"كُلّ شيءَ" - ترجمة من عربي إلى تركي

• her şeyi
• herşeyi
• her şey
• herşey
• her şeyin
• herşeyden
• herşeyin
• Herşeyini

Shelly ne zaman birini bulsa her şeyi cinselliğe alet ediyor.
الرجل، عندما شيلي يَحْصلُ على بَعْض العملِ، يَجْعلُ كُلّ شيءَ جنسيَ.

Ve kapılardan ve pencerelerden sızacak içeri ve insanları içine çekecek Yolundaki her şeyi yiyip bitirecek.
و قد كانت تتسرّبُ إلى النوافذِ و الأبوابِ وتبتلعُ الناسَ. و تَأْكلُ كُلّ شيءَ في طريقِها.

her şeyi biliyoruz, ama hiç bir şeyi kanıtlayamıyoruz.
نَعْرفُ كُلّ شيءَ. لا يُمْكِنُ أَنْ نُثبتَ شيءَ.

Zeki insanlar ve manavlar, herşeyi tartar.
الناس والبقالون الأذكياء، أنهم يَزنونَ كُلّ شيءَ.

-Asla zamanında varamayacağız oraya. -Ben Hood'un arkasından gideyim izin ver. -Yaptığın herşeyi yok edecek
دعْني أَذْهبُ خلف القلنسوةَ هو سَيُحطّمُ كُلّ شيءَ كل ما صنعته صقور الجو من مجد

O gelmeden önce İngilizler'le, her şey saat gibi işliyordu.
قَبْلَ أَنْ يأتي كان كُلّ شيءَ مظبوط مثل ساعةِ إنجليزيةِ

Alevler içindeyken her şeyi unutursun.
أنت يُمْكِنُ أَنْ تَنْسي كُلّ شيءَ بينما تَحترقُ.

Bugünlerde bu çocuklar her şeyi çıkarıveriyor.
في الوقت الحاضر، هؤلاء الأطفالِ، يَأْخذونَ كُلّ شيءَ.

Londra'daki annemi arayacağız ve her şeyi dinleteceğiz.
هنكلم أمَّي في لندن و نخليها تَسْمعُ كُلّ شيءَ.

Niye herkese her şeyi açıklamak zorundayım ki?
يَجِبُ أَنْ أوضح كُلّ شيءَ إلى كُلّ شخصِ؟ لأنني أحضرتك معي

İkiniz birlikte, her şeyi hem gördünüz, hem de duydunuz.
بينكما أنتم الإثنين . أنت رَأيتَ وسَمعتَ كُلّ شيءَ.

Patronu her şeyi bildiğini sanıyor ve Georg'un yerini alacağını sanıp korkuyor.
ويعتقدُ بأنّه يعرف كُلّ شيءَ فجعل جورج الذي قَدْ يَحْلُّ محله

Diğer bir deyişle, "Ya her şeyi kazanırsın ya da her şeyi kaybedersin."
بكلمة أخرى، تَرْبحُه كُلّ شيءَ أَو يَفْقدُ كُلّ شيءَ

Biz her şeyi tekrar kurana kadar ofisinde bekleyebilirsin.
لا تَقْلقُ. أنت يُمْكِنُ أَنْ تَنتظرَ في مكتبِكَ بينما أعدنَا كُلّ شيءَ.

Neden her şeyi karmaşık hâle getiriyorsun?
الذي يَعمَلُ أنت يَجِبُ أَنْ تَجْعلَ كُلّ شيءَ معقّد جداً؟

herşeyi kastediyorum.Bunu nasıl yürüttüğün hakkında hiçbirşey bilmiyorum.
أَعْني كُلّ شيءَ. أنا لا أعرف أي شئ عن كيفية تدبر هذا

Bu üç refakatçi ve 2 içoğlan herşeyi biliyor.
هؤلاء المرافقين الثلاثة يعْرفُوا كُلّ شيءَ

Onun hakkında herşeyi biliyorum taki birlikte çocuk evinde olduğumuz zamandan beri.
عَرفتُ كُلّ شيءَ عنه منذ كُنّا في بيتِ الأطفالَ.

herşeyi daha net göreceksin.
أنت سَتَرى كُلّ شيءَ جداً أكثر عندما أنا عِنْدي أنت على الأريكةِ.

Bak, bilmeni istiyorum ki benim için her şey olmana gerek yok.
انظري، أُريدُك ان نعرفي بأنّك ليس عليك ان تكُونَي كُلّ شيءَ لي

Benim dairemden senin yaptığın herşey görünüyor aslında.
شُقَّتي تُشرفُ على لك، وأنا يُمْكِنُ أَنْ يَرى كُلّ شيءَ بأنّك تَعمَلُ.

Burada her şeyin yürümesini sağlayan bir şey de hükümetin insanlardan korkuyor olması.
إحدى الأشياءِ الذي يَبقي كُلّ شيءَ يَرْكضُ هنا تلك الحكومةِ خائف من الناسِ.

Aslında, herşeyden dolayı beni suçluyorlar.
مسألة الحقيقةِ، أنا إتّهمتُ فقط حول كُلّ شيءَ.

Her zaman bir Romalı nasılsa öyle giyinir ve herşeyin onların sayesinde olduğuna inanırdı.
أفكاره. لفترض، نحن كُنّا رومان وملكناهم كُلّ شيءَ.

Birikimlerini kaybetti, Herşeyini kaybedecek.
هو يُفْقَدُ حسابَ توفيره، هو سَيَفْقدُ كُلّ شيءَ.