Yetişkin biri olarak "Eğitim" üzerine yüksek lisans yaptı ve White Bear Lake İlköğretim Okulu'nda bir dersi devraldı. | TED | بما أنه شخص بالغ، درس وحصل على شهادة ماجستير في التربية واستلم صفاً في مدرسة وايت بير ليك. |
Öğretmenlik yaptığım tiyatro okulunda, Sahne Etkinlikleri adlı bir ders var. | TED | حيث أعلّم الطلاب في مدرسة الدراما، يوجد فصل يُسمى التمثيل المسرحي. |
Stevenson Lisesi'nde olanların çok basit bir açıklaması var gibi görünüyor. | Open Subtitles | يبدو لي أن هناك تفسيرا منطقيا لما يجري في مدرسة ستيفنسن |
Ohio'daki Dublin Jerome Lisesi'nde olduğu gibi, mezun olan sınıfın yüzde 30'unu okul birincisi temsilci seçiyorlar. | TED | كما حدث في مدرسة دبلن جيروم الثانوية في أوهايو، عندما أعلنوا أن 30 بالمائة من الطلبة الخريجين طلبة متفوقين. |
Mültecilerden oluşan, kurduğum okuldaki öğrenciler, son olarak teşvik sözleri söylemek istediler. | TED | قرر جميع الطلاب في مدرسة المهاجرين التي أسستها أن ينهوا أسئلتهم ببعض كلمات التشجيع. |
Bazılarınızın Harvard İşletme Okulu'na gittiğini biliyorum. | TED | أنا أعلم أن بعضكم درس في مدرسة هارفرد للأعمال. |
Ben, bir birinci sınıf olarak, okulun en güzel kızıyla... - Bu inanılmaz! | Open Subtitles | أنا, المستجد يذهب مع أدهش فتاة في مدرسة السماء |
Findlay Ohio'daki Lincoln İlkokulu 5. sınıf öğrencilerine de çok özel bir "Merhaba". | Open Subtitles | وترحيب خاص جدا لـ المرتبة الخامسة في مدرسة لينكولن في مقاطعة فريندلي اوهايو. |
Bir çok sınıf arkadaşımın ve ailelerinin tehlikeli saydığı bir mahalleden banliyödeki bir okula servisle gidip geldim. | TED | في روتشستر، نيويورك. لقد تعرّضت للأذى في مدرسة في الضواحي، من حي يعتبره العديد من زملائي في الصف و أهاليهم خطراً. |
Rahibeler tarafından işletilen, tümüyle beyaz bir katolik okulundaki siyah ateist çocuktum. | TED | كنت الطفلة السوداء الملحدة في مدرسة مرتاديها من البيض الكاثوليك تديرها الراهبات. |
Ben sanat okulundayken, Ellerimde bir titreme ortaya çıktı ve çizebildiğim en düz çizgi böyleydi. | TED | عندما كنت في مدرسة الفنون تطور لدي اهتزاز في يدي و هذا الخط كان آكثر خط مستقيم بإمكاني رسمه. |
İşte bu yüzden, burada Hexagon Kaptan Eğitim Okulu'nda geleceğin kaptanları, kapsamlı bir programa tabii tutuluyor. | Open Subtitles | وعشان كدة احنا في مدرسة الشركة بنعد قائدي المستقبل بأسلوب صارم ودقيق |
St. Anselm Erkek Okulu'nda bu teorileri bulamazsınız. | Open Subtitles | أنت لن تجد هذه النظريَات هنا في مدرسة القدَيس أنسيلم للأولاد |
Pazar okulunda, küçük bir kızken, bu parça hiç okunmazdı... | Open Subtitles | كفتاة صغيرة في مدرسة الأحد، لم يذكروا أبدا هذا الجزء |
Bu şekilde davranmaya devam edersen, kendini gladyatör okulunda bulursun. | Open Subtitles | سرعان ما ستصبح في مدرسة المجالدين نظراً إلى تصرفك السيىء |
Öyle bir okul ki, mezunlarından ikisi Beyaz Saray'daki Oval Ofis'te oturdular. | Open Subtitles | في مدرسة اثنان من طلابها يتربعان الآن خلف المكتب في غرفة المكتب البيضاوية في البيت الأبيض |
okuldaki ilk günün ne kadar zor olduğunu bilirim, bu yüzden sorun varsa sor. | Open Subtitles | أعلم أن أول يوم في مدرسة جديدة قد يكون صعباً لذا إذا كان عندك أسئلة تفضلي |
Çocuklarım öksüz kalmasın diye neredeyse Hijyen Diş Okulu'na kaydımı yaptırmayı bile düşünen biriyim. | Open Subtitles | بل بأن أسجل في مدرسة نظافة الأسنان كيلا يصبح ولداي يتيمين |
Sadece okulun ilk günlerinde seni kaç kez uğurladığımı ve "hoşça kal" dediğimi düşünmeden edemiyorum. | Open Subtitles | اتذكر دوماً كل مرة قلت لكِ فيها وداعاً في يومكِ الاول في مدرسة جديدة |
Griffen Holm'daki sınıf arkadaşlarınız hakkında birkaç soru sormak istiyoruz. | Open Subtitles | نريد أن نسألك عن بعض زملاؤك في مدرسة غريفن هولمز |
Bu kadar ciddiyetsiz bir okula uyum sağlayacağından emin değildim. | Open Subtitles | لقد كنت أتساءل في ما إذا كنت ستتعايش في مدرسة داخلية مثل هذه |
Bu, Hindistan devlet okulundaki bir sınıf. | TED | هذا ما يبدو عليه صف في مدرسة عمومية في الهند. |
Ben sanat okulundayken, bir öğretmenim vardı. | Open Subtitles | أتعرف، عندما كنت في مدرسة الفنون، كان هناك مدرس |
okulda bir iş buldum O zaman bu senin için sorun olmayacak | Open Subtitles | ،ولقد وجدت عملاً في مدرسة التعليم المكثّف سيصبح الأمر على ما يرام |
Ve sanat okuluna kabul edildim ama onun yerine askere gidiyorum. | Open Subtitles | وقُبلتُ في مدرسة الفنون. ولكنني أُدرجت في قائمة الجيش عوض ذلك. |
Yazın, ikimiz de çalışacağız. Jenny, özel bir okulda işe başlayacak. | Open Subtitles | نحن سنعمل طوال الصيف وبعد ذلك جيني ستدرس في مدرسة خاصة |