Okuldayken, en yakın arkadaşıma, sevgilisinin onu aldattığını söylediğimde, benimle bir daha konuşmadı. | Open Subtitles | عندما قلت لأعز صديقاتي في الثانوية أنني أعتقد أن حبيبها يخونها، لم تخاطبني ثانية قط |
Annemle babam boşanıyorlar kısacası tüm dünyam tam bir felaket ve bilmiyorum, sadece en yakın arkadaşıma ihtiyaç duyuyorum. | Open Subtitles | والدي تطلقا حياتي كلها مجرد كارثة لا أعرف ، أنا بحاجة لأعز صديقاتي الآن |
Bu en yakın arkadaşımın partisi, geç kalmak istemiyorum. | Open Subtitles | إنها حفلة مفاجئة لأعز صديقاتي لا أريد التأخر |
Yani dün gece en iyi arkadaşımın eski sevgilisiyle yattım. | Open Subtitles | حسناً مارست الجنس للتو مع صديقة سابقه لأعز أصدقائي |
Yani dün gece en iyi arkadaşımın eski sevgilisiyle yattım. | Open Subtitles | حسناً مارست الجنس للتو مع صديقة سابقه لأعز أصدقائي |
Neşeli ve sadık, en iyi arkadaşını içmek gibi! | Open Subtitles | إنه ممتع ، وجميل ، مثل شربك لأعز أصدقائك |
en yakın arkadaşım ve yeni gelini için bir şarkı söylemiştim. | Open Subtitles | لقد غنيت أغنية لأعز صديق ليّ وعروسته الجديدة. |
en yakın arkadaşının kendini öldürmesine izin veriyor. Hiçbir şey yapmaz mı insan? | Open Subtitles | سمح لأعز أصدقائه بأن يقتل نفسه، ولم يقم بشيء |
Bugün en yakın arkadaşlarından birinin bekarlığa veda partisi günü, biliyorsun. | Open Subtitles | هذه إحدى حفلات توديع العزوبية لأعز أصدقائك |
Düşünsene, havalı, yakışıklı Yahudi oğlan bir ömür bekledikten sonra en yakın arkadaşına nihayet içini açıyor ve kız da bir hafta sonra ölüyor. | Open Subtitles | فكري في الأمر. فتى يهودي فاتن ووسيم، يقر أخيراً لأعز صديقاته بمشاعره طوال حياته وأنت تريدين الموت بعد أسبوع؟ |
ve derhal en yakın arkadaşıma bir maktup yazdım Atlanta'da yaşayan ve11 yaşında bir oğlan babası arkadaşım bir defasında bana, | TED | و على الفور كتبت خطابا لأعز صديقين لي. في أطلنطا بجورجيا، الذان كانا لديهما ابنا في الحادية عشرة. وكان صديقي المقرب قد أخطأ يوما |
"Gilberte, buradan çıkmam gerek" dediğinde en yakın arkadaşıma hayır diyemezdim. | Open Subtitles | "جيلبيرتي)، أحتاج للخروج من هنا)" وما كنت لأرفض طلب لأعز صديقاتي |
Dom, bu... hiç konuşmadığım bir kız yüzünden sadece saçma bir kaza yaptı diye en yakın arkadaşıma yaptığım şey. | Open Subtitles | يا (دوم)، إنه هذا ما فعلته لأعز رفاقي جراء حادث تعرضت له فتاة لم أتكلم معهاً أبداً. |
Yarın bir böbreğimi en yakın arkadaşıma vereceğim. en yakın arkadaşım Barney'ye. | Open Subtitles | غداً سأتبرع بكليتي لأعز أصدقائي أعز أصدقائي (بارني) |
en yakın arkadaşımı özledim. | Open Subtitles | -إنّي أشتاق لأعز صديقي لي . |
En iyi arkadaşımı kaybetmiştim. Lauren en iyi arkadaşını kaybetmişti. Sadece normal sohbet etmek istiyorduk. | Open Subtitles | كما لو اشتقت لأعز اصدقائى لورين اشتاقت لأعز اصدقاءها |
en iyi arkadaşını özleyen birisi gibi. | Open Subtitles | مثل رجل يشتاق لأعز أصدقائه. |