| Bir, herkes iki tane alkol jetonu alacak, fazlası yok. | Open Subtitles | واحد : كل شخص سينال قسيمتين مشروب كحولي فقط لا أكثر |
| alkol zehirlenmesinden ötürü iki gündür kendinizde değildiniz. | Open Subtitles | لقد كنت فاقد الوعي من يومين مع تسمم كحولي |
| Sadece şunu söylemek istiyorum ki... eğer kızıma alkollü içki ya da esrar verirsen, seni yakalayıncaya kadar peşini bırakmam ve seni kısırlaştırırım. | Open Subtitles | لقد أردت فقط أن أخبرك أنك إن أعطيت ابنتي أي مشروب كحولي أو سجائر، فسأوقع بك و أخصيك. |
| alkollü İçki Kontrol Dairesi hesabına çalışıyormuş. | Open Subtitles | هي كَانتْ تَعْملُ سريّة لسيطرةِ المشروب كحولي. |
| Çantanızdaki şu şey likör değil, değil mi? | Open Subtitles | ليس لديك مشروب كحولي في ذلك الشيء، أليس كذلك؟ |
| Salviyaları, manyok kökleriyle karıştırarak alkolik bir içecek elde ediyorlar. | Open Subtitles | عن طريق خلط عابه مع جذر المنيهوت , مشروب كحولي هو النتيجة. |
| Aslında bu bizim belirli sürücülerimiz için alkolsüz. | Open Subtitles | في الواقع ، فإن هذا غير كحولي انه المعين للسائقين |
| Seninde onu yapma zamanın geldi! alkol isimli kızı düşün, o senin şansın olur ve mutlu olursun. | Open Subtitles | تعتقد فتاة بأسم كحولي ربما لها فرصة بالسعادة |
| Mideni yıkamamız gerekiyor. alkol zehirlenmesi geçiriyorsun. | Open Subtitles | علينا بشفط معدتكِ فأنتِ مصابه بتسمم كحولي |
| alkol ile çok fazla sakinleştirici karıştırırsanız beynin ciğerleri ve kalbi yöneten kısmının şalterlerini indirirsiniz. | Open Subtitles | حيث أن وضع الكثير مع شراب كحولي سيتسبب في توقف هذا الجزء بالمخ المتحكم بالقلب والرئتين |
| Deneme yemeğinde aramızda olanlar aptalca bir sarhoşluk hatasıydı ve çok şükür alkol sayesinde neredeyse hiç hatırlamıyorum. | Open Subtitles | أتعلم ماحدث بيننا في فحص المقابلة كان سخيفاً كان خطأ كحولي وبفضل الكحول انا بالكاد اتذكر |
| Birtakım beyaz herifin otobüs arkasında ırkçı bir şarkı söylediğini ya da alkol zehirlenmesinden ölen çocukları. | Open Subtitles | مقطع فيديو لمجموعة من الأصدقاء أصحاب البشرة البيضاء يقومون بغناء أغنية عنصرية في مؤخرة أتوبيس أو أطفال يموتون بسبب تسمم كحولي |
| Sağlık görevlileri, erezyonun doğal bir afet olup, alkollü bir içecek olmadığını yinelediler. | Open Subtitles | موظفوا الطورائ يودّون أن يكرروا بأن الإنهيار الطيني كارثة طبيعية، وليس مشروب كحولي عملاق |
| Davalının alkollü içecek ile çekilmiş fotoğrafının dâhil edilmesini talep ediyoruz. | Open Subtitles | وكدليل نطلب تضمين صورة للمدعي علية يحمل مشروب كحولي |
| Onların buluşu bu şekerli sütü mayalandırarak kımıza, çok az alkollü yoğurta, dönüştürmek. | Open Subtitles | إختراعهمهذالتخميرالحليبالسكريالىإيراك، لبن كحولي طفيف |
| Yemekten önce iştah açıcı olarak servis edilen alkollü içecek. | Open Subtitles | شراب كحولي يتم تقديمه قبل الوجبات ليقوم بمحاكاة المخلل |
| alkollü ne varsa. | Open Subtitles | أي شيء كحولي سيفي بالغرض |
| Bu evde hiç likör olmadığını biliyor muydunuz? - Evet. | Open Subtitles | هل تعرفون بأن هذا المنزل لا يوجد به أي شرابٍ كحولي ؟ |
| Yola çıktığınızda onun sarhoş olduğunu biliyordun... yine de gidip ona biraz daha likör aldın, doğru mu? | Open Subtitles | وكنت تعلم انه كان سكيرا عندما غادرتم وكنت لازلت تعطيه شرابا كحولي ,اليس كذلك ؟ |
| Uyuşturucu bağımlısı veya alkolik olsaydım yemin ederim sana söylerdim | Open Subtitles | اتعلمين, لو كنت مدمن سابق او كحولي سابق انا اضمن لك انك سوف تسامحيني على ذلك |
| Annem bipolar hastası babamsa alkolik ve keş. | Open Subtitles | ولكنها كانت مجرد الأولى مصابة بثنائية القطبية ووالدي كان كحولي مدمن |
| Ve kahve, sıcak çay dışında en sevdiğim sıcak alkolsüz içecek. | Open Subtitles | وهي مشروبي الغير كحولي الساخن المفضل. باستثناء الشاي الساخن. |
| İki mimoza alacağız. | Open Subtitles | نريد كأسين من "الماموزا عصير برتقال مخلوط بمشروب كحولي" |