| Bu bitki ve hayvanlar denizin dibine vurduklarında her yer hayat dolacak. | Open Subtitles | ،حيثما تضرب هذه الأمواج الغنية قاع البحر تكسو الحياة كلّ سطح متوافر |
| Neden onu denizin dibinde huzur içinde bırakamadılar? | Open Subtitles | لماذا لم يتركوه هناك فى سلام فى قاع البحر ؟ |
| Deniz dibinde otlamak için, dalgaların içine doğru yüzen kertenkeleler. | Open Subtitles | وسحالٍ تسبح عبر أمواج الشاطئ لترعى في قاع البحر. |
| Önce yüzen bir buz şelfinde yüzlerce metre, sonra 900 metre su ve daha sonra 1,300 metre deniz tabanında sondaj yaptık. | TED | حفرنا خلال مائة متر من الجرف الجليدي العائم وخلال 900 متر من الماء وثم 1300 متر في قاع البحر. |
| Katilin birazcık aklı varsa, silah çoktan denizin dibini boylamıştır. | Open Subtitles | ربما الآن هو في قاع البحر , لو كان للقاتل أي عقل |
| Dip tabiatı kayalık efendim. | Open Subtitles | صخرة قاع البحر هنا، يا سيدي |
| Bizi deniz dibine tutturacak uçları kancalı dev demir kancalar olduklarını tahmin ediyordum. | Open Subtitles | إعتقدت بأنهم كانوا أشياء حديدية ثقيلة كبيرة مع خطاف لإحتجازنا في قاع البحر. |
| "Bir varmış bir yokmuş, denizin altında büyülü bir hava kabarcığında yaşayan sihirli bir prenses varmış. | Open Subtitles | كان يا ماكان ..كان هناك اميرة سحريه كانت تعيش داخل فقاعه سحرية ..في قاع البحر |
| Tarihin başlangıcından önce gerçekleşmiş depremler büyük denizin tabanını yarmış, ...ve böylece suların bir kısmını buraya getirmiş olmalı. | Open Subtitles | تسبب زلزال قبل بداية التاريخ في حدوث صدع في قاع البحر العظيم، وعبر هذه الشقوق انسابت المياه. |
| Derinlerden yükselen soğuk su beraberinde, deniz tabanından besinleri getiriyor. | Open Subtitles | ابار المياه الارده حتى في الاعماق جلبت العناصر الغذائيه معها من قاع البحر |
| Plankton yokluğunda bu siyah kaya Denizin dibindeki tortudur. | TED | ويمثل الصخر الأسود الترسب في قاع البحر عند غياب العوالق. |
| Zırhlı kıvrılan midye solucanları deniz tabanı boyunca ve içinde sürünürek yeni bir ekosistem yarattı. | TED | تتلوى دودة البطلينوس المسلحة زاحفة عبر قاع البحر وداخله خالقة نظاما بيئيا جديدا. |
| Bir saat içinde tekneye su aldırıp seni denizin dibine gömerler. | Open Subtitles | أن تملأ الابتعاث وتفريغ لك في ساعة واحدة في قاع البحر. |
| Tabii bu o gelmeden ve bizi denizin dibine sürgün etmeden önceydi. | Open Subtitles | بالطبع كان هذا قبل أن يأتي و ينفينا إلي قاع البحر |
| Neden onu denizin dibinde huzur içinde bırakamadılar? | Open Subtitles | لماذا لم يتركوه هناك فى سلام فى قاع البحر ؟ |
| Yukarı taraf, denizin dibinde çıkıntı yapan belirsiz bir metal cisim var. | Open Subtitles | ارى جزءا معدنيا مجهولا يبرز من قاع البحر |
| Ama şimdi biri Deniz dibinde yatıyor... | Open Subtitles | واحد منهم فى قاع البحر |
| Deniz dibinde bir deprem daha oldu. | Open Subtitles | ثمّة زلزال آخر في قاع البحر. |
| Sırtındaki koyu gri deri, deniz tabanında dolaşırken mükemmel kamuflaj sağlıyor. | Open Subtitles | الجلد الرمادي الأسود على ظهرِها يعطيها تمويها جيدا طالما ظلت تطوف في قاع البحر |
| Bu canavar solucan hemen hemen her şeyi yer ve sürekli deniz tabanında yiyecek arar. | Open Subtitles | هذا الدود الهائل يأكل أيّ شيء تقريباً ويمسح قاع البحر باستمرار من أجل الطعام. |
| Katilin birazcık aklı varsa, silah çoktan denizin dibini boylamıştır. | Open Subtitles | ربما الآن هو في قاع البحر , لو كان للقاتل أي عقل |
| Dip tabiatı kayalık efendim. | Open Subtitles | صخرة قاع البحر هنا، يا سيدي |
| "Bir varmış bir yokmuş, denizin altında büyülü bir hava kabarcığında yaşayan sihirli bir prenses varmış. | Open Subtitles | كان يا ماكان ..كان هناك اميرة سحريه كانت تعيش داخل فقاعه سحرية ..في قاع البحر |
| Açık denizin tabanını. | Open Subtitles | في ظلمات قاع البحر. |
| Bir yılanbalığı sürüsü, deniz tabanından yükseliyor. | Open Subtitles | حقل حديقة الأنقليس كأبراج على قاع البحر |
| Denizin dibindeki ürünleri toplayan, avcılar ve çiftçiler vardı. | Open Subtitles | كان هناك صيادون ومزارعون من الغواصة يجمعون الحصاد من قاع البحر |
| Yapışkan tüp ayakları, vücut uzunluğunu hareket ettirir ve deniz tabanı boyunca kaymalarına izin verir. | TED | يمتلك أقداماً أنبوبية لزجة على طول جسمه تسمح له بالحركة سريعا على طول قاع البحر. |
| İki saat kadar sonra denizin dibinden yükselirler bedenlerini birbirine dolarlar. | Open Subtitles | يستغرق الأمر بعض الوقت , ولكن بعد ساعتين يرتفعان فوق قاع البحر ويلتف جسماهما حول بعض كالضفيرة |
| Depremler meydana geldiğinde, daha evvel görmediğimiz bu mikroplardan inanılmaz miktarlarda deniz zeminine çıkmakta. | TED | عند حدوث هزة أرضية, كميات هائلة من الميكروبات الجديدة التي لم نرها من قبل تخرج من قاع البحر |
| deniz zemininde çarpıcı çalışmalar yapabiliriz. Ve bu televizyonda canlı yayında verilebilir. tabi göstermeye değecek ilginçlikte şeyler bulabilirsek. | TED | نستطيع القيام بأعمال في قاع البحر ستكون صاعقة وستكون على التلفاز مباشرة لو كان لنا أشياء مثيرة لعرضها |