Günün sonunda kimin sıkı çalıştığını, kimin çalışmadığını görmek çok kolaydı. | TED | وبذلك، في نهاية اليوم، كان من السهل معرفة من أتمَّ عمله على أكمل وجه، ومن لم يفعل ذلك. |
Yarışa geri dönmek çok kolaydı. | Open Subtitles | لذا كان من السهل أن ينضم مجدداً إلى السباق |
Barnaby Jack kolayca azılı bir suçluya dönüşebilir veya tüm bilgi donanımı ile James Bond'daki kötü adamlardan olabilirdi, fakat o bunun yerine tüm dünyaya kendi araştırmasını göstermek istedi. | TED | بارنبي جاك كان من السهل عليه التحول لمجرم محترف أو شرير على نمط جيمس بوند بفضل المعرفة التي يمتلك، لكنه بدلا من ذلك اختار أن يظهر للعالم ما توصل إليه. |
Bu günümüz çatışmalarında çok normal bir durum. Çünkü onları savaşa alet etmek Çok kolay. | TED | وهذا عادي جداً الآن، للصراع في العصر الحديث. لأنه كان من السهل إستدراجهم للحروب. |
Eğer hazineyi Thames'e gönderme niyetin olsaydı, komple kutuyu atman daha kolay olurdu. | Open Subtitles | ان تلقى بالكنز فى التايمز لقد كان من السهل ان تلقى الصندوق بما يحتويه |
Patane'nin aptal kibrini pohpohlayarak... onu evime çağırmak ve... oturma odamızın yeniden dizaynı hakkında uzman fıkrini almak hiç de zor olmadı. | Open Subtitles | بسبب غرور باتاني وتكبره السخيف كان من السهل استدراجه إلى بيتي بحجة طلب مشورته |
Eğer Victor'dan kurtulmak o kadar kolay olsaydı... bunu yüzyıllar önce sen kendin yapardın. | Open Subtitles | اذا كان من السهل قتل فيكتور كان عليك ان تقتله منذ قرون مرت |
Fon müziği hakkında her zaman çok tartışırız. Ama bu defa şarkıyı seçmek Çok kolay oldu. | TED | ودائماً ما نتجادل حول الموسيقى التصويرية لكن في هذه الحالة كان من السهل حقيقية اختيار الموسيقى |
Onu incitmek çok kolaydı, çünkü hiç kendini savunmazdı. | Open Subtitles | كان من السهل إيذائه، لم يتمكن من الدفاع عن نفسه أبداً. |
Bayan Southwood'un arkadaşının kolyesini inceleme şansını bulması ve sahtesini yaptırması çok kolaydı. | Open Subtitles | وقد كان من السهل على السيدة ساوثوود ان تحصل على الجواهر |
Üstelik deneyimiz havaya uçtuğunda... suçu onun üstüne atmak çok kolaydı. | Open Subtitles | وعندما أنفجرت تجربتنا كان من السهل إلقاء اللوم عليه |
Girmek çok kolaydı ama yükselmek imkansızdı. | Open Subtitles | كان من السهل الدخول هناك لكن من المستحيل أن تذدهر |
Bu canavarları mahvetmek için, nasıl kolayca tuzak kurabileceğimi düşünüyordum | Open Subtitles | تخيلت كم كان من السهل ان اصنع فخا, وهاؤلاء الوحوش يجب ان اقضي عليهم |
Beni doğrudan yenmiş sayılmazsın. Uyuyakalmasam, seni kolayca yenmiş olurdum. | Open Subtitles | أنت في الواقع لم تهزمني بعدل و بإستقامه كان من السهل الفوز علي لأني أحسست بالنوم |
Yemek salonunda, masanın üzerinde duran şarap şişeme uyku ilacı katmaktan daha kolay bir şey de olamazdı. | Open Subtitles | كان من السهل وضع مخدر فى زجاجة النبيذ الموجودة فى غرفة العشاء |
Bu koridora geldikten sonra bulması zor olmadı. | Open Subtitles | كان من السهل جداً معرفتها بمجرّد أن دخلنا هذا الرواق |
Bak Rutledge, ajanının görevi hakkında ne kadar fazla şey anlatırsan, onu öldüren adamın izini bulmamız o kadar kolay olur. | Open Subtitles | انظر يا"ريتلج"كُلما اطلعتنا عن مهمة عميلك كلما كان من السهل علينا ملاحقة الرجل الذي قتله |
Çok kolay oldu. Öyle biriyle yemek yemiştim. | Open Subtitles | حسناً، أعني أنه كان من السهل جداً أكتشافه |
Ailenizi yakalamak Çok kolay olmuştu. Tıpkı sizler gibi. | Open Subtitles | والديكما كان من السهل القبض عليهما وأنتما لستما بأفضل منهما |
Teorik olarak bulunması kolay birisin. | Open Subtitles | قال هيراكليس لك كان من السهل العثور عليها. |
Çok daha kolay olmalıydı... babama karşıda. | Open Subtitles | لا اعلم .. فقد كان من السهل ان اخبر امى اخبر ابى ايضا |
Benim için o gösterişli hayata kanmak ne kadar kolay oldu bilemezsin. | Open Subtitles | لا يمكنكِ أن تتخيلي كيف كان من السهل تقبل الوقوع في مثل هذا النوع من الحياة |