Ama Yüce Divan'ın bir tür tanık koruma programı var. | Open Subtitles | لابد من أن المجلس لديه شيء ما كبرنامج حماية الشهود |
Ya öyle bir şey hiç yoktur, ya da o başka bir şeydir, bir bilgisayar programı ya da başka saçma bir şey, ama hiç bir şekilde bilimin bir parçası değil. | TED | إما الوعي ليس له وجود أو هو شيء آخر كبرنامج كمبيوتر أو شيء تافه آخر لكن في كل الأحوال الوعي ليس جزءاً من العلم |
Yani bu, National Geographic programı gibi, ama insanlar üzerine. | Open Subtitles | -حسنا ، انه يبدو كبرنامج جغرافيا العالم ، لكنه عن البشر |
Madeline bu tanık koruma programı değil. | Open Subtitles | مادلين هذا ليس كبرنامج حماية الشهود |
Ölmekle meşgul, yaşlı bir program için bayağı aşınmışsın. | Open Subtitles | مشغول بالموت, ألا تجد عذر آخر لتقوله كبرنامج كبير |
Demek istiyorsun ki Sarah bilgisayar programı olarak hayatta mı? | Open Subtitles | تقولين أن سارة حية كبرنامج كمبيوتر ؟ |
Demek istiyorsun ki Sarah, bir bilgisayar programı olarak hayatta mı? | Open Subtitles | أتقولين بان "سارة" على قيد الحياة كبرنامج كمبيوتر؟ |
Böyle bir gezi programı yapsam nasıl olur? | Open Subtitles | ماذا لو فعلت ذلك؟ كبرنامج سفر. |
Bu bir çeşit tarama programı. | Open Subtitles | يبدو كبرنامج مسح |
"Gemide yaşam" programı gibi... | Open Subtitles | كبرنامج "العيش على متن السفينة" |
Sanal gerçeklik programı gibi bir şey. | Open Subtitles | إنّه كبرنامج محاكاة واقعية |
- Radyo programı gibi bir şey. | Open Subtitles | إنه كبرنامج إذاعي نوعاً ما |
- Adı hiç bir tv programı gibi gelmiyor. | Open Subtitles | -لا يبدو لي كبرنامج |
Ölmekle meşgul, yaşlı bir program için bayağı aşınmışsın. | Open Subtitles | مشغول بالموت, ألا تجد عذر آخر لتقوله كبرنامج كبير |
Bugün ise ona bir program dedi. | Open Subtitles | واليوم أشارت إليه كبرنامج |
Bir çeşit 12 adımlık program gibi. | Open Subtitles | إنها تبدو كبرنامج من 12 خطوة |