Sanırsınız ki marangoz işler yolunda gittiği için şanslıydı-- sadece o bankaya gittiği için şanslıydı. | Open Subtitles | بالتأكيد تعتقدون ان النجار كان محظوظا بسير الأمور بهذا الشكل ان يدخل صدفة الى ذلك المصرف |
Köpekbalığı tok olduğu için bu yavru şanslıydı. | Open Subtitles | هذا الجرو الصغير كان محظوظا ربما لأن القرش ملىء بطنه للتو |
Sanırsınız ki marangoz işler yolunda gittiği için şanslıydı. | Open Subtitles | بالتأكيد تعتقدون أن النجار كان محظوظا بسير الأمور بهذا الشكل |
- Tek kişi efendim. Şansı varmış. | Open Subtitles | واحد فقط يا سيدى لقد كان محظوظا |
Şansı varmış. | Open Subtitles | لقد كان محظوظا |
Burada olduğun için çok Şanslıymış. | Open Subtitles | لقد كان محظوظا كثيرا بوجودك هنا. |
Diğer devriyelerden birine denk gelmediği için çok şanslı. | Open Subtitles | كان محظوظا فقط لأنني لم تحصل التقطت من قبل واحدة من دوريات أخرى. |
Evet, bir kez bahiste şansı yaver gitti. | Open Subtitles | نعم,لقد كان محظوظا في طاولة كرة القدم مرة |
Ama ekibimiz dünyanın en büyüleyici yırtıcılarını gözlemleyecek kadar şanslıydı. | Open Subtitles | ولكن فريقنا كان محظوظا بما فيه الكفاية لملاحظة واحد من أكثر المفترسات سحرا وجمالا |
Merakını cesaretlendirip besleyen, ona en iyi bilim ekipmanlarını alan ve hatta Güney Yarımküre'deki yıldızları ilk kez doğru bir biçimde haritalandırmak için çıktığı seferi finanse eden bir babaya sahip olduğu için çok şanslıydı. | Open Subtitles | كان محظوظا أن يكون له أباً شجَّعَ و هذب فضوله بشراءه افضل الأدوات العلمية له |
Bu raunt bir 30 saniye daha sürmediği için Adonis çok şanslıydı. | Open Subtitles | أدونيس كان محظوظا أنه لم يكن هناك 30 ثانية أخرى في تلك الجولة |
O gün şanslıydı. İyi ateş edememiştim! | Open Subtitles | لقد كان محظوظا لأن طلقتي قد طاشت |
Ama oğlunun öldüğünü görecek kadar yaşamadığı için şanslıydı. | Open Subtitles | -لكنه كان محظوظا لانه لم يعيش طويلا ليرى ابنه يسقط |
Kızdan dayak yemediği için çok şanslıydı. | Open Subtitles | لقد كان محظوظا لأنها لم تضربه |
Çok şanslıydı. | Open Subtitles | لقد كان محظوظا. |
- Şanslıymış. Mermi delip geçmiş. | Open Subtitles | - كان محظوظا مرت الرصاصة مباشرة بجانبه. |
-İşe yaradığı için çok şanslı. | Open Subtitles | {\pos(192,210)} ومع وجوده في الظلام، كان محظوظا أن ذلك أجدى نفعا من الأساس |
Evet. Bu gece katilimizin şansı yaver gitti. | Open Subtitles | نعم القاتل كان محظوظا الليلة |