...- Bunu söylemekten nefret ediyorum, Bunu söylemek büyük acı veriyor- evrimde baş döndürücü bir sıçramanın yapıldığı açık bazı durumlar vardır. | Open Subtitles | لكني في الحقيقة أكره قول ذلك فقول ذلك صعب علي هناك بعض الحالات من الواضح أنه حدثت فيها قفزات مذهلة في التطور |
Bunu söylemek zor, ama paraya da ihtiyacın var, değil mi? | Open Subtitles | إنه من الصعب قول ذلك ولكن أنت بحاجة للمال . صحيح |
Bunu söylemekten nefret ediyorum çocuklar, fakat kızı evime götürmenin vakti geldi. | Open Subtitles | أكره قول ذلك ، يارفاق ولكن حان الوقت لأدعو الفتاة إلى المنزل |
- Seni seviyorum. - Şunu söylemeyi kes. | Open Subtitles | أنا أحبك أنت لا تعني ذلك , فقط توقف عن قول ذلك |
Senin için Söylemesi kolay. Sen Mr. White'sın. Oldukça havalı isim. | Open Subtitles | من السهل عليك قول ذلك ، لديك اسم لطيف سيد وايت |
Bunu söylemeyi bırakmalısın. Demek istediğim, ben sakinliğimi kaybetmem. | Open Subtitles | ينبغي أن تتوقف عن قول ذلك المهم هو ، انا لا أفقد صوابي |
Ama ben Birleşik Devletler Şiir Elçisi'yken -- Bunu söylemeye bayılıyorum. | TED | ولكن عندما كنت شاعر البلاط في الأمم المتحده وأنا أحب قول ذلك. |
Üç, dört, beş yıl önce Bunu söylemek tartışmaya neden oluyordu. | TED | كان مثار الجدل قول ذلك قبل اربعة او خمسة سنوات |
Şu an Bunu söylemek istemem ama herkes sizin deli olduğunuzu biliyor. | Open Subtitles | لا أود قول ذلك الآن لكن الجميع يعرف أنك مجنون |
Hatta... şimdi Bunu söylemek yıkıcılık olmazsa... onu bugünkü haline ben getirdim. | Open Subtitles | إذا لم يكن قول ذلك مؤذيا نعم لقد صنعت ما هو عليه الآن |
Biliyorum Bunu söylemek için çok geç... ama kendi hayatınızı korumaya elbette ki hakkınız var. | Open Subtitles | .. أعرف أن الأوان قد فات على قول ذلك و لكن أنت لديك الحق في حماية حياتك الشخصية |
Bunu söylemek patavatsızlık olabilir ama Paris'i seviyorduk. | Open Subtitles | أعتقد أنه ليس من اللباقة قول ذلك و لكننا أحببنا باريس |
Bunu söylemekten nefret ediyorum, ama neden oturup burada beklemiyorsun? | Open Subtitles | و الآن أكره قول ذلك لكن لماذا لا تنتظرين هنا؟ |
Hayır, Şunu söylemeyi kes. 40 yıllık omzum yok. | Open Subtitles | كلا توقفي عن قول ذلك ليس لدي كتف إمراة كهلة |
Senin için Söylemesi kolay. Mükemmel cildinle reklam yüzü oldun. | Open Subtitles | من السهل قول ذلك يا طفلة ملصق مطهر الجليد المثاليِة |
Paketleri az önce yolladığım müze müdürüne Bunu söylemeyi unutmayacağım. | Open Subtitles | سأتأكد من قول ذلك لأمين المكتبة الذي أرسلته للتو ليجمع أغراضه. |
Bu gerçek. Bunu söylemeye alışacak mıyız? | Open Subtitles | هذه الحقيقة أعتقد أننا لن نتعود أبداً على قول ذلك |
Nasıl bunu söylersin ? Ben elimden geleni yapıyorum. | Open Subtitles | اوه كيف تجرؤ على قول ذلك انا افعل ما استطيع فعله |
Bunu söyleyip, hiçbir şey anlatmadan çekip gidemezsin. | Open Subtitles | حسناً، لا يمكنك فقط قول ذلك دون أعطائنا بعض التفاصيل. |
Bunu söylediğim için kusura bakma, ama Bastiano'ya ancak böyle yararlı olabilirsin. | Open Subtitles | يؤسفني قول ذلك.. لكنها الطريقة الوحيدة التي تكون بها مفيداً لي وللحصن |
Onu bulduğumuzda bunu binlerce kez söyleyebilirsin. | Open Subtitles | أنها تعلم , وسوف نجدها ويمكنك قول ذلك لها الاف المرات |
Teşekkürler. Bunu söylemen çok güzel. | Open Subtitles | شكراً, إنه لطفُ كبير منك قول ذلك |
Senin için demesi kolay, oturmuş kahveni içiyorsun! | Open Subtitles | طبعا من الاسهل لك قول ذلك وانت جالس هناك تحتسى القهوه |
Bunu söylemenin seni rahatlattığı oldu mu hiç? | Open Subtitles | لَهُ قول ذلك جَعلَك أبداً تَحسُّ أيّ مراهن؟ |
Evet, Öyle de diyebiliriz. Biz uzmanız. | Open Subtitles | أجل، يمكنكِ قول ذلك فنحن نوعاً ما متخصّصون |