Bu yüzden Fez'in sana 80 papel değerinde verebileceği bir şeyler düşünmeliyiz. | Open Subtitles | لذا يجب علينا التفكير في شيء يمكن لفاز تقديمه ويساوي 80 دولارا |
2 ve 4 yaşındaki çocuklarım bir kere oynamak istedi yaklaşık olarak 15 dakika kendilerine düşünmeden önce bir şeyler yapmak istiyorlar. | TED | تريد ابنتاي واللاتي عمرهن سنتين وأربع سنوات اللعب معي لمدة ١٥ دقيقة أو نحو ذلك قبل أن يفكرن في رغبتهن في شيء آخر، |
-Evet, insan bir konuda iyiyse onu illa da kategorize etmek gerekmez ki. | Open Subtitles | نعم ، ليس لمجرّد أنّك جيد في شيء لا يعني أنّك ماهر فيه |
Madem bizi seviyorsun, o halde bizi neden istemediğimiz bir şeye sürüklüyorsun? | Open Subtitles | إذا كنتم تحبونا, لماذا تحاولوا بأن تدخلونا في شيء ليس لتا فيه |
bir şeyi başarmak çoğu zaman onu gerçekleştirmekten daha zordur. | TED | النجاح في شيء ما هو غالباً أصعب من الوصول إليه. |
Bir an için dikkatini toplayıp ona dair küçük Bir şey düşünmeni istiyorum. | Open Subtitles | أريدك ان تركز للحظة و تفكر في شيء واحد صغير فيها, أي شيء |
Ayrıca dünya değiştiren değerleri cep telefonu gibi basit bir şeyde görebiliriz. | TED | و بإمكاننا معاينة قيم العالم المتغير في شيء بسيط ، كالهاتف الخليوي. |
Belki David'le aranızı bulacak bir şeyler yapabilirim. | Open Subtitles | ربما يمكننى التفكير في شيء لإعادتك ودافيد سويا. |
Bazen bir şeyler düşündüğün ... ve rüzgarı duyduğun ... ve doğunun kötü cadısını uçarken gördüğün oluyor mu? | Open Subtitles | هل سبق لك ان فكرت في شيء بعد ذلك سمعت صوت الريح ورأيت ساحر الشرق الشرير قادما يطير؟ |
Her şeyi daha iyi yapmak için bir şeyler düşünebilseydim keşke. | Open Subtitles | و اتمني لو استطيع ان افكر في شيء ليجعل كل هذا افضل |
bir konuda senden daha iyi olması seni çileden çıkarıyor. | Open Subtitles | لقد غلبتكِ أخيراً في شيء ما ، وهذا يزعجكِ للغاية |
bir konuda yalan söylerken benden tam olarak neye inanmamı beklediğini biliyorum. | Open Subtitles | عندما تكذبين في شيء أعلم أنك تعلمين، ماذا تتوقعين تحديداً أن أصدق؟ |
Düşündüm de, belki bir çocuk bir konuda en iyi olduğunu hissetmekten hoşlanıyordur. | Open Subtitles | ظننت ان الصبي ربما يحب ان يشعر انه الافضل في شيء ما |
Eğer bir şeye öncülük ediyorsanız, bunun anlamı, doğası gereği, bilinmeyene girişmektir. | TED | إن كنتم رائدين في شيء ما، فهذا يعني أن عليكم، بالضرورة، خوض غمار المجهول. |
Ayrıca bir şeye daha değinmek istiyorum: Her biriniz bir şeyde diğerlerinden daha iyi. | TED | ولكن أريد أن اُشير لشيء ما كلٌ منكم يتفوّق على الآخر في شيء ما |
Bu, başta mantıksız görünen bir şeye neden oldu. | TED | وقد تسبب ذلك بدءاً في شيء غير متوقع بعض الشيء. |
O yüzden, insanlardan çok daha kolay bir şeyi kontrol edeceğim. | Open Subtitles | لذا سوف أحاول بأن أتحكم في شيء أسهل بكثير من الناس |
Hayatına her zaman katmak istediğin bir şeyi düşün ve onu bir sonraki 30 günde dene. | TED | فكر في شيء لطالما حلمت باضافته لحياتك وجربه لمدة 30 يوما. |
O, diğer erkekler gibi sadece tek Bir şey düşünen erkeklerden değil. | Open Subtitles | انه ليس مثل كل الرجال يفكر فقط في شيء واحد اتجاه الفتاة |
Bak, şimdi aklıma sende değiştirmek istediğim Bir şey daha geldi. | Open Subtitles | اتعرف لقد فكرت الان في شيء آخر احب ان اغيره فيك |
Ben de beni yenemeyeceğin bir şeyde sana meydan okumaya karar verdim. | Open Subtitles | لذلك قررت أن أتحداك في شيء ما أعرف أنك لن تغلبني فيه |
Ama gerçekten, sanki bu para daha iyi Bir şey için kullanılabilir. | Open Subtitles | لكن حقاً، إنه يبدو وكأنه يمكن أن يستعمل هذا المال في شيء أفضل. |
Çok heyecanlıydı, bir şeylere yatırım yapmak istedim. | Open Subtitles | لقد كان من المثير جدا. وقدم لي تقريبا تريد أن تستثمر في شيء. |
İyi olduğun bir konu varsa zengin yaşlı adamdan para almaktır. | Open Subtitles | إن كنت تبرعين في شيء فهو سحب المال من العجزة الأثرياء |
Fakat dünyada bir şeyin en iyisi olma ihtimali... hayatta pek elinize geçmez. | Open Subtitles | ولكن الفرصة ليكون أفضل في العالم في شيء لم تحصل كثيرا في الحياة. |
Laura sevimliliğini kullanarak böyle bir şeyden yakasını sıyırmayı iyi bilir. | Open Subtitles | طريقة لورا حلوة جدا للحصول على المحاصرين في شيء من هذا القبيل. |