| Ve Debra hakkında söylediğime gelirsek, yalan söyledim, tamam mı? | Open Subtitles | وما قلته عن ديبرا كان كذباً ، حسناً؟ أنا كذبت |
| Bayan Trager, deneyimlerime göre sayılar, insanlardan daha az yalan söyler. | Open Subtitles | سيدة تراغير , نظراً لخبرتي الأرقام أقل كذباً بكثير من الناس |
| Yıllardır ilk defa birinin beni sevdiğini hissettim ama o da yalan çıktı. | Open Subtitles | شعرتُ بأنني محبوبة لأول مرة منذ سنوات.. و لكن ذلك كان كذباً بالكامل |
| Dün akşamki şovdan sonra söylediğiniz herşey yalandı... | Open Subtitles | كل شيء قلته بعد العرض ليلة أمس كان كذباً |
| Asla Robert ile beraber uyumadın. Hepsi yalandı. Seni Yalancı! | Open Subtitles | لم تنم قط مع روبرت كان كل ذلك كذباً ، كاذب |
| Ben de gerçeği söylemiştim, ama seni aldatmak için yalanmış gibi gösterdim. | Open Subtitles | لقد أجبتك بالحقيقة و لكنى جعلتها تبدو كذباً لكى أخدعك |
| Bana Mac hakkında, Mac'e benim hakkımda, hakime ise herkes hakkında yalan söyledin. | Open Subtitles | بإخبارى كذباً عن مـاك . وإخبـار ماك عنى كذباً . وكذبت على القاضى .بخصـوص الجميـع |
| Annenin mezarı üzerine. yalan söyleyeceğime kendimi öldürürüm. | Open Subtitles | قبر أمك، أفضّل قتل نفسي قبل أن أقسم كذباً به |
| Ve o zamanlar bana hep "Harika görünüyorsun." derdin. Hepsi yalan mı? | Open Subtitles | وفي كل المرات التي قلت بها أنت تبدين رائعة كانت كذباً |
| yalan konuşmadım, kimseyi aldatacak şekilde davranmadım. | Open Subtitles | أنا لم أتحدث أبدا كذباً . , أو تصرفت بلؤم |
| Tüm bunları sindirebildiğimi söylesem yalan olur. | Open Subtitles | إن كنت أخبرتكم أنني كنت قادراً .. علي معالجة هذا الأمر بأكمله فهذا كذباً |
| "ruhunda kibre yer olmayan, yalan yere ant içmeyen. | Open Subtitles | الذي لم يحمل نفسه إلى الباطل ولا حلف كذباً |
| Konuşmalarımı seninle yapmak istemiyorum. Tanrının önünde yalan söylemiş olurum. | Open Subtitles | لا أريد أن أتلو نذري معك سيكون ذلك كذباً أمام الرب |
| Bu da bir yalan olurdu ve adımı ucuz bir yalancıya çıkarırdı. | Open Subtitles | هذا سيدوا كذباً أيضاً , وسيطرحني كاذباً في المساومة |
| Çılgın kâbuslar görmesin diye, eve geldiğinde, hepsinin yalan olduğunu söylerim. | Open Subtitles | وسأخبره أن كل هذا كذباً عندما نصل إلى المنزل لذا فلن تحدث له أية من تلك الآحلام المزعجة |
| Keşke bu şeyleri bilmemek için para verebilsem. Birbirimizine yalan söylemeyi kesmeniz lazım ve ayakkabını bul. | Open Subtitles | هيا، كفى كذباً عليّ باشري بالبحث عن حذائك |
| Çünkü benimle ilgili tüm söylediklerin yalandı. | Open Subtitles | لأنه بقدر ما وثقت بكِ فإن كل شيء أخبرتينني به كان كذباً |
| Bu arada biliyorsun ki bu büyük bir yalandı. | Open Subtitles | وطول الوَقت، عَرفتَ بأنّه كَانَ كذباً كبيراً واحد. |
| Silahımın ıslak olduğu yalandı. | Open Subtitles | كَانَ كذباً تجارياً قديماً الذي كُنْتُ أَعطيه لك حول مسدّسِي المبتل |
| Onurlu ve dürüst olduğunu duymuştum, yalanmış. | Open Subtitles | سمعت بأنّك كنت رجل شرف وكرامة، لكنّ كان هذا كذباً |
| Yalancı tanıklık, mahkemeye itaatsizlik adaleti engelleme ve cinayete ortaklık suçlarından yargılanabilirsiniz. | Open Subtitles | سنوجه إليكِ تهمة الحلف كذباً والإستهانة بالقضاء وإعاقة العدالة والتستر على قاتل |
| Hayatıma tekrar girdiğin andan itibaren hepsi bir yalandan ibaretti. | Open Subtitles | التي عدت بها إلى حياتي لقد كان كله كذباً |
| hapse bir gözcü koyar, tanık mevkisinde, söyleyeceği herşey yalandır. | Open Subtitles | السيد "مينتون" يجلب سجين واشي على منصة الشهود كل ما سيقوله سيكون كذباً |