Dona Chimene, babana hiç bu kadar, ihtiyacımız olduğu bir an daha olmamıştı. | Open Subtitles | دونا شيمين ، لم تكن هناك للحظة حين احتجنا لأبيك أكثر |
babana, o kelimeyi söylerken ki gülümsemesi... | Open Subtitles | الابتسامة على وجه تلك الشريرة عندما تقول لأبيك |
Böyle birisini babana tanıştırırsın. Sapıksa eğer. | Open Subtitles | إنها فتاة مثيرة تود أن تأخذها لأبيك خاصة إن كان منحط |
Köşe ofisteki boşluğu doldurmam an meselesi. Babanın tam yanındaki. | Open Subtitles | باتت مسألة وقت حتى أملأ فراغ المكتب الجانبي المجاور لأبيك |
baban senden utandı. Ondan nefret ettin, baban da senden. | Open Subtitles | انت عار لأبيك وهو عار عليك انت تكرهه وهو يكرهك |
Haydi giyin tatlım. Babanı ziyaret edeceğiz. | Open Subtitles | هيا , أرتدي ملابسك نحن ذاهبون زيارة لأبيك اليوم |
Sonra konuşuruz. babana birşey söyleme. | Open Subtitles | دعنا لا نتحدث بشأن هذا الامر لا تقل شيئا لأبيك |
Ben bu sorumluluğu babana duyduğum sadaketten dolayı aldım. | Open Subtitles | أنا أتحمل هذا العبء ولاءاً لأبيك وهذه حدود ولائي |
babana bir özür borçluyum gibi hissediyorum, ama niye bilmiyorum. | Open Subtitles | أشعر أنني أدين لأبيك باعتذار لكني لا أعرف السبب |
Devam et. babana mektup yazmak istiyorsan, yaz. | Open Subtitles | واصل ما تفعله، واكتب خطاباً لأبيك لو أردت. |
Oh, babana hediye almak için kenara koyduğum para. | Open Subtitles | إنه المال الذي كنت أنوي به شراء هدية لأبيك |
Oh, evlilik yıldönümümüzde anne ve babana iyilik yapıp tepkini gösterirken aşırıya kaçmazsın değil mi? | Open Subtitles | كخدمة لأبيك ولي في ذكرى زواجنا بدون إيماءات مفرطة بالاعتراض |
Başın büyük dertte kızım. babana bir not bırakmalıydın. | Open Subtitles | سوف تقع بمشاكل كبيرة كان يجب عليك ترك رسالة لأبيك |
Mesela, babana okula gittiğin günlerde arkadaşlarının gelmesinin seni uyutmadığını söyleriz. | Open Subtitles | مثلاً، يمكننا أن نقول لأبيك أن النوم يصبح صعباً عندما يأتي أصدقاؤه في الليالي الدراسية |
İlk önce Babanın akıbeti için merhamet dilendin, sonra da intikamını almaya çalışıyorsun. | Open Subtitles | فى البداية تطلبين الرحمة لأبيك ثم تحاولين الأخذ بثأره |
İlk önce Babanın akıbeti için merhamet dilendin, sonra da intikamını almaya çalışıyorsun. | Open Subtitles | فى البداية تطلبين الرحمة لأبيك ثم تحاولين الأخذ بثأره |
Ayrıca, Babanın seni iş gezisine götürmesinin uygun olduğuna emin değilim. | Open Subtitles | وإضافةً إلى ذلك، لست متأكدة أن هذا ملائم لأبيك لجلبك على سفرة عمل. |
baban için yeni bir atın ne kadar önemli olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | علمت مدى أهمية الحصول على حصان جديد بالنسبة لأبيك |
Babamız öldürüldüğünde, baban ve ben de aynı şeyleri hissetmiştik. | Open Subtitles | لقد كان الأمر مماثلاً لى و لأبيك... ...عندما مات أبونا. |
Ama Babanı bilirsin, muhtemelen, cumartesi ya da pazar günü kalkar buraya seni almaya gelir. | Open Subtitles | ولكن بمعرفتي لأبيك , هو ربما سيكون هنا في السبت أو الأحد لإصطحابك |
Dün babanla konuştum, perişan halde. | Open Subtitles | بالأمس تحدثتُ لأبيك. إنه غاضب جداً, ويريد منك قول الحقيقة. |
Sensin! İyi ki doğdun. Babaya bir öpücük ver. | Open Subtitles | عيد ميلاد سعيداً، أعطي قبلة لأبيك. |
Bu sorumluluğu babanıza olan bağlılığımdan dolayı aldım. Ve bağlılığım burada bitiyor. | Open Subtitles | أنا أتحمل هذا العبء ولاءاً لأبيك وهذه حدود ولائي |
Ama Robert? O da Babanızın öbür tarafına benzemiyor muydu? | Open Subtitles | ألم يكن مثل الجانب الآخر لأبيك ؟ |