normalde elimizde daha fazla mal olur ama pazartesi yeni sevkiyat bekliyoruz. | Open Subtitles | في العادة تصلنا أعداد أكبر من هذه لكننا ننتظر بضاعة يوم الاثنين |
normalde namlu uzunluğu 75 santimdir. Benimki 10 santim daha uzundur. | Open Subtitles | في العادة طول السبطانة ـ30ـ إنش لكن هذه أطول بأربع إنشات |
Bunu genelde bir kızla uzun süre çıktıktan sonra duyarım. | Open Subtitles | في العادة أسمع ذلك بعد أن اواعد الفتاة لوقت طويل |
genelde 8 yaşındaki bir çocuğun beni alt etmesine sevinirdin. | Open Subtitles | في العادة تحبين رؤيتي اهزم من صبي بالثامنة من العمر |
Kan kanserleri genellikle kök hücrelerdeki mutasyonlardan dolayı meydana gelir. | TED | ينشأ سرطان الدم في العادة بتشوّهات جينية في الخلايا الجذعية. |
Eğer O'nu bulamazsanız, genellikle insanların bu durumda yaptığını yapın. | Open Subtitles | إذا كنت لا تجدها أفعل ما يفعله الناس في العادة |
Bir yıl sonra, artık o kadar tıkalı değil -- Normal olarak tersi olur. | TED | بعد سنة واحدة, لقد قل التضيق عما كان سابقاً, في العادة نرى الدم يرجع للجهة المعاكسة. |
normalde, Dale Earnhardt Jr.'dan daha hızlı kullanırsın da ondan dedim. - Patron? | Open Subtitles | أنا ذكرت ذلك فقط لأنه في العادة تقود أسرع قليلا من ديل إيرنهارديت |
normalde evet ama şu anda ısı haritasında yalnızca ikinizi görüyorum. | Open Subtitles | في العادة أجل. لكن الإشارات الحرارية الوحيدة التي أقرأها الآن لكما. |
Evet, normalde yeni nesil zırvalıkları der geçerdim ama seni anlıyorum. | Open Subtitles | أجل، في العادة كنت سأعتبر كلامك هراء محض لكنّي أفهم قصدك. |
Çünkü normalde, vücudunuz bu sorunla sürekli yüzleşiyor. | TED | لكن في العادة اجسامنا تتعامل مع هذه المشكلة في كل الأوقات |
Bunlar zebra balığı. normalde siyah ve gümüş renkteler. | TED | هناك السمك الصغير المخطط. في العادة تكون سوداء وفضية. |
genelde böyle şeyleri halledecek bir pozisyonda olurum, çünkü işim budur. | Open Subtitles | في العادة أكون في مركز تحمل شيء كهذا لأن هذا عملي |
genelde dünyanın değişimini, on yıllar, hatta yüzyıllar içerisinde anca gözlemleriz. | Open Subtitles | في العادة نستغرق عقودًا,أو قرونًا حتى, لنرى العالم يتغير من خلالها. |
genelde onu kendine zarar vermesin diye yüksek güvenlikli odalarda tutyoruz. | Open Subtitles | نحنُ في العادة نبقية تحت تأثير المسكنات لمنعه من أيذاء نفسه |
Çünkü ben genelde babamda oluyorum, sen de Lisa'yla yalnız oluyorsun. | Open Subtitles | لأنّني في العادة أكون عند أبي، لذا ستكونا لوحدكما مع ليزا. |
genellikle öyle, evet. Ama bazı nedenlerle bu gece çok farklı. | Open Subtitles | في العادة نعم، ولكن لسبب ما أعتقد أن هذه الليلة مختلفة. |
genellikle ciddi sonuçları olmaz, ama bu şekilde öksürük yapabilir. | Open Subtitles | في العادة هو ليس خطير لكنه قد ينتج سعالاً كذاك |
Ancak bu tarz tünelleri genellikle arkeolojik kazı bölgelerinde görmüştüm. | Open Subtitles | لكن في العادة نرى هذه الأنفاق فقط في المواقع الأثرية. |
Normal olarak, üzerinde kimliği olmadan... ortalıkta dolaşan birini yakalasak, it deliğine tıkardık. | Open Subtitles | في العادة ، اذا امسكنا برجل في الجوار لايحمل بطاقة هوية ، فاننا نضربه |
Öğrencilerim bana sık sık sorarlar: "Soyoloji nedir?" | TED | طلابي يسألونى في العادة ، ما هو علم الاجتماع ؟ |
hep böyle agresif biridir. Beni de arada sırada incitir. | Open Subtitles | هي في العادة شخص عدواني حتى أنا بدوري اشعر بالاذى من كلماتها من وقت لوقت آخر |
Çünkü gölün suları Normal şartlarda, ölüleri çürüten bakterilerin yaşayamayacağı kadar soğuktur. | Open Subtitles | المياه هنا تكون باردة جداً علي "الباكتيريا" التي تقوم في العادة بتحليل الموتي. |