Parti minik kuşun üzerine ip cambazı düştüğü an bitti zaten. | Open Subtitles | مات الحفل في اللحظة التي سقطت فيها البهلوانية على العصفورة الكبيرة. |
Seni kurtaran aynı ilacı ona enjekte ettiğimiz an bazı görüleri oldu. | Open Subtitles | في اللحظة التي حقن بنفس المخدر الذي أنقذ حياتك، كانت له رؤى |
Atmosfere girdiğiniz andan itibaren "Serenity"nin sinyal vericisine kilitlendik. | Open Subtitles | لن تهرب من هنا لأنه في اللحظة التي تتحرك فيها |
Seninle tanıştığım andan itibaren böyle hissediyorum. Evet. | Open Subtitles | اعرف انني شعرت بهذا في اللحظة التي قابلتك بها |
Tam o anda ise... tek başına doyuma ulaşmayı istersin. | Open Subtitles | في اللحظة التي يريد الرجل أن يخرج من هناك، وحده |
Ve hile yapmaya kalkışan birine anında uygun bir ceza veriliyor. | Open Subtitles | و هناك عقوبة محددة تُعطى في اللحظة التي يقرر أحدهم الغش |
İlk fitil tamamen bittiği anda, ikinci fitilde 30 saniyelik yanma süresi kalacaktır. | TED | في اللحظة التي تحترق فيها الفتيلة الأولى بالكامل، سيتبقى أمامك 30 ثانية لحرق الفتيلة الثانية. |
Gerçek bir savaş başladığı an tüm o süslü teknoloji yok olacak. | Open Subtitles | في اللحظة التي تندلع فيها الحرب الحقيقية فكل تلك التكنولوجيا الفاخرة ستختفي |
Durduğu an, hiçbiri yok. | TED | في اللحظة التي توقف فيها ، فقدنا الاثنين معا. |
Ayağını yere bastığı an, ayak topuğuna neden bir baskı algılayıcısı koymuyoruz diye düşündüm. | TED | في اللحظة التي وضع فيها قدمه على الأرض، فكرت، لماذا لا أضع مستشعر ضغط على كعب رجله؟ |
Çünkü telefonu her cevapladığınız an bir bilişssel testtir. | TED | لأن في اللحظة التي ترد فيها على الهاتف هي بمثابة إختبار لصحة الإدراك. |
FBI'a teslim oldugun andan itibaren her sey degisti. | Open Subtitles | كل شيء تغير في اللحظة التي سلمت فيها نفسك للمكتب الفدرالي |
FBI'a teslim olduğun andan itibaren her şey değişti. | Open Subtitles | كل شيء تغير في اللحظة التي سلمت فيها نفسك للمكتب الفدرالي |
Beni bulduğun andan itibaren hangi tarafta olduğunu anlamıştın. | Open Subtitles | علمتِ بأي جانب كنتِ في اللحظة التي وجدتيني فيها |
Ve o anda ondan ayrılmakla ne büyük bir hata yaptığımı anladım. | Open Subtitles | ثم في اللحظة التي تليها أدركت أن أكبر غلطة كانت انفصالي عنها |
Fakat o anda ben birden konusmaya basladim gözlerini kapadi ve kendinden geçti... tek bir kelime bile duymadan. | Open Subtitles | لكن في اللحظة التي بدأت فيها بالتكلّم أغمض عينيه وتوفّي بدون أن يسمع كلمة |
Düşünsenize, bir insanın, tam ölüm anında uğradığı şaşkınlığın şeklini göreceksiniz. | Open Subtitles | تخيلاأنناسنرىهيئةإنسانتماماًكماكان .. في اللحظة التي فاجأه فيها الموت. |
CD çaları gördüğünde tavırları anında değişti. | Open Subtitles | غيّرت سلوكها في اللحظة التي رأت مشغل الأقراص المدمجة |
İlk fitil tamamen bittiği anda ikinci fitilin diğer ucunu ateşliyorsunuz. | TED | في اللحظة التي تحترق فيها الفتيلة الأولى بالكامل، تشعل الطرف الآخر للفتيلة الثانية. |