Biz çok liberal bir şehirde yaşadık ve Babam Demokrat Parti'de bir politikacıydı. | TED | كنا نعيش في مدينة ليبرالية جدًا و كان والدي سياسيًا تابعًا للحزب الديمقراطي. |
Babam çok çalışkan bir adamdı ama bunu kendim için söyleyemem. | Open Subtitles | كان والدي عاملا كادحا طوال حياته على عكس ما ارى نفسي |
- Babam çok korkmuştu ve ben amcamın ofisine girip kanıtı bulacağımı biliyordum. | Open Subtitles | لقد كان والدي مرعوباً وكنت أعرف بأن باستطاعتي الدخول لمكتب عمي وإيجاد الإثبات |
Sik kafalı Babam yatırım için gerekli parayı verseydi olacaktı. | Open Subtitles | يكون رائعاً أو ربما إن كان والدي سيضخ لي الإستثمار |
Bu kitabı yazmak için, kız kardeşime sorular sordum. babamın kim olduğunu bilmek istedim, onun bildiği babası kimdi, | TED | ولكي أكتب الكتاب طرحت الاسئلة على اختي لكي أعلم كيف كان والدي قبل أن أأتي إلى هذه الحياة ومن كيف تنظر اليه كأب |
Geçen akşam almamı istemeyen kişi babamdı. | Open Subtitles | في تلك الأمسية، كان والدي من لم يُرد مني أن آخذ واحدة |
Kesinlikle geyik değil. Babam olsa bilirdi, kemiklerden iyi anlardı. | Open Subtitles | إن كانت لغزال, كان والدي ليعرف, كان جيداً بالتعرف عليها |
Babam kendi hayatını yazarak başlamıştı ama başından geçen hikayeler vardı. | Open Subtitles | لقد كان والدي يكتب عن الحياة ولكن كانت لديها قصص ليكتبها |
Dinle, Babam sana ne ödiyorsa, sana iki misline ödeyeceğim. | Open Subtitles | الاستماع، أيا كان والدي يدفعون لك، سوف أدفع لك مزدوجة. |
benim Babam kendi büyükbabasına karşı gelmişti, neredeyse evlatlıktan reddedilme noktasına kadar, çünkü bizi okutmaya karar verdi. dördümüzü birden. | TED | كان والدي في نزاع مع جده، إلى نقطة كادت أن تصل إلى الحرمان من الإرث، لأنه قرر أن يعلمنا نحن الأربعة. |
Ben küçükken, bir akşam Babam beni yanına oturtup dedi ki, "Sana geleceğin uzay ve zaman kavramını öğreteceğim." | TED | عندما كنت صغيرة .. كان والدي يجلس معي في آخر النهار ويقول لي سوف اقوم بتعليمك عن الزمن والفضاء في المستقبل .. |
Babam sürekli evin etrafında ıslık çalardı, ve ben bunun ailemizde iletişimin bir parçası olduğunu düşünürdüm. | TED | كان والدي يصفر دائما في أرجاء المنزل . فظننت أن ذلك جزء من التواصل و التخاطب في عائلتي. |
Üvey kız ve erken kardeşlerim terkedildiklerini öksüz kaldıklarını düşünürken, Babam sahte evrakları hazırlıyordu. | TED | وبينما كان يظن أخوتي غير الاشقاء انني تُركت للغرباء ويُتمت كان والدي يصنع الأوراق المزيفة |
Yine de, ailemdeki diğer erkek velilerin aksine Babam gerçekten de hırslarımı destekleyen biriydi. | TED | وعلى عكس باقي الذكور في عائلتي، كان والدي أحد الذين دعموا طموحاتي. |
Babam mühendisti ve ben küçükken bana neyin nasıl çalıştığını öğretiyordu. | TED | كان والدي مهندسا، ومنذ صغري كان يعلّمني كيف تعمل الأشياء. |
Babam hayatımın büyük bir kısmında kahramanım ve akıl hocam oldu ve geçen on yıl içinde onun yokoluşunu izleyerek geçirdim. | TED | كان والدي هو بطلي ومعلمي طوال معظم حياتي، قضيت العشر سنوات الماضية وأنا أراه يختفي أمامي. |
Babam babasını kaybettiğinde 5 yaşındaymış fakat doğduğum zaman çoktan iş adamı olmuştu. | TED | كان والدي في الخامسة من عمره عندما توفّي والده، ولكن بحلول الوقت الذي وُلدت فيه، كان قد أصبح رجل أعمالٍ. |
10 yaşındayken, Babam salonda depresyonlarından birinin pençesinde, yerde uzanıyordu. | TED | عندما كنت في العاشرة، كان والدي مستلقٍ في غرفة المعيشة يعاني من الإحباط، |
Babam doktor ve ona sahip olmamız bizim için büyük bir avantajdı ve anneme çok güzel baktı. | TED | كان والدي دكتورا، لذلك فقد كان من مصلحتنا أنه المسؤول، فقد قام بعملٍ جميل بالاعتناء بها. |
babamın söylediği şey, hepimize bu dünyada alanların ve rollerin tahsis edildiğidir. | TED | ما كان والدي يريد قوله، هو أننا خصصنا نطاقات وأدوار في هذا العالم. |
Her şeyi yüzüne gözüne bulaştıran şerif de babamdı. | Open Subtitles | ،و ذلك المأمور المحلي الأخرق الذي سمعتم عنه كان والدي |
Ailem her zaman okul çantama yemekle birlikte ilk yardım malzemesi korlardı. | Open Subtitles | دائما ما كان والدي يضعان لى البلاستر الطبى فى حقيبة طعامى المدرسية |
Bu çok önemli. Hastayım deyip, oynamaktan vazgeçen Babammış. | Open Subtitles | ـ إنه مهم ـ الرجل الذي أدعى المرض كان والدي |