Yoldayım özgür olma yolunda. | TED | أنا في طريقي لمكان أستطيع فيه أن أكون حرًا. |
3 yıl önce arazi gezisinde yaptığı her şeyi biliyorum. Yoldayım. | Open Subtitles | أنا أعرف كل شيء قام به في رحلته منذ ثلاثة سنوات. أنا في طريقي إلى هالبرشتات. |
Seni görmeye Geliyorum. Ben gelene kadar hiçbir şey yapma. | Open Subtitles | أنا في طريقي إليك الآن لا تفعل شيئا حتى أصل |
Duş filan yok. Öyle de güzel kokuyorsun. Size doğru Geliyorum. | Open Subtitles | لا تحتاج لأن تستحم، فرائحتكَ جيده أنا في طريقي إليك الأن |
Şimdi onlarla görüşmeye gidiyorum, ve onlar da beni dinleyecekler. | Open Subtitles | أنا في طريقي لرؤيتهم الان و سوف يستمعون إليّ أيضاً |
Havaalanından evime doğru gidiyordum. Yeni bir işim oldu. Şimdiden çalışıyorum." | TED | سيدي. كنت في طريقي إلى البيت من المطار . وحصلت على وظيفة . و ها أنا أعمل مباشرةً |
yolda bir bakanla karsılaştım ve babamın çocukluk arkadaşı çıktı. | Open Subtitles | اليوم التقيت وزيرا في طريقي. ثم وجدته صديق طفولة أبّي |
Zor durumdaki adamımsan bil ki Yoldayım. | Open Subtitles | إن كان هذا الرجل الخاص بي هم في حاجة إليه أنا في طريقي |
Üzgünüm, 10'da orada olacağımı söylediğimin farkındayım. Yoldayım. | Open Subtitles | اسفه ، انا اعرف اني قلت سأكون هناك بالعاشر انا في طريقي |
Merhaba? Yoldayım. Beş dakika sonra oradayım. | Open Subtitles | مرحباً ، أنا في طريقي سأكون هناك بعد خمس دقائق |
-Ne? Sadece ben oraya gelene kadar onu soru yağmuruna tut. Geliyorum. | Open Subtitles | لاتسألي كثيراً حاولي فقط إلى أن أعود أنا في طريقي |
Assa ve Maissa'yı ara, Geliyorum. | Open Subtitles | تحدثي الى ايستان و ميسا أنا في طريقي اليكم |
Selam, bir tanem. Eve Geliyorum. Eğer bir şey lazımsa yol üzerinden, haber vermen yeterli. | Open Subtitles | مرحبا حبي أنا في طريقي إلى البيت إذا احتجتي لأيّ شئ علىالطريق، أعلميني |
Yok bir şey, toplantıya gidiyorum, o kadar. Bak, daha sonra konuşabilir miyiz? | Open Subtitles | لاشئ, أنا فقط في طريقي إلى إجتماع إسمع, هلا تحدثنا في وقت لاحق؟ |
Giriş yapma saçmalığını hallettim, ve şu anda odama gidiyorum. | Open Subtitles | لقد أتممت هراء تسجيل الدخول وأنا في طريقي إلى غرفتي |
Olay yerine kendim gidiyorum ve emin ol onu güvende tutacağım.n. | Open Subtitles | أنا في طريقي إلى موقع الحدث نفسي للتأكد من انها مؤمنة. |
Advil aldım. 15 dakika sonra, bütün gücüyle saldırmış bir astım kriziyle acile doğru gidiyordum. | TED | لقد تعاطيت دواء الأدفيل. و بعد 15 دقيقة، كنت في طريقي نحو غرفة الطوارئ و أصبت بنوبة ربو حادّة. |
Babanın evine bununla giderken yolda biraz egzersiz yapmış olurum demiştim. | Open Subtitles | كنت سألاقيك في منزل والدك و اتدرب في طريقي الى هناك |
Buraya gelirken, uçuş boyunca, yanımdaki yolcu ile aramızda ilginç bir konuşma geçti. | TED | في طريقي إلى هنا، أجريت محادثة شيقة مع الراكب الذي بجانبي خلال رحلتي |
Televizyonun aileleri nasıl birleştirdiğine dair yapacağım konuşmaya giderken arabam bozuldu. | Open Subtitles | في طريقي لإلقاء كلمة حول أهمية التلفاز في لم شمل العائلة |
Washington Post'tan bir muhabir ile görüşmek üzere Yola çıktım. | Open Subtitles | انا في طريقي الى مقابلة مع صحفي من واشنطن بوست |
Teşekkürler, ama acil haberler taşıyorum ve yoluma devam etmem gerek. | Open Subtitles | شكراً لك، ولكني أحمل إرساليات هامة ويجب أن أستمر في طريقي |
Çıkmak üzereydim ve şey demek istedim... Sıkı bir gündü. | Open Subtitles | أنا في طريقي للخروج، وأردتُ أن أقول, كان يوماً جيّداً |
Hemen Yola çıkıyorum. | Open Subtitles | أنا في طريقي. أنا في طريقي لمطاردة رجل.. هاري جراي. |
Koşudan şimdi döndüm ve çıkmak üzereyim ve şu anda biraz meşgulüm. | Open Subtitles | لقد عدت لتوي من الركض وانا في طريقي للخارج ومشغولة نوعا ما |
Beni aradığında, evine doğru gitmekte olan bir masabaşı polisiyim, sadece. | Open Subtitles | أنا مُجَرَّد قائد مكتب كَنَت في طريقي إلى البيت عندما اتصلت |