Biliyor musun en önemli gücün kulağa ne kadar saçma gelirse gelsin bir bakışınla benim inandırmak. | Open Subtitles | أنت تدرك فعلاً أن قوتك العظمى هي قدرتك على إقناعني بنظرة واحدة فقط مهما بدوت سخيفاً، صحيح؟ |
Şu psişik sinyalini yollayacak kadar gücün olduğunu sanmıyorum, değil mi? | Open Subtitles | لست واثقاً من قدرتك على تفعيل الاتصال الذهني، أليس كذلك؟ |
Üstün olarak, ekibe liderlik etme yeteneğini sorguluyorum. | Open Subtitles | كمشرفتك، انا اشكك فى قدرتك على قيادة فريقك |
Senin hakkında hayran olduğum şey yeteneğini bir stratejide kullanırken diğerini gizlemen. | Open Subtitles | أن أكثر شيء يعجبه فيك هو قدرتك على إستخدام إستراتيجية و إخفاء أخرى |
Yük olma konusunda endişelenmekten çok yalan söyleme yeteneğin hakkında endişelen. | Open Subtitles | دعكِ من القلق بشأن كونك عائقاً واقلقي بشأن قدرتك على الكذب. |
Zamanda yolculuk ve süper hızda hareket etme yeteneğiniz tamamen tükenmiştir. | Open Subtitles | قدرتك على تحرك بسرعة فائقة فضلاً عن السفر عبر الوقت قد أستنفذت تماماً. |
Charles, senin, balıkların veya insanların hareketlerini tahmin etme kabiliyetin hakkında şüphem yok ama, sadece bir konuda dikkatini çekmek istiyorum, dost dosta. | Open Subtitles | شارلوس ، ليس لدي شك في قدرتك على توقع تحركات السمكة والرجال ولكنني سأقدم هذي الملاحظة التحفظية |
Dikkatini toplama gücün zamanla gelişecektir. | Open Subtitles | طوّر قدرتك على التركيز فحسب |
Bu arada senin gücün ne? | Open Subtitles | إذاً، ماهي قدرتك على أي حال؟ |
Gözlem gücün muazzam Tony. | Open Subtitles | {\pos(192,210)} (طوني). قدرتك على الملاحظة غير طبيعية. |
Liderlik gücün zayıflıyor. | Open Subtitles | قدرتك على قيادة تضعف |
Arkadaşın olduğu için mantıklı düşünme yeteneğini kaybettin. | Open Subtitles | لذا انت قد فقدتى قدرتك على البقاء عقلانيه حيال هذا |
Geçmiş hakkında duygusal biri olabilme yeteneğini kıskanıyorum doğrusu. | Open Subtitles | أتعلم، أنا أغار من قدرتك على تعاطفك مع الماضي. |
Hiç güven sorunlarının anlama yeteneğini engellediğini düşündün mü? | Open Subtitles | هل فكرت يوميًا حيال مشاكل ثقتك التي تؤثر على قدرتك على الرؤية بوضوح؟ |
Paradoks, geçmişe gidebilme yeteneğini yok etti. | Open Subtitles | المفارقة قامت بتدمير قدرتك على العودة إلى زمنك |
Ama işler zorlaştıkça sorunlarla başa çıkma yeteneğin gülümseyip her şey yolundaymış gibi davranmaktan 100 kat daha güçlüdür. | Open Subtitles | لكن قدرتك على تخطي الأمر عندما يزداد صعوبةً، هي أقوى بكثير من الابتسام والتظاهر بأن الأمور على ما يُرام. |
Kıtalararası savaşma yeteneğin kime karşı olurdu? | Open Subtitles | قدرتك على خوض حربين فى قارتين مختلفين ضد من؟ |
Faculatus, yeteneğin Latincesi. Düzgün konuşma falatusunu kaybettiğini söyledin. | Open Subtitles | فالاتوس هى اللاتينية لكلمة قدرة لقد قلت أنك فقدت قدرتك على التحدث بشكل صحيح |
Duygularını açık seçik ifade etme yeteneğiniz şaşırtmaktan asla vazgeçmeyecek. | Open Subtitles | قدرتك على النطق لا توقفنى عن التعجب |
Başkalarına inanma kabiliyetin ve her zaman insanların içindeki iyiyi görmen seni özel yapan şey olabilir ama bu ayrıca seni başını belaya sokuyor. | Open Subtitles | قدرتك على الثقة بالآخرين وتوقّع الخير منهم هو ما يجعلك مميزاً هكذا، لكنه ما يوقعك في المشاكل أيضاً. |