ويكيبيديا

    "قاسٍ" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • zor
        
    • sert
        
    • acımasız
        
    • zalimce
        
    • acımasızca
        
    • zalim
        
    • ağır
        
    • zordur
        
    • kaba
        
    • Çetin
        
    • acımasızlık
        
    • zorlu
        
    • zalimdir
        
    • acımasızsın
        
    zor bir karar. Dokusu düzeliyor, ama birden tersine dönebilir. Open Subtitles ذلك إحراج قاسٍ, أعني أن الزرع الجلدي مازال يتحسن, لكن..
    Bunun zor olduğunu biliyorum, efendim. Ama o sadece bir rehine. Open Subtitles أعلم أن وقع ذلك قاسٍ يا سيّدي، لكنّها مُجرّد رهينة واحدة.
    35-40 yaşlarına gelmiş diplomat, çok ağırbaşlı, sert ve şüpheye yer bırakmayacak kadar ahlaklı birini yazacaktım. Open Subtitles كانت عن رجل يمضي به العمر, في الـ35 أو 40, دبلوماسي، صارم جدًّا، قاسٍ جدًّا,
    - Bunu yaparken o kadar sert oldu ki sevmenin nasıl olduğunu unuttu. Open Subtitles وبهذه العملية اصبح قاسٍ لدرجة انه نسى كيف يحب
    Çünkü bu acımasız ve seni etkileyecek, ve hiçbir şey değişmiyor gibi görünecek. Open Subtitles لأنّ هذا قاسٍ , و يؤثّر بك و يبدو كأنّ شيئاً لم يتغيّر
    Tamam, bu zalimce, kafası patlamadan bitirmesine izin verelim. Open Subtitles حسنا إن هذا قاسٍ ، من الأفضل أن ندعه يكمل قبل أن ينفجر رأسه
    Ben de bir anneyim. zor olduğunu biliyorum. Bu yüzden kısa tutacağım. Open Subtitles ،كوالدةٍ أنا , أعرف بأن الأمر لابد بأنه قاسٍ .لن أطوّل الأمر
    zor zamanlarımız oldu, fakir bir yerdi, ama bir çocuk olarak benim için önemi yoktu, çünkü abartısız dünyadaki en harika aileye sahiptim. TED نشأت في حي قاسٍ وفقير، لكن ذلك لم يعنيني كثيراً كطفلة لأنه حرفيا كان لدي أعظم أسرة في العالم.
    Hikâyeye göre efsanevi okçu William Tell kötü bir lord tarafından zor bir işi başarmaya zorlanmış. TED تخبرنا القصة أن وليام تيل الرامي الأسطوري أُجبر على الدخول في تحدٍ قاسٍ من قبل أمير فاسد
    Bunun hakkında düşündüm. zor bir durum, ama anladığımı düşünüyorum. Open Subtitles لقد فكّرت في ذلك، إنّه أمرٌ قاسٍ بعض الشّيء لكن أعتقد بأنّ لديّ الحلّ
    Hep dünyanın zor bir yer olduğunu ve başarabilmek için tam özgüvene ihtiyacımız olduğunu söylerdi. Open Subtitles كان يقول دائماً أن العالم مكان قاسٍ و أنك تحتاج الاعتماد التام على النفس لتعش فيه.
    Sonra bu çarpık çelik sertleşiyor ve sert ama kolayca kırılabilir duruma geliyor. Open Subtitles ثم إن هذا الفولاذ المجهد سيصبح قاسٍ ومن ثم يصبح هشاً
    Neden sert hatları olan bir başkana yol versinler ki? Open Subtitles لما يفتحون باباً لخطاً قاسٍ للفوز بالرئاسة؟
    Belki de gecikmiş borcu olanlara ne kadar sert bir çocuk olduğunu hatırlatmak istedin. Open Subtitles ربما اردت ان ترسل رسالة إلى الناس الذين قد تأخروا بالدفع قليلاً, لتذكرهم بكم انت رجل قاسٍ
    - Bir de sana acımasız davranıyormuşum. - Hayır, acımasız değilsin. Open Subtitles وانت اعتقدتى اننى قاسٍ معك لا, انت لست قاسيا
    Ve annemi eve getirmek istediğimiz gün acımasız bir Rus tankı gibi gittikçe yaklaşıyordu. Open Subtitles واليوم الذي سنجلب أمي فيه إلى البيت يقترب أكثر كان ذلك قاسٍ كشاحنة روسية
    Ve annemi eve getirmek istediğimiz gün acımasız bir Rus tankı gibi gittikçe yaklaşıyordu. Open Subtitles واليوم الذي سنجلب أمي فيه إلى البيت يقترب أكثر كان ذلك قاسٍ كشاحنة روسية
    Ama ailemin zorda kalması bundan çok daha zalimce. Open Subtitles ولكن إجباري العودة اليها أمام عائلتي أمرٌ قاسٍ جدًا
    Kafaları bu kadar karıştırmak biraz acımasızca değil mi? Open Subtitles أليس هذا قاسٍ بعض الشئ كي يتم العبث بدماغها؟
    Beni bu şekilde buraya getirmen, zalim ve alışılmadık bir ceza. Open Subtitles ،إنه عقابٌ قاسٍ وغير إعتيادي . بأن تعيدني هنا بهذا الشكل
    Fakirlik çekilir gibi değil, fakat zenginliğe ulaşan da ağır suçlamalar altında kalıyor. Open Subtitles هو قاسٍ على الفقر و هو يُدين بشدّة السعي وراء الغِنى.
    Ayrılıklar zordur, ama onun yaptığı, sadece güçlü bir kadının yapabileceği zor bir şeydi. Open Subtitles إنَّ إنفساخِ العلاقاتِ قاسٍ جداً ولكن ما فعلتهُ كان تصرفاً قوياًّ من سيدةٍ قويّة
    kaba olmanız gerektiğini biliyorum ama bu biraz fazla. Open Subtitles أعلم أنه يفترض بك أن تكون فظاً ولكن هذا قاسٍ بعض الشيء.
    Sana nasıl söyleyeceğimi bilemediğim Çetin bir mesele vardı... Open Subtitles هناك شئ قاسٍ كنت أحاول اكتشاف طريقة لقوله لكِ
    Bu sadece menfaatçi pazarlama değil, bu acımasızlık. TED هذا ليس مجرد تسويق معيب، بل قاسٍ.
    Dışarı çıktığımızda zorlu ve acımasız dünyada yemek bulmakta zorlanıyoruz. Open Subtitles ومتى ما كنّا نخرج، فكنا نجد مشقة في العثور على الطعام، في عالم قاسٍ وعدائي
    Bunu söylemekten nefret ediyorum, ama dünya zalimdir. Open Subtitles أكره إخباركِ هذا لكن العالم مكانُ قاسٍ.
    Neden beni dibe batırmak için Hibachi Restoranlar Zinciri'ni seçecek kadar acımasızsın? Open Subtitles لماذا أنت قاسٍ لهذه الدرجة حتى تختار سلسة مطاعم (هيباتشي) لعينة لكي تدمرني ؟

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد