Aksi taktirde Çok yakında, çok uzak bir akrabam olursun. | Open Subtitles | هذا وإلاّ ستكون من الأقارب المبعدين جداً في القريب العاجل |
Çok yakında daha fazlasını bilme şansımız olsa da yaşanılabilir olduğunu bildiğimiz tek gezegen bu. | TED | هذا هو الكوكب الوحيد الذي نعرف أنه صالح للحياة، بالرغم من أنه في القريب العاجل ربما سنعرف المزيد. |
İnanıyorum Çok yakında, yalnızca daha iyi sinema filmleri değil, orijinal bir Nijerya filmine de sahip olacağız. | TED | أعتقد, أنه في القريب العاجل سيكون لدينا أفلام أفضل, سيكون لدينا ذلك الفلم النيجيري الأصيل. |
Umarım en yakın zamanda iyileşir de, yeniden ziyaretine gelebilirim. | Open Subtitles | أتمنى أن تصبح بخير وتدعنا نتزاور مجددا في القريب العاجل |
Seni temin ederim hak ettiğini en yakın zamanda bulacaksın. | Open Subtitles | سوف تنال ما تستحقه في القريب العاجل أؤكد لك ذلك |
Bu yüzden harekete geçmezsek, bugün bir şeyler yapmazsak, çok yakın bir zamanda, bazılarının tabiriyle zaman ayarlı tedavi bombasıyla yüzleşeceğiz. | TED | لذلك ما لم نتصرف ، ما لم نفعل شيئا اليوم فسنواجه في القريب العاجل ما أسماه البعض قنبلة الزمن بالنسبة للعلاج. |
Ama ona en kısa zamanda söylemelisin. Eğer bir sebeple öğrenirse hiç de hoş şeyler olmaz. | Open Subtitles | عليك أن تخبريها في القريب العاجل, أعني لو إكتشفت أمركم بطريقة ما, فلن يكون الأمر هيّناً. |
Lütfen babana Çok yakında seni Beyrut'a getirmesini söyle. | Open Subtitles | أرجوك أبلغي وآلدك .أن يحضرك إلى بيروت في القريب العاجل |
Seni Çok yakında bırakacağım. | Open Subtitles | ستحصلين على تلك التوصيلة في القريب العاجل |
Sana ne demiştim? Çok yakında başka taliplerin çıkacağını biliyordum. | Open Subtitles | الم اخبرك بذلك سنجد رجال مناسبين في القريب العاجل |
Ama yakında polis olacağım. Çok yakında. | Open Subtitles | لكن سأغدو شرطي عمّا قريب في القريب العاجل |
Dünyaya dön: Çok yakında geçmiş zaman olacak zaten. | Open Subtitles | الفتاة الحقيقية ستكون متوتر بالماضي في القريب العاجل. |
Ama içkiyi bırakmazsan Çok yakında öleceksin. | Open Subtitles | ولكنّك ستفعل في القريب العاجل إذا لم تتوقف عن الشرب |
Yeni bir yer bulacağız. Çok yakında. | Open Subtitles | سوف نجد مكاناً جديداً, في القريب العاجل. |
Çok yakında tekrar uğrayacağıma söz veriyorum tabi hâlâ buralardaysan, her şey yolunda mı diye bakmak isterim. | Open Subtitles | أعدك أنني سأزورك مجددًا في القريب العاجل إذا كنتِ موجودة, فقط من أجل الإطمئنان على صحة كل شيء |
Çok yakında sizlerle tekrar bir arada olacak. | Open Subtitles | وسيزوركم هنا ليكون معكم في القريب العاجل. |
Bunu yapmak konusunda çok fazla güçlük var. Bunun yakın zamanda çözüleceğini de sanmıyorum. | TED | لكنّ عدداً هائلاً من المشاكل تواجهنا في تحقيق ذلك ولا أتوقّع بأنّ نستطيع حلّها جميعها في القريب العاجل. |
Eğer yakın zamanda bir şeyler almasını sağlayamazsak, kan basıncının patlaması bir an meselesidir. | Open Subtitles | إذا لم يأخذ شيئاً في القريب العاجل انها فقط مسألة وقت قبل أن يرتفع ضغط الدم |
Henüz burada bir Itjtawy yoktu, fakat yakın bir gelecekte bu bölgeye dönüp haritasını oluşturacağız. | TED | لم تكن إيتجتاوي هنا بعد، ولكننا سنعود إلى الموقع لرسم خريطته في القريب العاجل. |
Kaybolan parayı kısa zamanda geri almayı bekliyoruz. | Open Subtitles | نحن نتوقع إسترداد أموالنا المفقودة في القريب العاجل. |