Zaten bütün çocuklar dışarıda. Onları park yerinde bekletmeye devam edelim. | Open Subtitles | جميع الأطفال الذين بالخارج, لنحتويهم في مواقف السيارات |
Park yerinde bir cam kırığına bastım ve yaralandım. | Open Subtitles | دهست قطعة من الزجاج في مواقف السيارات آلمتني كثيراً |
Genellikle böyle durumlarda polisi çağırırız ama patronumuz biraz daha sağduyulu davrandı. | Open Subtitles | عادة,في مواقف مثل هذه, سنتصل ببساطة بالشرطة. ولكن الزبون الآخر كان معتاد |
Araban havaalanının otoparkında. | Open Subtitles | لا أستطيع إخبارك سيارتك في مواقف مطار جورج بوش |
Adam yere düşmüş ya da tökezlemiş apartmanın park alanında bulunan bir direğe tutunmuş.. | Open Subtitles | و نزل إلى الدور الأرضي عندما أتى لديفيد رجلٌا معه سلاح في مواقف السيارات |
Son bir kaç yılımı genelde çok zor ve aynı zamanda bir bakıma tehlikeli durumlara sokarak geçirdim. | TED | لقد قضيت السنوات القليلة الماضية أضع نفسي في مواقف التي عادة ما تكون صعبة للغاية وفي الوقت نفسه خطيرةٌ لحد ما. |
Böyle bir durumda genelde ne yapardım biliyor musun, her şeyin mahvolduğu ve ne yapacağımı bilmediğim durumlarda? | Open Subtitles | أتعرفين ما أفعله في مواقف كهذه عادة عندما يكون كل شيء ضدي ولا أعرف ماذا أفعل؟ |
Kamyonu götür, anahtarlar paspasın altında güneydoğu köşesindeki otoparka. | Open Subtitles | أترك الشاحنة ، وضع المفاتيح تحت السجاة زفي ركن الجنوب الشرقي في مواقف السيارات |
- Park yerinde buluşalım. | Open Subtitles | تعالي في مواقف السيارات بجانب الحاويات الكبيرة |
Birkaç sene önce onu marketin park yerinde hareket eden bir arabadan çıkarken gördüm. | Open Subtitles | قبل سنوات رأيتها تسقط من سيارة متحركة. في مواقف المتجر. |
Park yerinde farlar açık beklersem birkaç yolcuya rastlarım diye düşündüm. | Open Subtitles | ظننت أنني لو بقيت في مواقف الحفلة وأبقيت الإنارة مشتعلة قد يأتي راكب ما |
Bazen huzursuz hissedebilirim, rahatsız hatta diğer insanlarla bazı durumlarda çekingen bile olabilirim. | Open Subtitles | أحياناً أشعر بالضيق والإنزعاج، وحتى بالحساسية في مواقف معينة مع الأشخاص الآخرين |
Ayrıca, siyahi kardeşler bu tip durumlarda fazla yaşamaz. | Open Subtitles | بجانب ذلك, الأخوة لن يمكنهم الإستمرار في مواقف مثل هذه |
Steve konuşmamız lazım. Böyle durumlarda nasıl davranılır bilmiyorum. | Open Subtitles | ستيف، يجب أن أتحدث، لا اعرف كيف اتصرف في مواقف مثل هذه |
Miller'in arabasını spor salonunun otoparkında bulduk. | Open Subtitles | ، حسنا ، وجدنا سيارة ميلر في مواقف للسيارات |
Miller'in arabasını spor salonunun otoparkında bulduk. | Open Subtitles | حسنا ، وجدنا سيارة ميلر في مواقف للسيارات |
Ben hiç serbest dönemde son sınıf otoparkında Seth Monkarsh'a sakso çekmedim. | Open Subtitles | لم أمارس أبداً مع سيث أي علاقة جنسية خلال الحصة الدراسية في مواقف السيارات |
Park alanında ışıkları açık kalmış siyah bir Nissan Stanza var. | Open Subtitles | يوجد سيارة نيسان سوداء في مواقف السيارات واضوائها تعمل |
Çünkü hamburger yemek için park alanında yer bulamadık. | Open Subtitles | لذا اكلنا الوجبات السريعة في مواقف السيارات. |
Sadece kendini çok tehlikeli durumlara sokan ve o duruma girince de ne yapacağını bilemeyen çok güçlü bir adamsın. | Open Subtitles | أنت رجل قوي جدًا.. والذي يضع نفسه في مواقف خطرة ولا يدري ما يفعله حينها |
Elimde bir liste var. Çok kötü durumlara karışmak üzere olan insanların listesi. | Open Subtitles | لديّ قائمة، قائمة بأشخاص على وشك التورط في مواقف صعبة جداً |
Üçkağıtçılar gibi ajanlar da kendilerini ara sıra sahip olmadıkları şeyleri sattıkları eşsiz bir durumda bulurlar. | Open Subtitles | مثل النصابين يجد الجواسيس أنفسهم أحياناً في مواقف فريدة لبيع أشياء هم فعلا لا يملكونها |
Böyle bir durumda düşünecek zamanınız olmuyor. İçgüdülerinizle hareket ediyorsunuz. | Open Subtitles | "لا يمكن أن تفكر في مواقف كهذه بل فطرتك تتولى الأمر" |
Her sabah arabasını otoparka park ederken yürümeyi imkânsız hale getiren topuklu ayakkabılarını giyerken onunla ilgili her şey zahmetsiz görünüyordu. | Open Subtitles | كل صباح عندما تقف في مواقف السيارات ترتدي تلك الأحذية المظنية للمشي كل شيء بخصوصها بدا سهلاً |