50 yılda hiçbir değişiklik yok, kamera arkasında çalışan birkaç kadın yönetmen ve eğlence endüstrisi bize izleyici olarak güvenmiyor. | TED | لم يطرأ أي تغيير منذ 50 عامًا، عدد قليل من المخرجات يعملن خلف الكاميرات وصناعة الترفيه لا تثق بنا كجمهور. |
9 yaşında oluşumu hatırlıyorum merakı hissedişimi ve olasılığı ve de Birazcık idealistliği. | TED | أتذكر عندما كنت في التاسعة و أشعر بالذهول، و الإحتمالية، و قليل من المثالية. |
Eğer siz seks hakkında bu kadar düşüneceğinize çizgi romanlara biraz daha konsantre olsanız böyle rezil durumlara daha az düşersiniz. | Open Subtitles | لو أنكم تمضون وقتا أقل في قضايا الجنس و تركزون أكثر على الكتب الهزلية لتعرضتم لعدد قليل من المواقف المحرجة كهذه |
Ve bu da, esasında Richard'ın söylediği derin şey: Bir şeyi anlamak için, küçük parçalarını anlamak lazım. Etrafındaki her şeyden azıcık anlamak lazım. | TED | ولذا، فأنه شئ عميق أن تحدث ريتشارد حول: لفهم أي شئ، يتوجب عليك فهم قليل من القطع. شئ قليل عن كل شئ يحيط به. |
Ve geçen yıl bir sürü fotoğraf çektim; çok az kişi bu fotoğraflarla ne yapacağımı biliyordu, ama bir sürü fotoğraf çektim. | TED | ولقد التقطت الكثير من الصور العام الماضي قليل من الناس من عرف ما كنت أنوي أن أفعله لكني التقطت الكثير من الصور. |
Böylece, onu bir kaç domuzda denediler, ve domuzlardan hiç biri ölmedi. | TED | لذلك، جربوا ذلك على عدد قليل من الخنازير، و لم يمت أحدها. |
- Biraz paranoyaklar. - Mantıklı, bizim gibi bir Göz'e sahip değillerse. | Open Subtitles | لديهم قليل من داء العظمة بشكل مناسب, وكانهم ذوى اعين بدون حبات. |
İkisinden de biraz var. | Open Subtitles | قليل من الخيار الأول وقليل من الخيار الثاني |
Ona ait olmayan birkaç bir şey almışsa ne olmuş yani? | Open Subtitles | لذا كان لديه عدد قليل من البنود التي لا تنتمي إليه. |
birkaç parça eşya almak için biraz zaman ister misiniz? | Open Subtitles | هل تريد أن تأخذ دقيقة لجمع عدد قليل من الأشياء؟ |
Uzaylıların gelişi birkaç saniye içinde 10.000'in üzerinde ufak kazaya sebep oldu. | Open Subtitles | وصول الكائنات الفضائية سبب فوق 10000 هزة أرضية في قليل من اللحظات |
Yani bizim nesilde, biz bu platform üzerinden birbirimize 140 karakteri aşmayacak ve Birazcık yaratıcı olan mesajlar yolluyorduk. | TED | و هكذا أصبح جيلي, يرسل الرسائل واحداً للآخر على هذه المساحة كل ما تحتاجه هو 140 حرفاً و قليل من الموهبة الخلاقة. |
Ben kanunu temsil ediyorum. Birazcık saygı göstermelisiniz. | Open Subtitles | إني أمثل القانون لا بد من قليل من الإحترام |
Evet, Birazcık acı kimseyi incitmez. | Open Subtitles | نعم , مقدار قليل من الألم لن يؤذى أى أحدا |
Taklitçilik Weitzman'ı biraz daha yenilikçi olmaya zorladı. Bu aslında bana jazz dehası Charlie Parker'ı hatırlattı. | TED | لقد أجبرته على قليل من الإبتكار. وذلك في الواقع يذكرني بموسيقار الجاز الكبير، تشارلي باركر. |
Bir adım... Hayır, aşağıya bakmayın. biraz daha. | Open Subtitles | خطوة واحدة , لا تنظرى من الأسفل . و الأن قليل من الخطوات |
İçlerinde azıcık meth var, zaten o da vücudumun ihtiyaç duyduğu bir şey. | Open Subtitles | والتي تحتوي على قدر قليل من المخدرات. والتي يحتاجها جسمي على أية حال. |
Oldukça kenar caddelerden, çok az trafik lambası olacak. Tamam,iyi. | Open Subtitles | أغلبها طرقاً فرعية لكن سيكون ثمة عددٌ قليل من الكاميرات |
Dünyadaki bir kaç yıl bir konuşmaya, bir nefese dönüşür. | TED | قليل من السنوات على الأرض تصبح خطاب واحد، نفس واحد |
Hayır, tartışma istemiyorum. - Biraz değişime açık ol! | Open Subtitles | إنهم غير قابلين للتفاوض ماذا عن قليل من المرونة؟ |
- O neyse ben konuşamam. - Anlamı: "İkisinden de biraz." demek. | Open Subtitles | أنني لا أتكلم الدومينيكية أن ذلك يعني قليل من الأثنان |
Bunlar, bir kişinin kredibilitesini anlayabilmek için baktığımız binlerce farklı veri göstergesinden sadece birkaçı. | TED | وهذا فقط عدد قليل من آلاف النقاط المختلفة والتي نقوم بتحليلها لفهم الأهلية الائتمانية للأفراد. |
2003 yılında ABD öncülüğünde gerçekleştirilen Irak işgalini takiben Bazı heykel ve eserler Bağdat'a geri taşındı, fakat bu heykel geride kaldı. | TED | بعد اجتياح العراق بقيادة أمريكا عام 2003، تم نقل عدد قليل من التماثيل والتحف الى بغداد، ولكن بقي هذا التمثال في مكانه. |
daha az çocuk düzeni bozduğunda tüm çocuklar daha iyi oldu. | TED | وبينما يثير قليل من الأطفال الفوضى فإن الجميع يؤدي بصورة أفضل. |
Tek ihtiyacım olan eski bir dostumun Ufak bir yardımı. | Open Subtitles | كل ما أحتاجه هو قليل من المساعدة من صديق قديم |
Yapabileceğim her şeyi yapıyorum. Senden sadece küçük bir yardım istiyorum. | Open Subtitles | أنني أعمل ما أستطيع فعلة .وأحتاج إلى قليل من المساعدة فقط |