Arzularınızın ne olduğunu bilmemi kabul edemezsiniz Çünkü o sizi bildiğim anlamına gelir. | Open Subtitles | لا تستطيع تقبل أنني حقاً أعرف ما ترغبه لأن ذلك يعني أن أعرفك |
Hayır, Çünkü o zaman başka biri senin işini yapıyor olur. | Open Subtitles | لا, لأن ذلك يعني ان احداً ما يقوم بكل العمل لك |
Halüsinasyon görüyorum Çünkü o kırmızı kapüşonlu şerefsiz zihnime fikirler soktu. | Open Subtitles | أنا أهلوس لأن ذلك الوغد صاحب القلنسوة الحمراء يضع أفكاراً برأسي |
çünkü bu sayede burada varız, gerçekten, bunları ve birbirimizi sevmeyi anlamaya çalışıyorum. | TED | لأن ذلك حقا هو سبب وجودنا هنا، أعتقد معرفة الأشياء وحب بعضنا البعض. |
CP: Şanslısın çünkü bu şu anda onlara canlı olarak gösterilmiyor. | TED | كريستوفر: أنت محظوظ لأن ذلك لم يتم بثه إليهم مباشرة الآن. |
Aşçı olmayı istememesi gerektiğini, Çünkü bunun kızların yapması gereken bir şey olduğunu düşünüyordu. | TED | حيث أعتقد أنه لم يكن من المفترض ألا يريد أن يكون طاهيا، لأن ذلك كان شيئا تفعله البنات. |
- çünkü bu, 'al gülüm, ver gülüm' anlaşması. | Open Subtitles | لأن ذلك هو الاتفاق المنشود بالنسبة لهم |
Kendi içişlerinde nasıl davrandıklarından bahsetmiyorum, Çünkü o başka bir yerde ölçülüyor. | TED | لا أتكلم عن طريقة تصرفها داخل بلادها لأن ذلك مقاس في مكان آخر. |
Babam bir keresinde bir adamı ölesiye dövmüş Çünkü o adam ona kötü bir laf etmiş, biliyor musunuz? | Open Subtitles | بضرب شخص حتى كاد أن يفتك به لأن ذلك الرجل نعته بنعت ما، كما تعلم؟ |
Bana birbirinin poposuna vuran futbolculardan bahsetme Çünkü o farklı. | Open Subtitles | رَبْت الأعقابِ وكُلّ شيءِ الناسِ لأن ذلك مختلفُ. |
Everett'i hemen arayabilirim Çünkü o, böyle düşünüyor. | Open Subtitles | أنا يَجِبُ أَنْ أَدْعوَ إفيريت، لأن ذلك موقفُه. |
Bunu yapamazdım Çünkü o zaman bu büyük bir yalan olurdu. | Open Subtitles | لذلك كان جيداً أنني لم ما أعمل من خلالهم لأن ذلك سيكون كذبة |
Çok komik Çünkü o yumurtalık Harvard'a gitmişti. | Open Subtitles | ومن المثير للسخرية لأن ذلك المبيض ذهب إلى جامعة هارفارد. |
Peki, keyfini çıkarın Çünkü o banyo bana 95 dolara mal oldu. Tamam. | Open Subtitles | إذاً استمتع لأن ذلك الحمام يكلفني 95 دولاراً |
Bana söyleyecek bir şeyin yok, çünkü bu gerçek değil. | Open Subtitles | لا يوجد لديكِ شيء تخبريني به لأن ذلك ليس حقيقيًا |
Siz bana zarar veremezsiniz, çünkü bu... çok klişe olur. | Open Subtitles | يا شباب حقاً لا تآْذوني، لأن ذلك سَيكونُ مباهته ؟ |
Size bundan bahsedemezsim, çünkü bu da dersin bir parçasıydı. | Open Subtitles | لم أستطع اخباركما بذلك لأن ذلك كان جزئاً من الدرس |
Çünkü bunun gittiği yer bu, ta ki sen üvey babanla ciddi zaman geçirmeyi düşünene kadar. | Open Subtitles | لأن ذلك هو المكان هذا ويرأس إلا إذا كنت وضعت في بعض الخطيرة مواجهة مع زوج الوقت. |
- çünkü bu bir işaret, pantolon... | Open Subtitles | - لأن ذلك من الناحية العلمية مستحيل - |
Öksürmüyor Çünkü öyle acı veriyor ki onu yavaş nefes almaya zorluyor. | Open Subtitles | انه لا يسعل لأن ذلك مؤلم جدا و يدفعه ذلك الى أخذ انفاس قصيره |
İstersen dürüst olalım biraz, Çünkü şu anda ancak bununla uğraşabilirim. | Open Subtitles | دعينا نكون صادقين الآن. لأن ذلك كل ما أستطيع التعامل معه. |
Peki bu ne demek? Güç dediğimizde insanlar, üstünlükle ilgili olduğu için testesteron hakkında düşünmeye eğilimliler. | TED | إذا ما الذي يعني ذلك؟ عندما نفكر بالقوة فإن الناس يميلون إلى التفكير فقط بالتيستوستيرون لأن ذلك يكون متعلقاَ بالسيطرة |
Çünkü bunu size anlatsaydım Miguel söylediğiniz gibi, hapishaneye giderse ve oradakiler öğrenirse onu öldürürler. | Open Subtitles | لأن ذلك سيعني اخباركم ان ميغيل هو كما قلت, ان ذهب للسجن |
Öğrenme sürecinde bir plan geliştirirseniz o ekstra zamana ihtiyacınız olmaz Çünkü bunlar günlük hayatınızın bir parçası olur. | TED | لو وضعت خطة لعملية التعلم، لن تحتاج إلى إيجاد المزيد من الوقت، لأن ذلك سيصبح جزءًا من حياتك اليومية. |
Çünkü böylece, daha az sıkıcı olan insanların tuhaflıklarını sonuçlara dönüştürmesine yardım edebiliyorum. | Open Subtitles | لأن ذلك يسمح لي بمساعدة الشخصيات المميزة لتحويل غرابتهم إلى نتائج |