O Mekke ve civarındaki insanları uyaracaktı, Ve kendi kabilesi Kureyş'i. | Open Subtitles | كان سيحذر من هم بمكة وضواحيها وايضا افراد قبيلته من قريش |
İnsanlar artık fakirlere ve muhtaçlara ve Kureyş'in zayıflarına yardım etme gereği duymuyordu. | Open Subtitles | الناس وقتها احسوا انهم ليسوا ملزمين بالأهتمام بحال الفقراء او بالمرضى والضعفاء من افراد قبيلة قريش |
Şimdi mesajın Kureyş'e ekonomik etkileri söz konusuydu. | Open Subtitles | الأن هذه الرسالة لها توابع تؤثر بالسلب على تجارة قريش |
Mekke'nin yöneticileri, yani Kureyşliler, herkesin eşitliği yönündeki öğretilerinden hoşlanmamışlardır. | Open Subtitles | حُكام مكة قريش كرهوا وصاياه حول المساواة للجميع |
Muhammed'in Kureyşliler'i kalbinden, yani cüzdanlarından vurmasından kaynaklanmıştır, çünkü putperestlik Mekke'deki ticarete bel bağlamış durumdaydı. | Open Subtitles | محمد يتحدى قريش فيما يؤلمهم في مواردهم الماليه لأن الدين القديم يربط كثيراً حركة التجاره بمكة |
Kureyşliler'in zulümlerine karşılık vermek yerine, Peygamber Efendimiz cemaatini korumak için başka bir yol denemiştir. | Open Subtitles | بدلاً من أن يُحاول مُقاومة إضطهاد قريش بالقوة النبي بحث عن طريق آخر لحماية أتباعه |
Sonunda Muhammed'in kabilesi Kureyş, sadece eziyetin onu durdurmaya yetmeyeceğini düşündü. | Open Subtitles | فى النهاية أجمع حكام قبيلة قريش على ان الترهيب وحده لن يكون ذا نفع |
Kureyş, onurları tehdit altındaymış gibi hissetti. Bununla ilgilenmeliydiler. | Open Subtitles | كانت ترى قبيلة قريش انها مهددة فى زعامتها للقبائل |
313 Müslüman Muhammed'in kabilesi Kureyş'in bir kervanına baskın yapmaya gitmişti. | Open Subtitles | عندما أرسل ثلاثمائة وثلاثة عشر مسلم ليفاجئوا قافلة من قوافل قريش قبيلة محمد |
Kureyş'e karşı şiddet kullanma haklarının olması, | Open Subtitles | بأنه إذا كان لهم الحق فى إستخدام القوة ضد أهل قريش |
Fakat ordu şehre yaklaştıkça Kureyş liderlerinden bir çoğu kazanamayacaklarını anladılar ve İslam'a katılmaya karar verdiler. | Open Subtitles | ومع أقتراب الجيش من مكة كان كثير من قادة قريش قد أيقنوا أنهم لن يفوزوا بالحرب |
Ey kardeşimin oğlu. Kureyş senin dinini yaymana son vermeni istiyor. | Open Subtitles | يا إبن أَخِّي، قريش تطلب من أن امنعك مما تفعله. |
Mekke şehrini yöneten Kureyş Kabilesi'ne mensup olduğunu ve ailesinin fakir olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | نعرف بأنّه ولد فى القبيلة التى تحكم بلدته مكة قريش .. وبأن عائلته كانت فقيرة |
Mekke'de ise, Kureyşliler Hz. Muhammed ve kalan takipçileri üzerindeki baskıyı arttırmışlardır. | Open Subtitles | بالعودة الى مكة قريش بدأَت بالضغط الشديد على محمد وباقى أتباعه |
Muhammed Kâbe'de otururken, yeni bir vahiy gelir ve Kureyşliler'in eski tanrılarına tapmalarına izin vererek, onlarla mutabakata varabileceğini bildirir. | Open Subtitles | عندما تلقى وحى جديد والذي إقترح بأنه يُمكن التوصل الى حل وسط مع قريش والذي يتيح لهم الاستمرار بعبادة آلهتهم القديمة |
yeni tek tanrı mesajının ve Kureyşliler'in eski kabile değerlerinin ortasında kalmıştır. | Open Subtitles | بين رسالته الجديدة لله الواحد والعادات القديمة لقبيلته قريش |
Kureyşliler artık Hz. Muhammed ve takipçileri üzerinde daha sıkı yasaklamalara gitmişlerdir. | Open Subtitles | قريش الآن تفرض عقوبات اكثر صرامة على محمد وأتباعه |
Kureyşliler'in liderlerine 2 sene uygulanan büyük toplumsal baskı sonucunda, yasaklar kaldırılmıştır. | Open Subtitles | كم ضخم من الضغط الإجتماعي بدأ يُمارس على قيادة قريش وخلال سنتان من فرض الحظر كان عليهم إلغائه |
Muhammed birkaç ay sonra da, Kureyşliler'in O'nu bastırmak için giriştiği en kötü uygulamalar karşısında kendisini koruyan adam, yani amcası Ebu Talib'in vefatıyla derinden sarsılmıştır. | Open Subtitles | بعدها ببضعة شهور محمد أصيب بخسارة أخرى مُدمرة موت عمه أبو طالب الرجل الذي وفر له الحماية من أسوأ محاولات قريش لسحقه |
Kureyşliler de bunu duyunca, çok sevinirler. | Open Subtitles | حسناً عندما سمعت قريش هذا غمرتها الفرحة |