Bana karşı çok nazikti. | Open Subtitles | لكنه كان لطيفًا معي. |
Bana karşı çok nazikti. | Open Subtitles | لكنه كان لطيفًا معي. |
Beni de eklemişsin, bu çok hoştu. | Open Subtitles | لقد نسبتِ لي بعض الفضل، الأمر الذي كان لطيفًا للغاية |
Çoğu konu hakkında oldukça farklı düşüncelerimiz olmasına rağmen -- belki kadın hakları dışında, bu konudaki düşüncelerini pek anlayamadım -- gerçekten hoştu. | TED | وعلى الرغم من أن آرائنا كانت مُختلفة حقًا حول أغلب المواضيع، رُبما باستثناء موضوع حقوق المرأة، لأنني لم أتمكن من فهم أفكاره، إلا أنه كان لطيفًا للغاية. |
- Adam çok iyiydi, birlikte kayağa çıkacağız! | Open Subtitles | لقد تحدثتُ إلى زوجكِ حسنًا ولقد كان لطيفًا رائع |
- Bu iyiydi. - Çok iyiydi kardeşim. | Open Subtitles | ذلك كان لطيفًا وجميلًا يا صاح. |
Tam olarak hatırlamıyorum. Çok tatlıydı. | Open Subtitles | لا أستطيع ان أتذكره بالضبط لقد كان لطيفًا |
Pek iyi tanımazdım onu. Ama çok kibar biriydi. | Open Subtitles | لم أعرفه حق المعرفة لكنه كان لطيفًا دائمًا، أتفهمان؟ |
Bir keresinde bana karşı çok nazikti. | Open Subtitles | كان لطيفًا نحوي مرة. |
Kesinlikle olmaz. Oldukça hoştu. | Open Subtitles | -قطعًا لا، فذلك كان لطيفًا . |
- Uç bakalım! - Çok hoştu Cam. | Open Subtitles | هذا كان لطيفًا للغاية، (كام). |
Guillaume çok iyiydi. | Open Subtitles | "غيلوم" كان لطيفًا للغاية. |
Çok iyiydi. | Open Subtitles | كان لطيفًا للغاية |
Yeterince iyiydi, teşekkür ederim. | Open Subtitles | كان لطيفًا كفاية، شكرًا لكِ |
Mulroney'nin yerine gittiniz ve konuştunuz, o Çok tatlıydı. | Open Subtitles | لذا ذهبتما لمقهى "مورلوني"، وتبادلتما الحديث وقد كان لطيفًا |
Bıraktım onu Greyhound İstasyonu'nda Santa Fe'nin batısında 17 yaşındaydık ama Çok tatlıydı ve gerçekti | Open Subtitles | (عندما تركته في محطة (غرايهوند (غرب (سانتا فيه كنّا ذي سبعة عشر ربيعًا، ولكنّه كان لطيفًا وهذا صحيح |
- Dediğim gibi, çok kibar biriydi. | Open Subtitles | كما قبت، لقد كان لطيفًا |