zor bir karar. Dokusu düzeliyor, ama birden tersine dönebilir. | Open Subtitles | ذلك إحراج قاسٍ, أعني أن الزرع الجلدي مازال يتحسن, لكن.. |
Bunun zor olduğunu biliyorum, efendim. Ama o sadece bir rehine. | Open Subtitles | أعلم أن وقع ذلك قاسٍ يا سيّدي، لكنّها مُجرّد رهينة واحدة. |
35-40 yaşlarına gelmiş diplomat, çok ağırbaşlı, sert ve şüpheye yer bırakmayacak kadar ahlaklı birini yazacaktım. | Open Subtitles | كانت عن رجل يمضي به العمر, في الـ35 أو 40, دبلوماسي، صارم جدًّا، قاسٍ جدًّا, |
- Bunu yaparken o kadar sert oldu ki sevmenin nasıl olduğunu unuttu. | Open Subtitles | وبهذه العملية اصبح قاسٍ لدرجة انه نسى كيف يحب |
Çünkü bu acımasız ve seni etkileyecek, ve hiçbir şey değişmiyor gibi görünecek. | Open Subtitles | لأنّ هذا قاسٍ , و يؤثّر بك و يبدو كأنّ شيئاً لم يتغيّر |
Tamam, bu zalimce, kafası patlamadan bitirmesine izin verelim. | Open Subtitles | حسنا إن هذا قاسٍ ، من الأفضل أن ندعه يكمل قبل أن ينفجر رأسه |
Ben de bir anneyim. zor olduğunu biliyorum. Bu yüzden kısa tutacağım. | Open Subtitles | ،كوالدةٍ أنا , أعرف بأن الأمر لابد بأنه قاسٍ .لن أطوّل الأمر |
zor zamanlarımız oldu, fakir bir yerdi, ama bir çocuk olarak benim için önemi yoktu, çünkü abartısız dünyadaki en harika aileye sahiptim. | TED | نشأت في حي قاسٍ وفقير، لكن ذلك لم يعنيني كثيراً كطفلة لأنه حرفيا كان لدي أعظم أسرة في العالم. |
Hikâyeye göre efsanevi okçu William Tell kötü bir lord tarafından zor bir işi başarmaya zorlanmış. | TED | تخبرنا القصة أن وليام تيل الرامي الأسطوري أُجبر على الدخول في تحدٍ قاسٍ من قبل أمير فاسد |
Bunun hakkında düşündüm. zor bir durum, ama anladığımı düşünüyorum. | Open Subtitles | لقد فكّرت في ذلك، إنّه أمرٌ قاسٍ بعض الشّيء لكن أعتقد بأنّ لديّ الحلّ |
Hep dünyanın zor bir yer olduğunu ve başarabilmek için tam özgüvene ihtiyacımız olduğunu söylerdi. | Open Subtitles | كان يقول دائماً أن العالم مكان قاسٍ و أنك تحتاج الاعتماد التام على النفس لتعش فيه. |
Sonra bu çarpık çelik sertleşiyor ve sert ama kolayca kırılabilir duruma geliyor. | Open Subtitles | ثم إن هذا الفولاذ المجهد سيصبح قاسٍ ومن ثم يصبح هشاً |
Neden sert hatları olan bir başkana yol versinler ki? | Open Subtitles | لما يفتحون باباً لخطاً قاسٍ للفوز بالرئاسة؟ |
Belki de gecikmiş borcu olanlara ne kadar sert bir çocuk olduğunu hatırlatmak istedin. | Open Subtitles | ربما اردت ان ترسل رسالة إلى الناس الذين قد تأخروا بالدفع قليلاً, لتذكرهم بكم انت رجل قاسٍ |
- Bir de sana acımasız davranıyormuşum. - Hayır, acımasız değilsin. | Open Subtitles | وانت اعتقدتى اننى قاسٍ معك لا, انت لست قاسيا |
Ve annemi eve getirmek istediğimiz gün acımasız bir Rus tankı gibi gittikçe yaklaşıyordu. | Open Subtitles | واليوم الذي سنجلب أمي فيه إلى البيت يقترب أكثر كان ذلك قاسٍ كشاحنة روسية |
Ve annemi eve getirmek istediğimiz gün acımasız bir Rus tankı gibi gittikçe yaklaşıyordu. | Open Subtitles | واليوم الذي سنجلب أمي فيه إلى البيت يقترب أكثر كان ذلك قاسٍ كشاحنة روسية |
Ama ailemin zorda kalması bundan çok daha zalimce. | Open Subtitles | ولكن إجباري العودة اليها أمام عائلتي أمرٌ قاسٍ جدًا |
Kafaları bu kadar karıştırmak biraz acımasızca değil mi? | Open Subtitles | أليس هذا قاسٍ بعض الشئ كي يتم العبث بدماغها؟ |
Beni bu şekilde buraya getirmen, zalim ve alışılmadık bir ceza. | Open Subtitles | ،إنه عقابٌ قاسٍ وغير إعتيادي . بأن تعيدني هنا بهذا الشكل |
Fakirlik çekilir gibi değil, fakat zenginliğe ulaşan da ağır suçlamalar altında kalıyor. | Open Subtitles | هو قاسٍ على الفقر و هو يُدين بشدّة السعي وراء الغِنى. |
Ayrılıklar zordur, ama onun yaptığı, sadece güçlü bir kadının yapabileceği zor bir şeydi. | Open Subtitles | إنَّ إنفساخِ العلاقاتِ قاسٍ جداً ولكن ما فعلتهُ كان تصرفاً قوياًّ من سيدةٍ قويّة |
kaba olmanız gerektiğini biliyorum ama bu biraz fazla. | Open Subtitles | أعلم أنه يفترض بك أن تكون فظاً ولكن هذا قاسٍ بعض الشيء. |
Sana nasıl söyleyeceğimi bilemediğim Çetin bir mesele vardı... | Open Subtitles | هناك شئ قاسٍ كنت أحاول اكتشاف طريقة لقوله لكِ |
Bu sadece menfaatçi pazarlama değil, bu acımasızlık. | TED | هذا ليس مجرد تسويق معيب، بل قاسٍ. |
Dışarı çıktığımızda zorlu ve acımasız dünyada yemek bulmakta zorlanıyoruz. | Open Subtitles | ومتى ما كنّا نخرج، فكنا نجد مشقة في العثور على الطعام، في عالم قاسٍ وعدائي |
Bunu söylemekten nefret ediyorum, ama dünya zalimdir. | Open Subtitles | أكره إخباركِ هذا لكن العالم مكانُ قاسٍ. |
Neden beni dibe batırmak için Hibachi Restoranlar Zinciri'ni seçecek kadar acımasızsın? | Open Subtitles | لماذا أنت قاسٍ لهذه الدرجة حتى تختار سلسة مطاعم (هيباتشي) لعينة لكي تدمرني ؟ |