Bu, dünya çapında çok yaygın, fakat biz aşk için yaratıldık. | TED | إنه أمر شائع جداً في جميع أنحاء العالم ولكن خلقنا لنحب. |
(Alkışlar) EMC: Büyük Verileri dünya çapında Tüm Organizasyonlar için Büyük Fırsatlara Dönüştürüyor. | TED | تصفيق إي إم سي : تحويل البيانات الكبيرة إلى فرصة كبيرة للمنظمات في جميع أنحاء العالم. |
Yalnız o kadar değil. Bu durumu tüm dünyada görüyoruz. | TED | ليس ذلك فقط. فإننا نشهد الأمر في جميع أنحاء العالم. |
Bulgar ordusunun her zaman tüm dünyada bir saygınlığı vardır. | Open Subtitles | كان الجيش البلغاري محترماً على الدوام في جميع أنحاء العالم |
Bizim Seattle'daki tesisimiz Dünyanın her yerinde yapılması için bir model olabilir. | TED | منشأتنا في سياتل ستكون بمثابة نموذج لهذه الأمكنة في جميع أنحاء العالم. |
Sadece tüm dünyadaki iş alanlarını ve piyasaları mahvetmen gerekiyordu. Tamam. | Open Subtitles | أنت تريد أن تدمر الصناعات والاقتصاد في جميع أنحاء العالم لتفعلها |
Biz gerçekten bu kavramın dünya genelinde rağbet görmesini umuyoruz. | TED | نأمل و بشدة أن يُتَبنَّى هذا المفهوم في جميع أنحاء العالم. |
Kölelik; insana eşya muamelesi yapmak, kişisel haklarından mahrum bırakmak Bütün dünyada birçok şekilde görülmüştür. | TED | العبودية ومعاملة البشر كممتلكات والحرمان من الحقوق الشخصية أمور حدثت باساليب كثيرة في جميع أنحاء العالم |
Ve dahası, ben çok şanslıyım çünkü dünya çapında milyonlarca insanla bunu paylaşabiliyorum. | TED | وما هو أكثر من ذلك، أنا محظوظة حقاً، لأنني تمكنت من مشاركة ذلك مع ملايين الناس في جميع أنحاء العالم. |
Bence bu dünya çapında ilaçlara uyumu iyileştirmek için inanılmaz bir yol olarak evrilebilir. | TED | وأعتقد، أن ذلك يمكن أن يتطور، بطريقة مذهلة لتحسين الالتزام بالأدوية في جميع أنحاء العالم. |
Bu, dünya çapında özgürlüğün gerilemesi anlamına geliyor. | TED | هذا يضاف إلى انخفاض الحرية في جميع أنحاء العالم. |
Yüzlerce yollar tüm dünyada yerine geçebilecek yüzlerce kişiye yollar. | Open Subtitles | فهي ترسل المئات، المئات لبدائِل مؤهلين في جميع أنحاء العالم. |
tüm dünyada bilinmeyen milyonlarca arkeolojik alanı keşfedebilmeyi diliyorum. | TED | أتمنى أن نكتشف الملايين من المواقع الأثرية المجهولة في جميع أنحاء العالم. |
Yürüyüşün gerçekleştiği 11 Ekim günü, Ulusal Farkındalık Günü olarak ilan edildi ve tüm dünyada hâlâ kutlanmaktadır. | TED | يوم المسيرة الموافق ١١ أكتوبر تم إعلانه يوم الإعتراف بالمثلية الوطني، و لا يزال يحتفل به في جميع أنحاء العالم. |
Dünyanın her yerinde bir şeyler arayan genç insanlar gördüm. | TED | أجد الشباب في جميع أنحاء العالم يبحث عن شيء ما. |
Gerçek şu ki, kendimi şanslı hissediyorum, çünkü Dünyanın her yerinde gösterimi sergileme imkanı buldum, Orta Doğuda da birçok kez şov yaptım. | TED | ولكن الحقيقة هي ، لقد كنت محظوظا للحصول على فرصة العرض في جميع أنحاء العالم ، وقمت بالعديد من العروض في الشرق الأوسط. |
Dünyanın her yerinde Daslow gibi insanlar olsa da bu insanlar başkan vurmamaktadır. | Open Subtitles | هناك أعداد لا تحصي مثله، في جميع أنحاء العالم ولكنهم لا يقتلون الرؤساء |
Bir zamanlar Shaw tüm dünyadaki istihbarat örgütlerinin yanlışlarını sızdırıyordu ama bu istasyona art arda üç kez vurdu. | Open Subtitles | أنت تعرف شو، عنيد وسرب اخطاء الوكالة في جميع أنحاء العالم لكنه ضرب هذه المحطة ثلاث مرات على التوالي |
dünya genelinde hükümetler de çok istekli. | TED | والحكومات في جميع أنحاء العالم طموحة جدا بهذا الخصوص. |
Bütün dünyada uyuşturucu açlığına yol açıyorlar. | Open Subtitles | هم يُسبّبونَ مجاعة مخدرِ في جميع أنحاء العالم. |
Bu yöntem, dünya çapındaki haşere ilacı endüstrini tamamen yenileyebilir. | TED | هذا تماما قد يجدد مصانع المبيدات الحشرية في جميع أنحاء العالم |
dünyanın her yerindeki kadınların hareketinden geliyor. | TED | إنما تأتي من النساء في القاعدة الشعبية في جميع أنحاء العالم. |
Tabii bunu dünyadaki tüm havalimanları için yapabilirsiniz. | TED | بالطبع، يمكنك القيام بذلك لجميع المطارات في جميع أنحاء العالم. |
Dişli Vajina Dünyanın dört bir yanında, ...farklı kültürlere ait efsanelerde karşımıza çıkar. | Open Subtitles | المهبل المسنّن يظهر في علم الأساطير والعديد من الثقافات المتنوّعة في جميع أنحاء العالم |
Bu sadece Bangladeşli inşaat işçileri için değil, dünyanın her yerinden işçiler için böyle. | TED | لا يتقصر الأمر على موظفي البناء البنغلادشيين بل يطال موظفين في جميع أنحاء العالم |
10 kişi 20 milyon kişiyi kontrol etti ve bu tüm dünyaya yayıldı. | TED | عشرة أشخاص استطاعوا وضع 20 مليون شخص في حالة من جمود، وانتشر هذا في جميع أنحاء العالم |
Kesinlike bu konuda cok arastirma yaptim. Her arastirmayi okudum, her dokumani detayli inceledim ve cikarilacak dersler cok net. Cunku bildiklerimiz sunlar: Biliyoruz ki dunyanin her yerinde kliseler kadinlari liderlik pozisyonlarindan alikoyuyorlar. | TED | قرأت كل الدراسات، انكببت على دراسة المواد، واضحة جدا،إليكم ما نعلمه: مانعلمه أن الصور النمطية تحول دون وصول النساء إلى مناصب القيادة في جميع أنحاء العالم. |
dünyanın dört bir yanındaki üslerde yaşadım. İtalya, Almanya, pek çok farklı yerde. | Open Subtitles | ترعرعت على الإقامة في جميع أنحاء العالم ايطاليا, ألمانيا, الكثير من الأماكن المختلفة |
dünya genelindeki saygın üniversitelerden aldığı fahri doktorluk diplomaları var. | Open Subtitles | قائمة درجات فخريّة مُثيرة للإعجاب من جامعات مرموقة في جميع أنحاء العالم. |