Belki dünyanın Patty Hewes gibilere ihtiyacı vardır ancak bu onun için çalışman gerektiği anlamına gelmiyor. | Open Subtitles | من المحتمل أنّ العالم يحتاج لأشخاص مثل باتي هيوز ولكن هذا لا يعني انه يتوجّب عليكِ العمل لديها |
Bu şirketi, Riley Banks gibilere hizmet vermeyelim diye kurduk. | Open Subtitles | لقد أنشأنا هذه الشركة لهذا نحن لسنا بحاجة لأشخاص مثل ريلي بانكس |
Ablam gibilere birkaç yüz dolar ve ilaç veriyorlardı hayal gördüren ilaçlar. | Open Subtitles | كانوا يدفعون بضع مئات من الدولارات لأشخاص مثل أختي, ويعطوهم مخدرات ومنشطات, ومهلوسات عموماً. |
Steve gibi adamlara artık güvenmiyorum çünkü Steve'e benzemeyen veya onun tamamen zıttı olan kişiler beni hep yüzüstü bıraktı. | Open Subtitles | لذا لا أكن الاحترام لأشخاص مثل ستيف لأن الأشخاص الذين ليسوا مثل ستيف أو من هم على عكس ستيف تماماً |
Onları denizaşırı uçuruyorlar ve Al-Ahmadi gibi adamlara gönderiyorlar. | Open Subtitles | أرسلوهم إلى الخارج و سلموهم (لأشخاص مثل (الأحمدي للأسف إنك مخطئ في شيئ واحد |
Sen boşu boşuna Rojas'ı alt edeceğim derken onun gibilere mal veren çok daha tehlikeli bir uyuşturucu baronunu yakalama fırsatını kaçırıyorum. | Open Subtitles | أنتِ مُهتمة للغاية بالإيقاع بشخص مثل (روهاس) بينما نحن نضيع... كل هذا الوقت كان بوسعي القبض على مورد كبير للمخدرات هو أكثر خطراً وهو من يورد الصنف لأشخاص مثل (روهاس) |