| Her odasını bildiğin bir saray yaşanmaya değmez der. | Open Subtitles | إنه يقول إن قصراً يمكنك التعرف عليه بأكمله هو مكان لا يستحق العيش فيه |
| "Prens yeni bir saray yapması için yıldırım telgraf çekmiş,..." | Open Subtitles | أرسل بعدها الأمير رسالة عاجلة لويلي وانكا يطلب فيها قصراً آخر |
| O zamandan beri burası bir saray. | Open Subtitles | ولقد كان قصراً منذ ذلك الحين ها أنتِ هُنا هل أحضرتِ معك بعض الكنوز ؟ |
| onu ülkesine daVet etti Ve ondan kendisi için çikolatadan bir şato inşa etmesini istedi. | Open Subtitles | وطلب منه ان يستمر بمسيرة حتى الهند ويبنى قصراً كله من الشوكولاته |
| Adamın kumdan kale yapmadığı kesin. | Open Subtitles | إنه بالتأكيد لم يكُ يبنيّ قصراً من الرمل هنالك. |
| Ona bir malikâne alacağım ve hayatının geri kalanını lüks içinde sürdürecek. | Open Subtitles | سأشتري لها قصراً لتمضي بقية حياتها في نعيم |
| Bu ev de güzel görünüyor, ama malikane değil. | Open Subtitles | أنا أنظر إلى هذا المنزل وهو جميل لكنه ليس قصراً |
| Ayrıca Garden District'te de kocaman eski bir köşkü var, tamam mı? | Open Subtitles | و لدي قصراً كبير في منطقة (غاردن)، إتفقنا؟ |
| Artık öyle görünmüyor olabilir ama burası bir Saraydı. | Open Subtitles | قدلايبدوالمكانكماسبق، لكن هذا المكان كان قصراً |
| Bir de, buraya neden saray değil de ev deniyor anlamıyorum. | Open Subtitles | أترين, لا أفهم لماذا هذا المكان يُدعَى منزلاً وليس قصراً. |
| O zamandan beri burası bir saray. | Open Subtitles | ولقد كان قصراً منذ ذلك الحين ها أنتِ هُنا هل أحضرتِ معك بعض الكنوز ؟ |
| Ama mekanın pek saray olmadığını söylemeliyim. | Open Subtitles | على الرغم أن علي القول لم يكن المكان قصراً كما ذكرت |
| Ta Hindistan'a gelmesini, ve tamamıyla çikolata kullanarak devasa bir saray inşa etmesini istemiş. | Open Subtitles | وطلب منه الحضور إلي الهند... كي يبني له قصراً هائلاً... من الشوكولاتة فقط |
| Taç Mahal bir saray değil. Orada kimse yaşamadı. | Open Subtitles | تاج محل ليس قصراً لا أحد يعيش هناك |
| Samuel'in odasıyla karşılaştırırsak yapay bir saray. | Open Subtitles | يعدُ قصراً بالمقارنة مع غرفة سامويل |
| Kitabın etkisi geçtiğinde gelecek neslin mavi saçı olmayacak ve kendime Fransa'da bir şato alacağım. | Open Subtitles | عندما تصفيّنا العاطفه في الأخير للجيل التالي بلا شعر أزرق، سأشتري قصراً لي في فرسنا. |
| Elmas ile Hırvatistan'da kale alabiliriz. | Open Subtitles | يمكن للمساة أن تشتري لنا قصراً "بديعاً في "كرواتيا |
| Ama ben bir kale görmüyorum ki? | Open Subtitles | لكنني لا أرى قصراً |
| Şehrin dışında simge olmuş bir malikâne kiraladım. | Open Subtitles | إستأجرت قصراً خارج المدينة |
| malikâne mi öreceksin? | Open Subtitles | ماذا هل تحيكين قصراً ؟ |
| Ünlü bir rock yıldızı olunca, aynen böyle bir malikane alacağım ve bu sefer ben değil, sen garajda yatacaksın. | Open Subtitles | فسوف أشتري قصراً كهذا وأجعلك تنام في المرآب على بعض الجرائد كما فعلت معي. ما رأيك؟ |
| Parsons'ın Pasadena'da bir köşkü vardı. | Open Subtitles | (بارسونز) كان يمتلك قصراً فى (باسادينا). |
| - Saraydı çünkü bize aitti. | Open Subtitles | حسناً، لقد كان قصراً لأنه كان ملكنا |