ويكيبيديا

    "كان عليها" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • zorunda kaldı
        
    • zorundaydı
        
    • gerekiyordu
        
    • gerekti
        
    • gerektiğini
        
    • Sizi bulabilmek için
        
    Babam öldükten sonra beni tek başına büyütmek zorunda kaldı. Open Subtitles كان عليها ان تعتني بي و بنفسها بعد موت ابي
    Laetitia Kenyalı genç bir bayan ve kendisi 13 yaşında okulu bırakmak zorunda kaldı, çünkü ailesi onun okul masraflarını karşılayamadı. TED هي شابة من كينيا كان عليها ترك المدرسة في سن 13 لأن أسرتها عجزت عن دفع مصاريف تعليمها.
    Kız için de çok zor oldu. Adamı teşhis etmek zorundaydı. Open Subtitles ولقد كان من الصعب جدا عليها كان عليها أن تتعرف عليه
    Otizmli erkek kardeşi ve çoklu skleroz hastası annesi için altı yaşından beri yemek yapmak zorundaydı. TED كان عليها ان تطهو لأخيها من سن السادسة الذي كان يعاني من مرض التوحد ولأمها، التي كانت مصابة بمرض التصلب المتعدد
    Ve şimdi hiç kimse ona inanmayacak çünkü bunu bilmesi gerekiyordu. Open Subtitles ولكن لا أحد سيصدق ذلك .. لأنّه كان عليها معرفة ذلك
    Bir boşluğu doldurması gerekiyordu. Yani o boşluğu oğluyla doldurdu. Open Subtitles كان عليها أن تملأ الفراغ الذي بقلبها، لذا ملأته بابنها.
    Kiracılar taşınmadan önce onlarla konuşmak için okuldan önce eve gitmesi gerekti. Open Subtitles كان عليها الذهاب إلى منزلها قبل المدرسة للتحدث مع المستأجرين قبل انتقالهم
    Ona ileri doğru koşması gerektiğini veya kollarını kullanamayacağını söylemediler. TED لم يخبروها أنه كان عليها أن تتجه نحو الأمام أو أنها لا تستطيع استخدام ذراعيها.
    Sizi bulabilmek için benmişim gibi davrandı. Open Subtitles كان عليها التظاهر بانها أنا
    Bu adam için, en aşağılık işleri yapmak zorunda kaldı. Open Subtitles بالنسبة لها ، كان عليها أداء أكثر المهن وضاعه
    ınsanlık için gitmek zorunda kaldı. Open Subtitles كان عليها أنّ تكون هناك لأجل تقدم البشريّة
    Sekizinci kata geldiğinde kızgınlık ve ayrılık arasında gidip gelirken, çıkarmak zorunda kaldı. Open Subtitles ببلوغ الطابق الثامن، في مرحلة بين الغضب والتعب، كان عليها أن تخلعه
    Evde eğitim görmek zorunda kaldı. Her önlemi almıştık. Open Subtitles كان عليها أن تدرس بالمنزل كنا محتاطين للغاية
    Ne var ki, çıkış yolunda bir turist kafilesinin arasından geçmek zorundaydı. Open Subtitles على كل حال , فى طريقها للخروج كان عليها ان تنضم الى جروب سياحى برفقه دليل
    Zavallıcık doğru dürüst içki hazırlayamazdı. Ama bizi beslemek zorundaydı. Open Subtitles ‫المسكينة لم يكن يمكنها تقديم الشراب ‫ولكن كان عليها أن تطعمنا
    Ama çok yetenekliydi, depresyona sokuyordu beni. Gitmek zorundaydı. Open Subtitles لقد كانت كفؤاً، لدرجة أنَّها جعلتني كئيبة، لذلك كان عليها أن ترحل
    Demek araba ile birlikte uçurumdan düşmesi gerekiyordu. Open Subtitles إذاً فقد كان عليها أن تسقط في تلك العربة.
    Ama yani, onkolog zaten bir tedavi programı hazırlamıştı yani sadece oraya gitmesi gerekiyordu ben de onu götürdüm. Open Subtitles لكن، طبيب الأورام كان قد جدول جلسات العلاج لذا كل ما كان عليها فعله هو أن تذهب إلى هناك. لذلك أخذتها
    Haddinin bildirilmesi gerekiyordu. Güven bana: Bu onun için iyi. Open Subtitles كان عليها أن تتعرض لضربة قاسية ثق بي، هذا من مصلحتها
    Bu malzemeye erişebilmesi için Antik Yunanca okumayı ve konuşmayı geceleri gizlice çalışarak öğrenmesi gerekti. TED للوصول إلى هذه المادة، كان عليها أن تتعلم القراءة والتحدث باللغة اليونانية القديمة، من خلال الدراسة سراً في الليل.
    Çıkması gerekti. Kuaför randevusu vardı. Open Subtitles كان عليها الخروج عندها موعد مع مصفف الشعر
    Bunu açık açık söylediği anda ne yapması gerektiğini biliyordu. Open Subtitles والثاني قالت ذلك بصوت عال، وقالت إنها تعرف ما كان عليها أن تفعل.
    Sizi bulabilmek için benmişim gibi davrandı. Open Subtitles كان عليها التظاهر بانها أنا

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد