Daha iki dakika önce yaşayıp yaşamaman umurumda bile değildi. | Open Subtitles | أعني، قبل دقيقتين لم أهتم إذا ما عشتِ أو مُتِ. |
İki dakika önce bir milyar insan kayboldu. Nerede olduklarını bilmiyorum. | Open Subtitles | قبل دقيقتين مليون شخص اختفى، ليس لدينا اي فكرة عن مكانهم |
Tam iki dakika önce burada dikilen bir adam gördüm. | Open Subtitles | لَيسَ قبل دقيقتين رَأيتُ رجلِ واقف بالضبط هنا. |
Böyle görünmeye başlamadan iki dakika önce hazır hale gelmiş oluyor. | Open Subtitles | تكون قد ذابت قبل دقيقتين من تحولها الى هذا الشكل |
Bağlantıyı kesmeni beklerken 2 dakika önce telefonda konuştum. | Open Subtitles | قبل دقيقتين على الهاتف بينما نحن كنّا ننتظر. |
Bu sanki Tanrının bir cezası falan. İki dakika önce bu gecenin hayatındaki en iyi gece olduğunu söylüyordun. | Open Subtitles | قبل دقيقتين قلت هذه كانت أفضل ليلة في حياتك |
Para destesinden iki dakika önce bitişe vardık ve paraları böldük. | Open Subtitles | لذا وصلنا قبل دقيقتين من الذي خلفنا وقسمنا المال |
Zaman kodlarına göre, oraya varmadan 2 dakika önce beni aramışsın. | Open Subtitles | حسب ما هو مسجل، أنت إتصلت بي قبل دقيقتين من وصولي إليك |
İki dakika önce beni öperken bu senin için sorun değildi ama. | Open Subtitles | حسناً، لم يكن ذلك يضايقك قبل دقيقتين عندما كنت تقبيلنني |
Son anda taraf değiştirmesi, 2 dakika önce bizi öldürmek üzere olduğunu değiştirmez. | Open Subtitles | مجرّد تغييرها الجانبين في آخر لحظة، لا يعني أنّها لم تكن ستقتلنا قبل دقيقتين |
Öyleyse, iki dakika önce yazdığım bu rezalet monoloğu geçelim. | Open Subtitles | لذلك , دعنا دعنا نمر من هذا المشهد الرهيب الذي كتبتة قبل دقيقتين |
Biz binayı kordon altına almadan iki dakika önce başka bir arabaya atlamış. | Open Subtitles | ترجل بسيارة أخرى قبل دقيقتين من أن نطوق المكان |
İki dakika önce söylediğimi biliyorum ama felaket güzelsin. | Open Subtitles | أعلم بأنني قلت هذا قبل دقيقتين, لكنك جميلة بحق. |
Arabam çalındı. 2 dakika önce herifi gördüm. Şu köşede sürüyordu aracı. | Open Subtitles | سيارتي سرقت, رأيت الشخص يقودها حول الركن قبل دقيقتين |
Yani 20 dakika veya 2 dakika önce olan hiçbir şey için onu suçlayamazsın. | Open Subtitles | أقصد، لا يُمكنكِ إلقاء اللوم عليه على أيّ شيءٍ حدث منذ 20 دقيقة، قبل دقيقتين. |
İki dakika önce koyduğun çantanda. | Open Subtitles | انها في حقيبتك، حيث يمكنك وضعه قبل دقيقتين. |
Ama dikkatini çekerim birkaç dakika önce buraya geldin ve birine çarptığını söyledin ben de reddettim. | Open Subtitles | دخلت على مكتبي قبل دقيقتين وقلت أنك صدمت أحدهم و أنا رفضت قضيتك |
- Dışarı çıkardılar mı? - Ambulans iki dakika önce gitti. | Open Subtitles | هل اخرجوهم - سيارات الاسعاف قامت بنقل المصابين قبل دقيقتين - |
İki dakika önce tüm Beşler arınarak Bir seviyesine indiler. | Open Subtitles | تم تطهير الجميع و جعلهم من أصحاب النقطة في التطهير العظيم قبل دقيقتين |