| Ya da kimsenin ne olacağını veya niye stüdyomda olduğunu bilmediği böyle bir şey, böyle bir parça hâline gelecek. | TED | أو شيءٌ كهذا، لا يدري أحد ما هو سبب وجوده هذه الاعمال في الاستوديو الخاص بي، وكيف تتحول إلى قطعةً كهذه. |
| Kabloları ek tellerle sağlamlaştırdıktan sonra, güverteyi parça parça askıya aldılar. | TED | بعد أن تم تدعيم الكابلات بالمزيد من الأسلاك قاموا بتعليق القاعدة قطعةً قطعة |
| Geriye tek parça dönebileceğinden emin misin? | Open Subtitles | أمتأكّد أنّك تستطيع إرجاعها في قطعةً واحدةً؟ |
| Üstelik, onu oradan ancak bir Süpermen kurtarabilir, kendisine doğumgünü pastası yerine bir dilim tavşan pastası verildi diye zır zır zırlayan çirozun teki değil. | Open Subtitles | بالإضافة إلى أن الأمر بحاجةٍ إلى سوبرمان ليقوم به، وليس لنائحةٍ تولول لمجرد أن أعطاها أحدهم قطعةً من كعكة الأرنب عوضاً عن كعكة عيد الميلاد. |
| Hey. Bir dilim pizza tattım Muhteşem. | Open Subtitles | ، تناولت للتو قطعةً من البيتزا إنها جيده جداً |
| Köpekbalığı koca bir parçasını koparmış. | Open Subtitles | القرش أخذ قطعةً منها لقد أجريت مسحة مهبلية على أية حال |
| Aslında, Biz parça parça kafasına gelene kadar yapabiliriz. | Open Subtitles | في الواقع، بإمكاننا فعلها لكِ، قطعةً تلو الأخرى حتى نصل لرأسكِ |
| Bu Doğruluk Kılıcı. Başka birinin elinde, bu sadece bir parça çeliktir. | Open Subtitles | هذا هو سيف الحق في يدي أي شخص، هو مجرد قطعةً من الحديد |
| - Hepimizi tek parça olarak hastaneye getirdim. | Open Subtitles | ما حدث هو أنني وصلتُ بنا إلى المشفى قطعةً واحدة |
| Akciğerinden parça alıp, siyah ışıkta bir bakın. | Open Subtitles | خذوا قطعةً من رئتيها، وافحصوها بالضوءِ الأسود |
| Parkı parça parça kendi evine taşıyacağını söyledi. | Open Subtitles | قال أنّه سينقل المتنزّه إلى شقّته قطعةً قطعة |
| O tuvalete gittiğinde içkisine bir parça antifriz karıştırdım. | Open Subtitles | ألقيت قطعةً من المضاد في مشروبه وعندما ذهب للحمام |
| Yani eksik olan bir parça yüzünden planı tamamlayamayacak mıyız? | Open Subtitles | تقول أنّنا لا نستطيع إكمال الخطّة لأنّ قطعةً واحدةً فقط تنقصنا؟ |
| Bu işten tek parça halinde kurtulursak seni yanımda görmekten gurur duyarım. | Open Subtitles | إذا خرجنا من هاذا الشيء قطعةً واحدة، يهمني إقامة تكريم لعودتك لصفي مرة أخرى |
| Hapishane ticaretinden AB'ye bir parça vermeni istiyorum. | Open Subtitles | أكثر إلى أيّةِ درجة؟ أحتاجُك بأن تمنح الشرطة قطعةً من مقايضةِ السجن. |
| Seni eve tek parça götürmeye söz verdim. | Open Subtitles | لقد وعدتهم بأنَّنا سنعيدكـ إليهم قطعةً واحدة |
| Birbirinizi paramparça etmeyin. Size tek parça ihtiyacım var. Ya da daha doğrusu üç parça. | Open Subtitles | أريدكنّ قطعةً واحدة أو بالأحرى، ثلاث قطع |
| Onu Çin Mahallesine götürüp kabaktan pastasını dilim dilim yapmak istiyorum, tamam mı? | Open Subtitles | اتفقنا؟" أود أن آخذه إلى "المنطقة الصينية" وأقطع له قطعةً من فطيرة اليقطين هذه، حسنٌ؟ |
| Kişisel değil, iş bu. Keder pastasından bir dilim istiyorum! | Open Subtitles | هذا ليس أمرًا شخصيّ، إنّه عمل، أودّ قطعةً من من شطيرة! |
| Kocaman bir dilim turta yiyeceğim. | Open Subtitles | سأتناول قطعةً من الفطيرة بهذا الحجم |
| Bir dilim olur aslında. Paylaşırız. | Open Subtitles | -لربّما قطعةً واحدة، سنتشاركها . |
| Saf grafit parçasını alıp seramik kutuya koyuyorlar. Biraz kimyasal maddeyi ekleyip her şeyi olduğu gibi düdüklü tencere gibi bir şeye koyuyorlar. | Open Subtitles | تأخذ قطعةً من الجرافيت النقي وتضعه في صندوق سيراميك ومع بعض الكيماوات ثم تلقي كل شيء في طاهي للضغط |