Yeni güç, değişim yaratma ve güç kaymasının sağlanmasına yönelik --iki ana unsur içerir- kitle katılımının sağlanması ve bireylerin işbirliğidir | TED | القوة الحديثة هي نشر مقدار مشاركة كبير وتنسيق الأقران ـــ هذان هما العنصران الأساسيان ـــ لإحداث تغيير وتحويل النتائج. |
Biz düşüncelere değişim getireceğiz. Ve o gün geldiğinde ülke değişecek. | Open Subtitles | ونحن قد لإحداث تغيير في الأفكار، واليوم الذي يحدث .. |
Çünkü bugünün şiddeti genellikle savaşın sonucu değil demokrasimizdeki yozlaşmış politikacılar yüzünden ve sıradan seçmenler değişim için en büyük güce sahip. | TED | لأن عنف اليوم ليس وليد الحرب بشكل كبير بل وليد السياسات البالية في ديمقراطياتنا، والناخبون العاديون هم القوة العظمى لإحداث تغيير. |
Açık düşmanlıklar çıktıktan sonra birkaç haftadan fazla değil ama farklılık yaratmak için yeterli olur. | Open Subtitles | حسناً , عندما تندلع الأعمال العدائية ليس أكثر من اسبوعين لكن ربما يكون هذا وقتاً كافياً لإحداث تغيير |
farklılık yaratmak için geldik. | Open Subtitles | جئنا لإحداث تغيير |
Buraya değişim yapmaya geldik Buraya düzenlemeye geldik | Open Subtitles | *أتينا هنا لإحداث تغيير* *أتينا هنا لنعيد الترتيب* |
Yoksa tarihte, tüm giysilerin insan eliyle yapılmış olduğunu hatırlayacak biçimde, birlikte gerçek bir değişim yapabileceğimiz yeni bir sayfa, bir dönüm noktası olacak mı? | Open Subtitles | أو لن يكون هناك نقطة تحول، فصلا جديدا في تاريخنا، عندما نبدأ معا لإحداث تغيير حقيقي، أن نتذكر أن كل الملابس التي نرتديها وقدم يد الإنسان؟ |
Ve onbinlerce insanı,özellikle kadınları ve bir de erkekleri etkileyerek değişim getirebilmek için gösteri yapıyorlar | TED | وكانوا قادرين على شحذ عشرات الآلاف معظمهم من النساء -- بعض الرجال -- فى الشوارع لإحداث تغيير . |
değişim için. | Open Subtitles | لإحداث تغيير. |
Gerçek bir farklılık yaratmak ne demektir? | Open Subtitles | ماذا تعني لإحداث تغيير حقيقي؟ |