"في حقيبته" - ترجمة من عربي إلى تركي

• Çantasında
• çantasına
• çantasından çıktı
• çantasının içinde
• Sırt çantasında

Söylendiğine göre, kahverengi bir evrak Çantasında 25,000 $'ı olan bir avukatı var.
من المفترض أن لديه محام يمتلك خمسة و عشرين ألف دولارا في حقيبته

Yani şimdi Çantasında patates taşıyan 83 yaşında bir adamım.
أعني أنني رجل ذو 83 سنة ولديه بطاطس في حقيبته

Çantasında bir şişe yasadışı içki var. Tutmamı ister misin?
وهناك جرة من النبيذ في حقيبته أتريدني أن أحتفظ بها؟

Deli olmalısın." Onun yerine yere doğru eğilir ve beş tane taş alır ve çoban çantasına koyar devamında devle karşılaşmak için dağdan aşağı inmeye başlar.
و بدلا من ذلك ينظر إلى الأرض و يلتقط خمسة أحجار و يضعهم في حقيبته ويبدأ في النزول من على جانب الجبل ليقابل العملاق.

Bu, çantasından çıktı.
كان هذا في حقيبته.

Eğer çantasının içinde boru bombası olsaydı çok daha kolay olurdu.
سيكون من الاسهل اذا كان لديه قنبلة اونبوب في حقيبته

- Elleri kan içindeydi, Çantasında 1 milyon dolar vardı.
و كان لديه ملايين من الدولارات في حقيبته

Çantasında bir 3.57'lik ve bıçak taşıyorsa, Chris'i o öldürdü demektir.
وإذا وجدت الأي 357 وسكينة في حقيبته فقد قتل كريس

Bakalım Simon'un Çantasında sakladığı numaraları var mı?
لنرى إن كان سايمون يحمل أي خدع في حقيبته

Dinle dostum, Çantasında insülin var. Onu alabilir misin?
اسمع يارجل, هناك أنسولين في حقيبته هل يمكنك إحضاره؟

Sanırım sırt Çantasında bomba olan bir adam gördüm.
أعتقد أنني اكتشفت للتو رجل مع قنبلة في حقيبته.

Çünkü Çantasında, pilot seyir defteri ve uçuş haritaları da bulduk.
لأننا وجدنا لأننا وجدنا سجلات و خرائط طيران في حقيبته

Amsterdam'dan dönüşte Çantasında uyuşturucu sevkettiler.
كانوا يهربون الماريجوانا من امستيردام في حقيبته

- Aria'nın onu Çantasında buldukları..
أنتي تقولين أن الحبوب التي وجدتها آريا في حقيبته

Sonra bir de gittiği her yere Çantasında köpeğini de götüren bir adam vardı.
وبعدها كان هناك ذاك الشخص اللذي يحضر كلبه في حقيبته معه في كل مكان يذهب له.

Olağandışı bir şey yok ama Çantasında bunu buldum.
لا يُوجد بها شيء غير عادي. لكنّي وجدتُ هذا في حقيبته.

Çantasında şu boruyu ve folyo yanığını buldum.
لقد وجدت هذا الأنابيب الشارع، واحباط الموقد في حقيبته.

O madalyonu sen bulasın diye Robin'in çantasına ben koydum.
ذلك أنا. وضعت القلادة في حقيبته لك لتجديها

En aptal işçimizi bul ve onun çantasına at gitsin.
فقط ابحث عن اغبى موظف لدينا ، وضعها خلسة في حقيبته

- Kurbanın kimliği çantasından çıktı.
) -كانت هويّة الضحيّة في حقيبته

Obje çantasının içinde gözün açık olsun.
القطعة الأثرية موجودة في حقيبته إذن أبقي عينيكِ عليها