"قوته" - ترجمة من عربي إلى تركي

• gücü
• güçlü
• güç
• gücünün
• güçlerini
• gücüne
• gücüyle
• onun gücünü
• güçleri
• gücünden
• güçleniyor
• güce
• sert
• kuvveti
• kuvvetli

Ama PISA'nın gücü ülkelere diğerlerinin ne yaptığını söylemekten geliyor.
لكن قوته تكمن في قدرته على إخبارها عما يفعله الأخرون.

Sarımsağa, gümüşe hatta gün ışığına dayanabilir, ve onda onların gücü var.
يمكن ان يقاوم الثوم والفضة حتى اشعة الشمس و يستمد قوته منهم

- "Günahın oğlu ona kötülük etmek için daha güçlü ol."
جرد العدو من قوته وسيطرته عليها وامنع ابن الإثم من إيذائها

Çünkü senin zaafın onun güçlü yanı onun zaafı da senin güçlü yanın.
حسناً، لأن نقاط ضعفك هي نقاط قوته لكن نقاط ضعفه هي نقاط قوتك

Süper güç, ritim, ikinci kişilik, yumuşak huylu dans hocası.
قوته الخارقة هي الإيقـاع غروره هو أنّه مدرب رقص متسامح

Eğer tüm gücünün farkında olsaydı, onu idare etmek çok zor olurdu.
فلو عرف قوته الحقيقية سيكون من الصعب على اى أنسان أن يحكمه.

Ona güçlerini burası verdi... ama biz de güçlerimizi buradan aldık.
أسمعوا, هذا المكان منحه كل قوته لكنه منحنا كل قوتنا أيضاً

Sörfçü'yü kurtarmalıyız. Sahip olduğu gücü anlayabilen tek kişi o.
علينا أن نحضر المتزلج , إنه الوحيد الذي يفهم قوته

Onu öldürmeliyim ama yeşil kriptonite yaklaşınca, içindeki tüm gücü emiyorum.
يجب أن أقتله عندما أقربه من كريبتونيت خضراء ستسحب منه قوته

Şimdi Edward gücü ele geçirmişken onu bütün düşmanlarını öldürmekten ne alıkoyacak?
الآن ادوارد استعاد قوته ماذا سيوقفه عن قتل كل أعدائه دفعة واحدة؟

Bilimin de güçlü ve zayıf kasları vardır ve bu da kabullenmeye bağlıdır.
لدى العلم مواطن قوته وضعفه وتعتمدُ جميعها على هذا.

Ne kadar güçlü olursa olsun haftada 2 kereye ihtiyaç duyuyor olamaz...
بغض النظر عن مدى قوته الجسمانية لكنه لن يحتاج الى مرتين في الأسبوع

Ama ne kadar güçlü biliyorsun.
لا يهم من هو كل ما يهم أنك تعرف مدى قوته

Şehrine refah getiren zeki bir yöneticiydi ama aynı zamanda yeğenini baştan çıkaran ve güç gösterisinde bulunmak için ziyaretçileri öldüren hilekâr bir tirandı.
رغم كونه حاكم ذكي جعل مدينته تزدهر، إلا أنه كان أيضا طاغية مخادع أغوى ابنة أخته، وقتل زوارًا ليظهر قوته.

Eminim, o fıçının dibinde çok daha fazla güç bulur!
وجل قوته سيشحثها عبر معاقرة الكأس حتى آخره

Ona karşı tek kozumuz bu lamba ve gücünün sırrını yalnız o biliyor.
قبضتنا الوحيده عليه هى هذا المصباح السحرى وهو لوحده يعرف سر قوته

Stalin gücünün zirvesindeydi. Çalışma arkadaşları, onun karşısında korkuyordu.
كان ستالين في ذروة قوته وكان زملاؤه يشعرون بالرهبة العارمة خلال تواجده

Rakibini ölçüp biçmeyi öğrendin, zayıflıklarını, güçlerini.
تعلمت كيف تقدر حجم خصمك تعرّف على نقط ضعفه ونقط قوته

O katillerin şöhretine... ve korkutma gücüne sahip olmak istiyor.
يريد أن يصل إلى ما فعلوه كلهم شهرته هى مصدر قوته التى يخيفنا بها

Büyümeye başlayınca, olağanüstü bir savaş gücüyle doğdu gelişti ve bu onu biraz vahşileştirdi, ben babası, ondaki dehşeti hissettim.
ولدت معه قوة استثنائية و لكن , كان هناك شئ غامض فى قوته و بمرور الوقت , بداءت ترعبنى شخصيا

Bir Omec komutanı öldüğünde, çocukları onun gücünü kazanmak için hayati organlarını yer.
، عندما يموت أحد قادة الاوميك أولاده يأكلون اعضائه الحيوية ويحصلون علي قوته

İnsanüstü güçleri var. Öldürülemez.
قوته فوق طاقة البشر , قاتل جيد, مثل الماكينة.

Ona yakin olabilirse onun gücünden belki biraz faydalanabilecegini düsünüyor.
إنها تعتقد أنها لو استطاعت التقرب منه أنه ربما يمكنها أخذ البعض من قوته

Onu yenmek olanaksız. Biz konuşurken o daha da güçleniyor.
لن نستطيع هزيمته إن قوته تزداد أثناء كلامنا

Ama fil yakında uyandığında... böceği yok edecek güce sahip olacaktır!
و لكن الفيل يستقيظ قريبا و بكل قوته يطيح بهذه الحشره بعيدا

Bak işte sert salon erkeğiyim kızım. Taş gibi salon erkeği.
حسنا ,يا فتاه على الرغم من قوته على الرغم من قوته

Amerika'nın ulusal simgesi olarak seçilmiştir heybetli kuvveti güzel görüntüsü ve hatta uzun yaşam süresi sebebiyle.
تم اختياره شعارًا وطنيًا للولايات المتحدة بفضل قوته المهيبة ونظراته الوسيمة بالإضافة إلى عمره الطويل.

Oradaki kuvvetli bir F-2, hatta F-3'tü.
الاعصار الذى واجهناه اليوم كانت قوته مابين درجتين الى ثلاث درجات