ويكيبيديا

    "في العيش" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • yaşamak
        
    • yaşamaya
        
    • yaşama
        
    • yaşamayı
        
    • yaşamanın
        
    Arada uğramak istediğim bir yer olsa da yaşamak istediğim yer değil. Open Subtitles وبقدر ما أحب الزيارة إنّه ليس حقا مكاناً أرغب في العيش فيه
    Özellikle ağaçlarda yaşamak konusunda uzmanlaşmış bazı türlerin nesli tükendi. Open Subtitles بعض الأنواع التي كانت مُتخصصة في العيش على الأشجار إنقرضت
    Sadece bu rejimde yaşamak istemeyen halk vardı. MEYDAN SAVUNMA YAHUDİ BİRİMİ Open Subtitles كانوا فقط مجرد أناس لا يرغبون في العيش تحت وطأة النظام الحاكم
    Bu da demektir ki... benzetimdeki herkes yaşamaya devam edecek. Open Subtitles و هذا يعني كل شخص سيبقي في العيش في المحاكاة
    Buradan ne kadar çabuk kaçarsak, yaşamaya da o kadar çabuk başlarız. Open Subtitles وكلما أسرعنا في الرحيل من هنا كلما أسرعنا في البدء في العيش
    O, sorularımızın cevaplarına sahip olabilecek, yaşayan bir biyoloji laboratuvarı. Bu cevaplar için biz de onun yaşama hakkını korumalıyız. TED إنها مختبر بيولوجي حي قد يحتوي على أجوبة على أسئلة قد نطرحها، لكن علينا التأكد من حماية حقها في العيش.
    Bir çiftlikte yaşamayı o kadar isterdim ki, kedimi sağmaya çalışmıştım. Open Subtitles جعلني أرغب بشدّة في العيش بمزرعة حتّى أنّي حاولتُ حلب قطّتي.
    Başka biri için yaşamanın, güzel birşey olduğunu bana öğreten öğretmen. Open Subtitles الذي علّمَني بأنّ هناك الكثير من السعادة في العيش لشخص آخر
    Artık yaşamak istemiyorum. Open Subtitles لا، لا أريد الاستمرار في العيش بعد الآن.
    Şey, ben olsam birinin öldürüldüğü bir evde yaşamak istemezdim. Open Subtitles أنا لم أكن لأرغب في العيش في مكان قد قتل فيه أحدهم
    Mutsuz bir pislik. Artık yaşamak istemediğini söyledi. Open Subtitles مجرد رجل بائس قال أنه لا يرغب في العيش بعد الآن
    Bir ay geçirdiniz ve hâlâ beraber yaşamak istiyorsunuz. Open Subtitles لقد صمدتما شهراً ولاتزالان ترغبان في العيش معاً
    Eğer gerçekten bizimle yaşamak istiyorsan seni durdurmayacağım. Open Subtitles إذا كنت ترغب فعلا في العيش معنا، فلن أقوم بإيقافك
    Taşların yerlerini bulduklarını biliyorlardı, onların küçük cümlesi dışında yaşamaya başladığınız da ve kendinizle bir bağ kurduğunuzda. TED عرفوا أن قطعة أساسية تجد مكانها عندما تبدأ في العيش خارج عبارتهم الصغيرة، عندم تصل إلى التواصل مع نفسك.
    Ve ömürlük arkadaşlarıyla, akrabalarıyla ve çocuklarıyla aynı ya da yakın yerlerde yaşamaya devam ediyorlar. TED يستمرون في العيش في الكوخ الخاص بهم أو في مكان آخر ولكن بالقرب من أبنائهم، وأقربائهم وأصدقاء عمرهم.
    Bazıları sivil halktan olabilir, ama hepsinin yaşama hakkı var. Open Subtitles قد يكون بعض المدنيين، ولكن الجميع لديه الحق في العيش.
    Birçoğu, çiftçilik yaptığı arazide yaşama hakkı için çalışıyorlardı. TED كان يعمل العديد منهم من أجل الحق في العيش على الأرض التي كانوا يزرعونها.
    Umarım geleneksel toplumlar hakkında okumayı, benim onların içinde yaşamayı bulduğum kadar büyüleyici bulursunuz. TED آمل أن تجدوا القراءة عن المجتمعات التقليدية بقدرة المتعة التي وجدتها في العيش في تلك المجتمعات.
    Ama taşınan yoktu. Burada yaşamayı istemedi. Buraya hiç gelmedi. Open Subtitles لم يرغب في العيش هنا، لم يأت قط إلى هنا
    Tabii. Canını sıkan bir evde yaşamanın nesi hata ki? Open Subtitles أجل، ما الخطأ في العيش في بيت يستطيع أن يصعقك
    Bu şekilde yaşamanın neye benzediğini bilmeni istiyorum. Open Subtitles أريدك أن تعرف حياتك ومن يرغب في العيش على هذا النحو

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد