Az çelik kullandığımız için çok daha fazla güneş alıyorduk bu da kışın ısınmak için daha az ısı gereksinimi duyacağımız anlamına geliyordu. | TED | وهذا يعني دخول ضوء شمس اكثر وهذا يعني انه لايجب ان نستخدم وسائل التدفئة بصورة كبيرة في الشتاء .. بسبب دخول ضوء الشمس |
Diğer alanlarda kar yağışı oluyor veya kışın yeniden buz kazanımı oluyor. | TED | بينما مناطق أخرى تشهد هطول ثلج أو تكسب الجليد مجدداً في الشتاء |
kışın güneye için ve havalar ısındığında kuzeye uçmak için?" | TED | ان تسافر الي الجنوب في الشتاء والي الشمال في الدفء |
Tek bildiğim, Kışları odamın çok soğuk... yazları da çok sıcak olduğu ve bu yüzden uyuyamadığım. | Open Subtitles | .. أنا أعرف أن غرفتي كانت باردة جداً في الشتاء و حارة جداً في الصيف لم أكن أستطيع النوم |
Çok şaşırdı çünkü çıngıraklı yılanlar kışın kış uykusuna yatarlar. | Open Subtitles | خصوصا لأن هذه الأفاعي الجرسية مل إلى السبت في الشتاء. |
Eskiden babamla burada oturup kuşların kışı geçirmek için güneye göç edişlerini izlerdik. | Open Subtitles | والدي و أنا أعتدنا الجلوس و مشاهدة الطيور تطير إلى الجنوب في الشتاء |
Oda ısıtıcıları bizi kışın ısıtırlar ama çok tehlikeli de olabilirler. | Open Subtitles | الأفران الكهربائية تبقينا دافئين في الشتاء لكن يمكن أن يكونوا خطرين |
Geniş yapraklı ağaçlar, dondan zarar gördükleri için kışın yaprak döker. | Open Subtitles | الأوراق العريضة يجب أن تسقط في الشتاء لتضررها من الصقيع. حيثأنهميختفون، |
Haftalık 18 şilin ve kışın ateş günlük 8 pens. | Open Subtitles | 18شيلينغ في الأسبوع و النار 8بنسات في الشتاء في اليوم |
Haftada 1 sterlin ve kışın ateş günlük 10 pens. | Open Subtitles | باوند في الأسبوع و النار 10بنسات في الشتاء في اليوم |
Yazın güzel oluyor ama kışın soğuk. Odaların da kilidi yok. | Open Subtitles | إنه مناسب في الصيف، لكنه بارد في الشتاء وليس لغُرَفهِ أقفال |
Ve bu fikir aklıma kışın geldiğinden, planlamak ve temel olarak yap-bozun parçalarını oluşturacak farklı yerleri bulmak için birkaç ay olduğunu biliyordum. | TED | وبمجرد أن خطرت لي هذه الفكرة في الشتاء أدركت أن أمامي عدة أشهر للتخطيط لإيجاد الأماكن المختلفة لتجميع قطع اللغز |
Belki Kışları güneye uçabilirdim. | Open Subtitles | ربما أستطيع الطيران إلى الجنوب في الشتاء. |
Ve Kışları oda sıcaklığını 20ºC'de tutarsak 17 yıl içinde ithal petrole olan bağımlılığımızdan kurtuluruz. | Open Subtitles | لو حافظنا على درجة حرارة 20 مئوية في الشتاء سنكتفي ذاتيا من النفط الاجنبي بعد سبعة عشر عاما |
Seyyahların zor Kışları öyle atlattığını söylemiştin bana. | Open Subtitles | لقد أخبرتني بأن هذه طريقة الحجاج للنجاة في الشتاء القارص |
Ondan sonra, tüm kızlar kapanacak ve kış için şişmanlayacak. | Open Subtitles | بعد هذا ، كل الفتيات سيتحشمون و سيسمنون في الشتاء |
O günden sonra, Tüm ağaçlar kış boyunca yapraklarını kaybetmişler, | Open Subtitles | فمنذ ذلك اليوم ، كلّ شجرة تفقد أوراقها في الشتاء |
kış olup kar yağdığında bu iki kardeş, şatoda yaşıyorlarmış gibi davranırlarmış. | Open Subtitles | في الشتاء, عندما يتساقط الثلج تتظاهر الأختان بأنهن يعشن في قلعة ضخمة. |
Ne zaman kışı düşünsem, dere kenarında duran beyaz, yorgun tilki gözümün önünde canlanır. | Open Subtitles | عندما أفكر في الشتاء فانني أرى أمامي ثعلبا متعبا يقف عند الجدول |
İnsanlar ödemeyemeyince zam yapar, en kötü kışta dahi su ve elektriği kapatır. | Open Subtitles | يرفع الأسعار حينما لا يستطيع أحدهم الدفع ويقطعها عنهم حتى في الشتاء القارص |