O zaman da şimdi de yaptığın gibi sorunlarından saklanıyordun. | Open Subtitles | كنت تختبئ من مشاكلك في الماضي تماما كما تفعل الآن |
Yoksa şimdi yaptığın gibi her şeyin parasını o mu ödeyecek? | Open Subtitles | أو ستستمر هى فى الإنفاق على كل شىء كما تفعل الآن |
Ama ben bunu senin yaptığın gibi yargılamıyorum. Görüyor musun? | Open Subtitles | لكنّي لا أحكم عليها كما تفعل أنت , أرأيت ؟ |
Her 10 yılda bir yaptığı gibi oğullarını ziyarete gelmişti. | Open Subtitles | لمقابلة أبنائها الإثنان كما تفعل مرة واحدة كل عشر سنوات |
Benim fotoğraflarımı biriktirirdi, annelerin yaptığı gibi. | TED | كانت قد جمعت صوراً لي، كما تفعل جميع الأمهات. |
Her zamanki gibi işleri ele geçirecek. - 20 saniye. | Open Subtitles | لن تستمع إلىّ وستسعى إلى فرض سيطرتها كما تفعل دائماً |
Sizin yetersiz inancınızla yaptığınız gibi tanrının mucizeleri hakkında soru sorup, alay etmem. | Open Subtitles | إننى لا أشك ولا أهزأ من معجزات الرب كما تفعل أنت يا ذا الإيمان الضعيف |
senin gibi, insanların kalbini okumak, kitaplardan çok daha değerli. | Open Subtitles | قراءة قلوب الناس كما تفعل أصعب بكثير من قراءة الكتب |
Çünkü şu anda yaptığın gibi kendine işkence etmeni istedi. | Open Subtitles | لأنه يود منك أن تقوم بتعذيب نفسك كما تفعل الآن |
Gala gecesine gelmeni istiyorum evlât, her zaman yaptığın gibi. | Open Subtitles | أريدك أن تأتي إلى الافتتاح ياصغيري تماماً كما تفعل دائماً |
Her zaman yaptığın gibi anneni kullanma. Evet, senin de ananı... | Open Subtitles | لذلك لا تستخدم أمك كما تفعل في العادة أجل، وأنتَ أيضاً، أيها الحقير |
Hatırladığım kadarıyla, orjinal sos kullanırdın şu an yaptığın gibi kraut ya da Şili değil. | Open Subtitles | مثلما أذكر يجب أن تستعمل الصلصة الأصلية وليس صلصة الملفوف والفلفل كما تفعل |
Ama senin yaptığın gibi bir inkar adasında yaşamak son derece tehlikelidir. | Open Subtitles | والعيش على جزيرة من الإنكار كما تفعل أنت، أمر خطر جداً |
Sadece birazcık göz kulak oluyorum, tıpkı senin bana yaptığın gibi. | Open Subtitles | في الحقيقة كنت أرعاك قليلاً كما تفعل أنت لي |
Her şeye yaptığın gibi evin diğer tarafına bağır. | Open Subtitles | فقط صارخ من خلال المنزل كما تفعل مع كل شيء آخر. |
Ulusal televizyonda sıradan ailelerin yaptığı gibi bütün sırlarımızı dökelim. | Open Subtitles | نفصح عن إختلالنا الوظيفي الشجاع على التلفزيون الوطني كما تفعل العوائل العادية |
İsteyerek yapmadım, televizyon izliyorduk ve sonra uyuya kalmışız, her film izleyişimizde annemin yaptığı gibi. | Open Subtitles | كما أنه كان حادث وليس عن قصد كنا نشاهد التلفاز فغفونا كما تفعل أمي كلما شاهدنا فيلماً |
Tıpkı, bu Orta Amerika kertenkelesinin yaptığı gibi. | Open Subtitles | كما تفعل هذه السحلية الخرافية المتواجدة في أمريكا الوسطى |
Samimi değilsin. Her zamanki gibi boş sözler veriyorsun. | Open Subtitles | أنت لا تعني ذلك إنك تتحدث فقط كما تفعل دئماً |
O zaman lütfen, şu anda yaptığınız gibi onu izlemeye devam edin. | Open Subtitles | رجاء استمر بمراقبته كما تفعل في الوقت الحاضر |
Tıpkı senin gibi. Sen döndüğünden beri onun da huyu suyu değişti. | Open Subtitles | بالضبط كما تفعل أنت بى , منذ عودتك و هى تسلك نفس الطريق |
Ben de tıpkı sizin gibi işimi yapmaya çalışan biriyim. | Open Subtitles | أنا أحاول فقط القيام بعملي ، كما تفعل أنت وفريقك |
ya da her zaman yaptığınız gibi mi yaptınız? | Open Subtitles | أو هل سألتها أنت لتطمئن عليها كما تفعل دائماً؟ |
Fakat onu asla gerçekte tanıyamadı, anlıyor musun? Ama sizin gibi değil. Siz ikinizin olduğu gibi değil... | Open Subtitles | ولكنه لم يوطد علاقته معها كما تفعل أنت , كما تفعلان أنتما |
Bu fırkateyn kuşlarının yaptıkları gibi sadece sesi değil aynı zamanda görselliği de kullanırlar. | Open Subtitles | ليس الصوت فحسْب، لكن الرؤية كما تفعل طيور الفرقاط تلك. |