ويكيبيديا

    "كثافة" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • yoğunluğu
        
    • yoğun
        
    • yoğunluğunu
        
    • yoğunluk
        
    • yoğunluğuna
        
    • yoğunlukta
        
    • yoğunluklu
        
    • yoğundur
        
    • yoğunlaşıyor
        
    • yoğunluğundan
        
    • yoğunluğundaki
        
    • nüfusu
        
    • yoğunluğunun
        
    • yoğunluğunda
        
    • yoğundu
        
    Bu şu anda ekonomideki ekonomik gelişmenin neden olduğu karbon yoğunluğu. TED هذه هى كثافة الكربون للنمو الإقتصادى فى الإقتصاد فى هذه اللحظة.
    M.Ö. 3000'de Uruk şehri, günümüzdeki New York City'den daha yoğun nüfuslu idi. TED عام 3000 ق. م. كانت مدينة الوركاء أكثر كثافة سكانية من نيويورك حالياً.
    Sular, uydunun ışın yoğunluğunu azaltarak bizim zaman kazanmamızı sağlar. Open Subtitles الماء سيخفف كثافة شعاع القمر الصناعي, مما يوفر وقت الدرع.
    Ama hayret edilecek şey ve çelişki şudur ki, yeryüzünde farklı dillerde görülen yoğunluk insanların çok yakın topluluklar halinde yaşadığı yerlerde görülür. TED لكن اللغز والمفارقة الحقيقية أن أكبر كثافة للغات في الأرض توجد حيث كم كبير من الناس يعيشون معاً.
    Sadece bir veya iki gün gelecek aktivite yoğunluğuna ve aktivite türüne göre gelecek biri. Open Subtitles ليأتي مرة أو مرتين في الأسبوع على حسب كثافة النشاط ونوعه
    Öngörülebilir yoğunlukta ve davranışta dokular üretmek burada ikinci konu, ve bu modellerin ilaç keşiflerinde benimsenmelerinde gerçekten de kilit nokta olacak. TED استحداث أنسجة ذات كثافة وسلوك متوقع هي الخطوة الثانية، وسوف تكون حقاً المفتاح نحو الحصول على هذه النماذج لاستعمالها في اكتشاف العلاج.
    Bu belirli bir yerde, en yüksek yoğunluklu mikroskoplarla, saha denemelerini ilk kez yapışımız olacak. TED ستكون تلك المرة الأولى التي سنقوم فيها بتجارب ميدانية بأعلى كثافة من المجاهر على الإطلاق في مكان معين.
    Karbondioksitin yoğunluğu son bir kaç yüz bin yıldır hiç bu kadar artmamıştı. Open Subtitles كثافة ثاني أوكسيد الكاربون لم تكن بهذا الحجم منذ مئة ألف سنة ماضية
    Bu durumun en önemli sebeplerinden biri meme dokusunun yoğunluğu. TED ان العامل المسؤول عن هذه النيران هو كثافة الاغشية الدهنية في الثدي
    Kalabalığın hareketi yavaşladığında ya da insan yoğunluğu istenen eşiğin üstüne çıktığında yetkililer uyarı alabiliyordu. TED يمكن تنبيه السلطات إذا تحرك الحشد ببطء شديد أو إذا تجاوزت كثافة الحشد الحد المطلوب.
    New York, dünyada aladoğanların en yoğun biçimde yuva yaptığı yer. Open Subtitles مدينة نيويورك لديها الأعلى كثافة من الشواهين, من أي مكان آخر
    Mammografi sonucunda görülen çok yoğun alanın MBI sonucuna göre endişe verici durumda olduğu renkli olarak da görülüyor TED والماموغراف الخاص بها اوضح كثافة انسجة كبيرة ولكن البي ام آي اوضح منطقة مثيرة للقلق ويمكننا ان نراها ايضاً بالالوان
    Radyologlar, mammogramdaki doku görüntüsüne bakarak meme yoğunluğunu dört kategoriye ayırıyorlar. TED ان اخصائيوا الاشعة يصنفون كثافة الثدي ضمن 4 فئات تبعاً لظهور الانسجة في الماموغراف
    Bunu tüm şehrin yoğunluğunu artıran çadır direkleri olarak düşünebilirsiniz. TED يمكن تشبيه تلك النقاط بأعمدة الخيام والتي تكون ذا كثافة كبيرة جداً اكثر من المدينة وتمثل نواة لها
    Bunun yerine ihtiyacımız olan daha fazla kontrol edemeyeceğimiz seviyeye doğru yükselen ortalama yoğunluk. TED انما ما نحتاجه كثافة متوسطة ترتفع الى مستوى معين بحيث لا يتوجب علينا ان نقود سياراتنا لمسافات طويلة
    Bu da daha fazla yoğunluk yaşadığımız yer; daha fazla toplu taşıma kullandığımız yer. TED وهذا هو المكان الذي لدينا فيه كثافة أكثر; أنه المكان الذي لدينا فيه الكثير من وسائل النقل العامة.
    Böylece kenara gelen şarabın renk yoğunluğuna bakarsın. Open Subtitles هو التحقق من كثافة اللون إن كان يصل إلى الحافة
    Kemik yoğunluğuna bakarsak 20'li yaşlarda olmalılar ki bu da dişlerinin yaşa bağlı olarak dökülmediğini kanıtlar. Open Subtitles كثافة العظام تقدر انهم كانو في العشرين من عمرهم مما يستبعد فقدان الاسنان بسبب العمر.
    Bu teoriye göre evrendeki tüm maddeler bir zamanlar tek ve sonsuz yoğunlukta bir parçacıktı. TED ووفقا لهذه النظرية، كل الكتل في الكون كانت في الاساس عنصراً واحداً ذا كثافة لا متناهية
    Röntgenden iki katı fiyata az yoğunluklu resim çekmeye yarıyor. Open Subtitles ينتج صورة أقل كثافة من الآشعة السينية بضعف المبلغ
    Kara cüceler güneşimizden milyonlarca kat daha yoğundur. Open Subtitles الاقزام السوداء اكثر كثافة من شمسنا بـملايين المرات
    Sis, gitgide yoğunlaşıyor. Evin ön cephesini zar zor görebiliyorum. Open Subtitles لقد ازدادت السحب كثافة هنا وبصعوبة يمكننى رؤية المنزل
    Kalın koyu çizgi kemik yoğunluğundan daha fazla. Open Subtitles أن الخط الأبيض الرقيق أفضل من كثافة العظام نفسة
    Okyanus akıntıları çeşitli dış etkenler sonucu oluşur. Rüzgâr, gelgitler, su yoğunluğundaki değişim ve Dünya’nın dönüşü gibi. TED تتسبب عدة عوامل في حدوث التيارات المحيطية: الرياح والمد والجزر والفروقات في كثافة المياه ودوارن الأرض.
    Şehirlerin nüfusu giderek artıyor, yollar doluyor ve bu yolları genişletmek gerçekten zor. TED أصبحت المدن أكثر كثافة سكانيّة. الطرق مزدحمة، وحقاً من الصعب توسيعها.
    Görme yetisi olan gök bilimciler, ışık yoğunluğunun zamanla nasıl değiştiğini yorumlamak için, buna benzer bir grafiğe ihtiyaç duyarlar. TED يعتمد علماء الفلك الذين يمكنهم الإبصار على هذا النوع من التبيانات لتفسير كيفية تغير كثافة الضوء هذه مع مرور الزمن.
    Kafa arkasındaki izler küp benzeri... ve granit yoğunluğunda bir cisimden kaynaklanmıŞ.... Open Subtitles حسنا. العلامات هنا في خلفية الرأس ناتجة من جسم شبه مكعّب صغير ذو كثافة الجرانيت
    Bazı bölgeler diğerlerinden daha yoğundu ve evrendeki tüm yapıyı filizlendiren işte bu dalgalardır. Open Subtitles بعض المناطق كانت اكثر كثافة من الاخرى وان تلك الموجات الصغيرة كانت تزرع بذور اساسات بناء العوالم

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد