Open Subtitles | كنا نجلس بجوار المدفأة، فقط نسبل النظر في أعين بعضنا |
Çocuklarının gözlerinin içine nasıl bakacaksın, onlara ne diyeceksin? | Open Subtitles | كيف ستنظر في أعين أولادك، ماذا ستقول لهم؟ |
alnınıza geçirir ve böylece hayvanın gözündeki yansımayı görürsünüz. Gece dışarı çıkarsanız feneri açarsınız ve hayvanlar parlayıverirler. | TED | تشده على جبهتك لتتمكن من رؤية انعكاس الضوء في أعين الحيوان, لذلك إذا خرجت في الليل وأشعلت الأضواء, الحيوانات ستكون واضحة |
İnsanların içindeki ışığı görebildiğimi düşünmek hoşuma gidiyor. | Open Subtitles | أحبّذ فكرة أنني أرى الأمور في أعين الناس. |
Tanrı'nın gözünde her birimiz eşsiziz. | TED | فكل واحد منا لا يمكن الاستغناء عنه في أعين الله. |
Hukuk sisteminde hiçbir deneyimi yoktu, mahkemenin gözünde hiç parası ve gücü yoktu. | TED | لم تكن تملك أي خبرة بالنظام القضائي، ولا مال، ولا سلطة في أعين المحكمة. |
Bahse girerim, Çinli patronu kasaba halkının gözünde... kötü göstermek isteyecektir. | Open Subtitles | أراهن أنه سيشوه صورة القائد الصيني في أعين من هم في المخيم |
Belki bir şey duydu veya Altman'ın gözünde bir şey gördü. | Open Subtitles | ربما سمع شيئاً ما أو رأى نظرة في أعين ألتمان |
Artık, 11 eylülden bu yana, her bir koyun tenli adamın gözünde bizi öldürmek isteyen birini görüyoruz. | Open Subtitles | الآن, ومنذ الحادي عشرمن سبتمبر في أعين كل أسمر البشرة نرى شخص يريد قتلنا |
Dünyanın gözünde, berbat, affedilemez şeyler yaptım. | Open Subtitles | في أعين العالم , لقد فعلت , أشياء فضيعة لايُغفَر لها |
Diyorum ki yaşadığınız onca şeye rağmen birbirinizin gözlerinin içine bakıp da seni seviyorum diyebiliyorsunuz. | Open Subtitles | أنا أقول فقط بعد كل شيء مررتم به، لازال بإمكانكم أن تنظروا في أعين بعضكم البعض |
Üçüncü defadır ölümün gözlerinin içine bakıyorum. | Open Subtitles | هذه ثلات مرات كان علي التحديق في أعين الموت. |
O adamın gözlerinin içine baktım ve çok korkutucuydu. | Open Subtitles | لقد تطلعت جيداً في أعين ذلك الرجل ولقد كانت مرعبة |
Bir başkasının gözündeki ışık Aydınlatır gökyüzünü | Open Subtitles | نظرة في أعين شخص ما لتضيء تلك السماوات |
şimdi kendini güçsüz hissediyorsun... fakat yakında insanların gözündeki korkuyu görebileceksin. | Open Subtitles | ربّما تشعرين بعدم وجود قوّة الآن... ولكن قريباً سوف تشاهدين الخوف في أعين الرجال. |
Bir başkasının gözündeki ışık Aydınlatır gökyüzünü | Open Subtitles | نظرة في أعين شخص ما لتضيء تلك السماوات |
İnsanların içindeki ışığı gördüğünü söyledi. | Open Subtitles | لقد قال إنه يرى الأمور في أعين الناس. |