Bana hep imalarda bulunuyordu, gerçek bir erkek olmadıklarımı söylüyordu. | Open Subtitles | لطالما تقوم بالصراخ عليّ قائلة لم نكن رجلاً حقيقياً |
Kıçımı kavramaya çalıştı arka cebime sakladığımı söylüyordu. | Open Subtitles | لكن لم يكن لدي تلك ، لذلك كانت تحاول الامساك بمؤخرتي قائلة انني احتفظ بها في جيبي الخلفي |
Bana olan aşkını açıklayan beni düzeltebileceğini söyleyen mektuplar yazıyordun. | Open Subtitles | لقد كتبتِ لي خطابات تصرحين فيها بحبّكِ لي، صحيح، قائلة أن بإمكانكِ علاجي؟ |
Ya ölmeden evvel, sizin yerinize Harvey Dent'i seçtiğini söyleyen bir mektup yazdıysa? | Open Subtitles | ماذا لو كانت, قبل وفاتها, كتبت رسالة؟ قائلة انها اختارت (هارفي دنت) عليك؟ |
Bir ördek "Vak vak vak" der. | Open Subtitles | من الغباء ان تعتقد . .. انها تعيش في الماء قائلة |
İyi kalpli adam her zaman açtı ve eşi onu yarın için hiç yiyecekleri kalmadığını söyleyerek azarlardı. | Open Subtitles | لازلت أذكر كان دائم الجوع وكانت زوجته توبخه قائلة له ان لن يبقى لهم أكل ان استمر هكذا |
Bu sırada da annemin hayaleti acımasız kanatlarını açmış bana şunu söylüyor "Sana söylemiştim, Damon." | Open Subtitles | بينما روح أمّنا العزيزة تحلّق بجناحيها الآفكين قائلة: -قلت لك أن هذا سيحدث يا (دايمُن" )". |
O ona bağırmaya ve ağlamaya başladı, nasıl üzgün olduğunu söylüyordu, bense yüzümü tutmuş sadece oturuyordum. | Open Subtitles | ومن ثم بدأت بالصراخ عليه والبكاء قائلة له أنها آسفة بينما كنت جالساً ممسكاً لوجهي |
Kapattım ve deliye döndü. Nightingale'in kim olduğunu bildiğini söylüyordu. | Open Subtitles | أغلقته ومن ثم جن جنونها، قائلة انها تعرف من هو "العندليب" |
Birisine önünden çekilmesini söylüyordu. | Open Subtitles | قائلة لأحد أن يفسح المجال |
Her zaman Nelson Barnes'ı aşağılayıp adamın satılmış olduğunu ve yandaşlarının bunu görmezden geldiğini söylüyordu. | Open Subtitles | لقد كانت دوما تعادي (نيلسون بارنز)، قائلة أنه يدين بالولاء للإدارة، متجاهلاً مصالح ناخبيه. |
Alex onlarla tartıştı kendi parası olduğunu, parayı kendinin kazandığını söylüyordu ve parayla birlikte ayrıldı. | Open Subtitles | ألكس تشاجرت معهم . قائلة بأن هذا المال هي من قامت بجمعه وقد ... أخذت المال ورحلت . |
Bir süre sonra Anna'dan bir mektup aldım erkek kardeşiyle yaşayacağını ve yeni bir hayata başlayacağını söylüyordu. | Open Subtitles | لقد تلقيت رسالة من (آنا) في وقت لاحق قائلة أنها تعيش مع شقيقها وتبدأ حياة جديدة |
Rick'ten uzak durmamı söyleyen bir sürü tuhaf mesaj bırakmış. | Open Subtitles | لقدّ تركت ليّ عدّة رسائل مريبة، قائلة أنّي يجب أن أبتعد عن (ريك). |
Gary ile Sloan'ı kaçırdın ama elinde Marcus ile Pella'nın olduğunu söyleyen bir eposta attın. | Open Subtitles | لكنّك أرسلت رسالة إلكترونيّة قائلة أنّ بحوزتك (ماركوس) و(بيلا). |
Kaynakları konusunda aşırı korumacı olduğunu söyleyen bu mesajı gönderdi. | Open Subtitles | قائلة إنها "حماية بشدة" من مصادر لها. |
Mucize Kız doğrulur ve " Bu da neydi böyle?" der. | Open Subtitles | وإذا بـ "المرأة الأعجوبة" تنهض قائلة ما هذا الذى حدث ؟ |
Büyük beyaz köpekbalığında temel olarak alnının üstünde çakan neon ışıkların 'yemek, seks, yemek, seks, yemek, seks' demesidir; eğer erkekse o zaman 'seks, yemek, seks, yemek' der. | Open Subtitles | في حالة القرش الأبيض الكبير، فهو لديه لوحة نيون تومض على جبهته قائلة: "طعام، جنس طعام، جنس، طعام، جنس." |
Bana bakar, gülümser ve şöyle der, | Open Subtitles | فنظرت إلي وابتسمت قائلة: |
Değerinin bundan fazla olduğunu söyleyerek kaçtı. | Open Subtitles | ركضَت باتجاه آخر، صرخَت قائلة أنها تستحق أكثر من ذلك |
Babanızı görmek istediğini söyleyerek kapıya oldukça sert bir biçimde vuruyordu. | Open Subtitles | كانت تطرق الباب بقوة، قائلة أنها تحتاج لرؤية أبيك. |
Tamam, peki Andrea'nın bütün hilekarlığınızı ifşa edeceğini söyleyerek editörünüze şantaj yaptığını biliyoruz,.. | Open Subtitles | حسنٌ، نعرف بأنّ (أندريا) كانت ،تبتز مُحرّركِ قائلة بأنّها ستكشف فضيحتكِ بكاملها، لذا، لديكِ دافع |
Bu sırada da annemin hayaleti acımasız kanatlarını açmış bana şunu söylüyor... ..."Sana söylemiştim, Damon." | Open Subtitles | بينما روح أمّنا العزيزة تحلّق بجناحيها الآفكين قائلة: -قلت لك أن هذا سيحدث يا (دايمُن" )". |