Ve kız gibi davranmayı bırak çünkü sana faydası olmayacak. | Open Subtitles | و لا تظن أن تصرفك كفتاة صغيرة سينجيك من هذا |
Benim hayalim merdivenleri sekiz yaşında bir kız gibi çıkabilmek. | Open Subtitles | حلمي أن أتمكن من صعود الدرج للطابق العلوي كفتاة صغيرة |
Gerçekte çok yakın duruyor, ringde kız gibi kaçıyorsun. El sıkışalım. | Open Subtitles | تقترب جداً في الحياة، وفي الحلبة تتراجع كفتاة صغيرة، لنتصافح فحسب. |
Olabilir... ama arkadaşım Bay Miller da seni matematikten kalan kız olarak görüyor. | Open Subtitles | ربما لكن صديقي السيد ميلر يراك كفتاة ترسب في مادة حساب التفاضل والتكامل |
Orta yaşlardaki tarih öğretmenini baştan çıkartmış bir kıza benziyor mu? | Open Subtitles | أتبدو لكم كفتاة بإمكانها إغواء مدرسها لمادة التاريخ المتقدم في السن؟ |
Ya küçük bir kız gibi davranmaya devam et... ilk tanıştığımız daki gibi. | Open Subtitles | و الآن، بإمكانك مواصلة التصرّف كفتاة صغيرة كما كنتِ حين تقابلنا للمرّة الأولى |
Sonra da 13 yaşında bir kız gibi telefonun başında oturup bekleyeceğiz. | Open Subtitles | وما العمل الآن؟ الآن نجلس بجوار الهاتف كفتاة في الـ 13 وننتظر. |
Bu fırsatı değerlendirdi ve gidip konuyu benim potansiyel cerrahımla görüşmek istedi kapıdan sesini duyuyordum, beni küçük bir kız gibi tarif ediyordu. | TED | استغل هذه الفرصة ليخرج ويناقش حالتي مع الجراح الذي سيقوم بالعملية ومن خلال الباب، أسمعهم يصفونني كفتاة صغيرة |
Sanki, yetişkinler gibi davranmaya çalışan, beceriksiz küçük bir kız gibi içiyor! | Open Subtitles | تمسكها بشكل أخرق بين أصابعها كفتاة صغيرة تدعي أنها إمرأة |
Evet, öyle Ve tıpkı bir kadın gibi sızlanıyor oysa tıpkı küçük bir kız gibi terketti. " yi söylerken. | Open Subtitles | وتمارس الحب تماماً كامرأة نعم، تفعل وتتألم تماماً كامرأة ولكنها تتحطم كفتاة صغيرة |
Önce küçük bir kız gibi görünüyordun şimdiyse vahşi bir kadın gibi davranıyorsun. | Open Subtitles | من قبل كنت تبدين كفتاة صغيرة000 والآن أنت تتصرّفي مثل امرأة طائشة |
Hata yapmak üzere olan bir kız gibi duruyorsun. | Open Subtitles | أنتِ تبدين كفتاة على وشك أن ترتكب خطأَ كبيراً |
Hata yapmak üzere olan bir kız gibi görünüyorsun. | Open Subtitles | أنت تبدين كفتاة على وشك أن ترتكب خطأً كبيراً |
Aslında, genç bir kız olarak... bu konferanslardan hoşlanıyor musun diye soracaktım. | Open Subtitles | في الواقع، كنت سأسألك إن كنت قد استمتعت بتلك المحاضرات كفتاة يافعة |
Aklımda gelişen, yaşam dolu bir genç kız olarak yer etmiştiniz. | Open Subtitles | لقد حملتُ ذكراكِ لفترة طويلة جدًا كفتاة صغيرة جميلة في مهدها |
12 yaşındaydı, bir kız olarak yaşıyordu ama dövülüyordu. | TED | كانت بعمر الثانية عشرة كانت تعيش كفتاة كانت تتعرض للضرب |
Biraz deli olabilirdi ama, çok tatlı bir kıza benziyordu. | Open Subtitles | قد تكون غريبةً بعض الشيء، لكنّها بدت كفتاة لطيف جدًا. |
Parisli bir kızdan çok, taşralı bir kıza benziyor. | Open Subtitles | أنها تبدو كفتاة ريفية أكثر من فتاة باريسية |
Pazar okulunda, küçük bir kızken, bu parça hiç okunmazdı... | Open Subtitles | كفتاة صغيرة في مدرسة الأحد، لم يذكروا أبدا هذا الجزء |
O zaman beni müdürün odasına gönder çünkü ben çok yaramaz bir kızım. | Open Subtitles | حسناً, إذاً ارسليني لمكتب المدير لأنني كنت أتصرف كفتاة سيئة |
Yüzün kızarmış ve sesin tizleşmişti aynı zamanda liseli kızlar gibi kıkırdıyordun. | Open Subtitles | حيث احمّر وجهكِ وصرختِ وضحكتِ كفتاة في المدرسة؟ |
Ne kadar çabalasa da,o... bana küçük bir kızmışım gibi davranmayı bırakamıyor. | Open Subtitles | مهما حاول جاهداً , فهو لا يستطيع أن يمتنع عن معاملتي كفتاة صغيرة |
İstersen Orman kızı gibi de giyinebilirsin ama onu bugün yapmam gerekiyordu. | Open Subtitles | وتستطيعين الحضور أيضاً كفتاة غابات ولكن كان علينا فعله اليوم |
Bu günden itibaren havalı bir şehir kızı olarak yeniden doğuyorsun. | Open Subtitles | بدأ من اليوم ستكونين متجدده كفتاة لهذه المدينه المثيره |