"Onların çatışmacı isteklerinden doğan vakum beyinlerimizdeki tüm havayı çekmiş olabilir." | Open Subtitles | أن الفراغ الناجم من تشابك إرادتهم أمتص كل الهواء من دماغنا |
Aptallığın arabadaki tüm havayı tüketti. | Open Subtitles | يالك من غبي سحبت كل الهواء في هذه السيارة |
Evinize uğrayıp evdeki tüm havayı sömürmüş gibi hissediyorum. | Open Subtitles | لقد أثقلت علكيم بالتواجد هنا و امتصصت كل الهواء من الغرفة |
İçindeki Bütün havayı emen biriyle asansörde kaldım. | Open Subtitles | مرحبا؟ أنا عالقة في المصعد مع أحد يستنشق كل الهواء الموجود في المكان |
Bütün havayı, tozu, kalan her bir atomu tek tek, hiç bir şey kalmayana dek. | Open Subtitles | كل الهواء والغبار، كل آخر ذرة، حتى لم يتبقى هناك أي شيء. |
Bakın, kendisi Güney Beijing'in tüm yayınına hakim. | Open Subtitles | انه يملك كل الهواء في جنوب بكين -الهواء ؟ |
Evinize uğrayıp evdeki tüm havayı sömürmüş gibi hissediyorum. | Open Subtitles | لقد أثقلت عليكم بالتواجد هنا و امتصصت كل الهواء من الغرفة |
Etraftaki tüm havayı çeksen de beni durduramazsın. | Open Subtitles | لو استنشقت كل الهواء من هذا المكان فذلك لن يوقفنى |
Gördüğünüz gibi bu aletin çok geniş olması gerekiyor ki gerekli tüm havayı işleyebilmek için yeterince büyük yüzeyi olabilsin, çünkü hatırlayın, Bir milyon molekülden sadece 400'ünü yakalamaya çalışıyoruz. | TED | تستطيع أن ترى أنّه يجب أن يكون واسعًا للغاية ليكون لديه سطحًا عاليًا بما فيه الكفاية لمُعالجة كل الهواء المطلوب، لأنه تذكر، نحاول جمع 400 جزيء فقط من مليون. |
Yada odadaki tüm havayı temizlemek. | Open Subtitles | أو ستستهلك كل الهواء في الغرفة |
- Oradaki tüm havayı çektim. | Open Subtitles | سحبت كل الهواء من ذلك المكان |
Çıldırmayı keser misin? Bütün havayı çekiyorsun. | Open Subtitles | يجب عليك ان تتوقف عن الفزع فأنك تسحب كل الهواء |
Güneş Bütün havayı yakıp tüketmişti. | Open Subtitles | لقد حرقت الشمس كل الهواء |
- Bütün havayı emiyorlar! | Open Subtitles | -سوف يسحبون كل الهواء من المكان . |
Bakın, kendisi Güney Beijing'in tüm yayınına hakim. | Open Subtitles | انه يملك كل الهواء في جنوب بكين |