Bu da olay yerinde bulunan silahın cinayet için kullanıldığını doğrular... | Open Subtitles | هذا يؤكد السلاح الذي وجد في المشهد الذي إستعمل لقتل هذه |
olay yerinde ölçülen karaciğer sıcaklığına göre gece 1:00 gibi ölmüş. | Open Subtitles | حرارا لكبد في المشهد تضع وقت وفاة الفتى بحوالي الواحدة صباحاً |
olay yerinde kokain bulunmuştur. | Open Subtitles | أنا لا أَصدق كوكايين ومخدرات أخرى وجدت في المشهد |
Ama daha ilk sahnede kahramanın öldüğü bir film yapamazsın, şimdi, değil mi? | Open Subtitles | لكن لا يمكن إنتاج فيلم يموت بطله في المشهد الأول، أيمكنك أنت ذلك؟ |
Şiddetin patlak vermesiyle kuklasını parçalar, yere atar ...ve ardından filmin hemen hemen son sahnesinde onu hastanede kendine gelmeye, ...bilincini yeniden kazanmaya çalışırken görürüz. | Open Subtitles | في نوبة غضب حطم الدمية ثم في المشهد الختامي للفيلم نراه في المستشفى يستعيد وعيه ببطئ ويعود إلى نفسه |
Dedektif Mosby vakaları çözen en dehşet'ül vahşet özel hafiyedir. Sahi mi? | Open Subtitles | المُحقق (موزبي) هو حلّال القضايا الموجود في المشهد الحالي |
Sen sahneye çıkana kadar müzik menajeri diye bir şey olduğunu bile bilmiyordum. | Open Subtitles | إنني لم أكن أعلم بأن هناك شيء اسمه مدير موسيقي، بغضّ النظر عمّا يفعلونه حتى ظهرت أنت في المشهد |
Birinci perdede mızrak taşı, ikinci perdede mızrak taşı. | Open Subtitles | نحمل الرماح في المشهد الأول نحمل الرماح في المشهد الثاني |
Son perdede Rawitch'i sahnenin dışına taşı. | Open Subtitles | و من ثم نحمل رفيتش و هو ميت في المشهد الأخير |
Kurtarma ekibi hala FBI ajanları ile birlikte olay yerinde. | Open Subtitles | طاقم الإنقاذ لازال في المشهد.. مع عملاء البوليس الفديرالي و التقنيين |
Ayrıca, ölüm raporuna göre olay yerinde cinayete dair bir şey yok dolayısıyla, kısa otopsiden daha fazla bir şey yapmak için sebep yok. | Open Subtitles | أيضاً الجنائية بلغت أن لا شيء في المشهد يؤكد فعل فاعل ولا سبب للقيام بأكثر |
Arabasının olay yerinde bulunduğunu ispatlarsak yalanını ortaya çıkarırız. | Open Subtitles | إذا وضعنا سيارته في المشهد سنوقعه بالكذب |
Bu, Köşe Atıcısı'nın olay yerinde olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | حسناً إذا قد وضع هذا المستهدف المائل في المشهد |
olay yerinde iki ölü var. Bir zanlı da yaya hâlde kaçıyor. | Open Subtitles | هناك حالتي وفاة في المشهد ومشتبه يهرب على قدميه |
olay yerinde bulduğunuz bilyeyle ilgili bir şeyler buldum. | Open Subtitles | حصلت على معلومات من حامل الكرة الذي وجدته في المشهد |
Teknisyenler vücudun sıcaklığını olay yerinde 21 derece olarak ölçmüşler. | Open Subtitles | حسناً عندما فريقي الفني فحص درجة حرارة الجثة في المشهد كانت 70 درجة |
olay yerinde sekiz ölü var. | Open Subtitles | المساجين المنقولين 8منهم مقتولين في المشهد |
Bir sonraki sahnede güzel bir mercan tabanı göreceksiniz. Ve böyle bir yerde bir ahtapotun | TED | في المشهد التالي سترون المرجان الجميل في القاع وترون أن الأخطبوب واضح بسهولة |
Şimdi Tony sonraki sahnede Gina'yı arıyorsun ve Gina'da seni arıyor. | Open Subtitles | والآن يا توني في المشهد القادم انت تبحث عن جينا وهي تبحث عنك |
Bölümün final sahnesinde bugüne dek yazılmış en komik espriyi patlatmak üzereydim. | Open Subtitles | في المشهد الأخير من الحلقة كنت أقول النكتة الأفضل في التاريخ |
Kuzey Amerika sahnesinde o sıralar iyi oyuncu pek yoktu. | Open Subtitles | في المشهد أمريكا الشمالية، لم تكن هناك العديد من اللاعبين الأمريكيين جيدة معروفة آنذاك. |
Dedektif Mosby vakaları çözen en dehşet'ül vahşet özel hafiyedir. | Open Subtitles | المُحقق (موزبي) هو حلّال القضايا الموجود في المشهد الحالي |
Hala son sahneye girebileceğimi umuyorum. | Open Subtitles | لا زلت أطمع في الحصول على دور في المشهد الأخير |
sahnenin arkasında iki kanıt bırakılmış. | Open Subtitles | هذا جزئيا بسبب الدليل الرئيسي ترك في المشهد. |