havada bombardıman uçaklarımız var. Durdurmak için tek şansımız Hewitt. | Open Subtitles | لدينا طائرات جاهزة للهجوم في الجو وهيويت هو أملنا الوحيد |
Ama havada nasıl savaşılacağını öğretmek üzere plânlanmış bir tatbikat yoktu. | Open Subtitles | لكن بالكاد كانت هنالك تدريبات مجدولة لتعلم كيفية القتال في الجو |
Bir orman yangınında yanacak olursa da karbonu atmosfere geri verecektir. | TED | لو احترقت في حريق غابة، سوف تُخرج ذلك الكربون في الجو أيضاً. |
Olası yanlış düşürmelerden korkan Ordu bu emri havadaki pilotlara iletmedi! | Open Subtitles | وخوفا من وقوع حوادث.لم يتم تبليغ المحاربين الذين كانوا في الجو |
Bembeyaz kar yağıyor ve Hava da bir neşe var. | Open Subtitles | ثلوج الله النقي تنجرف إلى الأسفل، والبهجة في الجو |
Okyanuslar, bize soluduğumuz havanın yarısından fazlasını ve yiyecek verip havaya saldığımız karbonun çoğunu emiyor. | TED | لأن المحيط يعطينا أكثر من نصف الأوكسجين الذي نتنفسه والطعام، إنه يمتص الكثير من الكربون الملوث الذي نطلقه في الجو. |
Buna rağmen, hareketle ilgili büyük bir sorun var ve o da havadayken bir yere uyum sağlamanın gerçekten zor olması. | TED | وحتى الآن، هناك مشكلة كبيرة مع الترحال، وهذا هو أنه من الصعب حقاً أن تحدد اتجاهك عندما تكون في الجو. |
Evet, füzelerinizden biri Hindistan ile Pakistan dolaylarında havadaydı ki bu bir nükleer gücün size füze göndermesine yol açabilirdi ve bu da, bilirsiniz işte, iyi olmaz. | Open Subtitles | نعم , احد صواريخكم كانت في الجو نعم بجوار الهند وباكستان ومن الممكن ان يعود ذلك عليكم بقوة نووية |
Bugün federal hükümet atmosferdeki karbondioksit seviyeleriyle ilgili endişe veren bir rapor yayınladı. | Open Subtitles | اليوم، نشرت الحكومة الفيدرالية نتائج مروعة عن مستويات ثاني أكسيد الكربون في الجو. |
Uçaklarımızı havada tuttu ve bir şeyler bulmamız için Tanrı'ya dua etti. | Open Subtitles | أبقى طائراتنا تحلق في الجو بينما هو يصلي للرب أن نتلقى إشارة |
Ekonomik gerileme,baş döndürücü ve korkutucu... ...bugünlerde havada bir şeyler var.. ...üstelik gerçekten yetki verilen bir şeyler. | TED | الركود الاقتصادي جعلنا متذيلين وخائفين، وهناك شيء ما في الجو هذه الأيام وهو أيضا مقوي جدا. |
Ve sonra kötü havada da iyi havada olduğu kadar rahat uçmayı öğrendim ve cihaz kullanma derecemi aldım. | TED | و تعلمت القيادة في الجو السيئ والجيد ثم تقييمي الخاص بالمعدات. |
Unutmayın, eğer havada sizi bilinçsiz hâle getirecek bir çarpışma yaşarsanız, yere çarpana kadar serbest düşme yaşayacaksınız. | TED | ياصاح و الآن تذكر أنك إذا اصطدمت في الجو سيجعلك تفقد الوعي و سوف تعاني من السقوط إلى أن ترتطم بالأرض |
Aslında atmosfere salınan karbonun ikinci büyük nedeni ormanların yok edilmesidir. | TED | في الواقع ، السبب الثاني لتسرب الكربون في الجو هو تدمير الغابات. |
Güneşimiz enerji yayar ki bu okyanuslar tarafından ısı olarak emilir ve sonra kısmen atmosfere bırakılır. | TED | شمسنا تشع طاقة، والتي تمتصها المحيطات كحرارة ثم تطلق جزئيًا في الجو. |
Polis görünse o tankı atar ve şarbonu atmosfere bırakır. | Open Subtitles | سوف يسقطُ تلكـَ الحاويةُ أرضاً عند رؤيتهِ لأيِّ من الشرطة ومن ثمَّ يطلقُ الجمرةَ الخبيثةَ في الجو |
havadaki oksijenin çoğunluğunu üreten varlıklar. | TED | وهي الكائنات التي توفر معظم الأكسجين المتواجد في الجو. |
Her saniye milyarlarcası ve milyarlarcası size çarpan havadaki görünmez parçacıklar, hepsi de tam bir kaos içinde. | TED | جسيمات غير مرئية في الجو المحيط تصطدم بكم بالمليارات والمليارات في كل ثانية، كلها في فوضى عارمة. |
Her nasılsa, bebekler yerlerinin Hava olduğunu biliyorlar. | Open Subtitles | بطريقة ما تعرف الفراخ أن مكانها هو في الجو |
Bu tüy, kuşlara yer çekimini yenmeyi olanaklı kılmıştır ve olağandışı bir şekilde havaya çıkarmıştır. | TED | فقد أتاحت هذه الريشة للطيور قهر الجاذبية والإقلاع في الجو بطريقة غير عادية. |
Havadan atıldığında, havadayken açılarak yüzlerce bombacığı etrafa saçan bir bomba. | TED | حين يتم إلقاؤها من الجو، تنفتح في الجو لتطلق مئات القنابل الصغيرة. |
Evet, füzelerinizden biri Hindistan ile Pakistan dolaylarında havadaydı ki bu bir nükleer gücün size füze göndermesine yol açabilirdi ve bu da, bilirsiniz işte, iyi olmaz. | Open Subtitles | انه صاروخ توماهوك نعم , احد صواريخكم كانت في الجو نعم بجوار الهند وباكستان |
atmosferdeki karbondioksit konsantrasyonlarından da bahsetmiştik. | TED | وتحدثنا كذلك عن تركيز ثاني أكسيد الكربون في الجو. |
- Birazdan havalanıyoruz. | Open Subtitles | سنكون في الجو على الفور |