Bu kod isimlerini bulana kadar çok vakit harcadım. | Open Subtitles | قضيت الكثير من الوقت على تلك الأسماء الرمزية |
Ben gelmiyorum. Yapamam. Bu kütüphaneyi bulmak için yıllarımı verdim. | Open Subtitles | لن أرحل ، لا أستطيع لقد قضيت الكثير من الوقت باحثاً عن هذا المكان |
Galiba rüküş anne giysileri içinde, üstüm başım un ve fıstık ezmesi lekeleriyle çok fazla zaman geçirdim. | Open Subtitles | أظنّ أني قضيت الكثير من الوقت بملابس أمي القديمة، و أنا مغطّاة بالعجينة و الزبدة |
- Burada daha fazla zaman geçiririm. | Open Subtitles | قضيت الكثير من الوقت هنا. |
Ama hayattalar iken ikisini de mutlu etmeye çalisarak çok zaman geçirdim. | Open Subtitles | لكني، قضيت الكثير من الوقت أحاول جعل كلاهما سعداء حينما كانوا أحياء |
Üssün güvenliği için o kadar zaman harcadım ki Quinjet aklıma bile gelmedi. | Open Subtitles | قضيت الكثير من الوقت في محاولة إحكام إغلاق القاعدة و لم أفكر بالطائرات حتى |
Doğruyu yapmaya o kadar çok zaman harcadım ki sanırım gerçeklikten başka bir şeye ayıracak vaktim kalmadı. | Open Subtitles | قضيت الكثير من الوقت في فعل الصواب بحيث لم أبتعد عن واقعي تقريباً. |
Kitapçının New Age(ruhsal bir dinî akım) bölümünde çok vakit harcadım. | Open Subtitles | قضيت الكثير من الوقت في قسم "جديد العمر" لبيع الكتب. |
Okuldayken demek istedim, Jane. Yaşlı Gertrude ile çok vakit harcadım. | Open Subtitles | (كنت أقصد أيام المدرسة يا (جاين قضيت الكثير من الوقت مع (جيرترود) العجوزة |
Ben gelmiyorum. Yapamam. Bu kütüphaneyi bulmak için yıllarımı verdim. | Open Subtitles | لن أرحل ، لا أستطيع لقد قضيت الكثير من الوقت باحثاً عن هذا المكان |
Ve insanların bana ne yapacağımı söylediği çok fazla zaman geçirdim. | Open Subtitles | وقد قضيت الكثير من الوقت حيث يملي الناس علي بما يجب أن أفعل |
Kardeşinle çok fazla zaman geçirdim. | Open Subtitles | أنظر ، لقد قضيت الكثير من الوقت مع أخيك |
Yanında oturarak çok fazla zaman geçirdim. | Open Subtitles | قضيت الكثير من الوقت بجانبه |
- Burada daha fazla zaman geçiririm. | Open Subtitles | قضيت الكثير من الوقت هنا. |
Boncuk sayarak veya bu tip işlerde çok zaman geçirdim. | TED | قضيت الكثير من الوقت في عد الخرز واشياء من هذا القبيل. |
Her birimizde var olan eşsiz algısal gerçeklikleri yaratan beyin devrelerini araştırarak oldukça çok zaman geçirdim. | TED | فقد قضيت الكثير من الوقت في دراسه دوائر المخ وهي التي تشكل الحقائق الإدراكية التي يملكها كل منا. |
Bunu yapmak için son birkaç ay boyunca tarayıcıda çok zaman geçirdim. Artık size beynimdeki şu şeyleri gösterebilirim. | TED | للقيام بذلك، قضيت الكثير من الوقت في الماسح أثناء الشهر المنصرم حتّى أريكم هذه الأشياء بدماغي. |
O masanın arkasında bürokrasiyle o kadar çok zaman harcadım ki arkamda hâlâ sandalyenin izi vardır. | Open Subtitles | قضيت الكثير من الوقت خلف ذلك المكتب، أتعامل مع المعاملات المملّة.. خلفيّتي مازالت بها طبعة الكرسيّ.. ! |