| Köleler gelini almaya gittiklerinde onun kendisini tavana astığını görmüşler. | Open Subtitles | وعندما ذهب الخدم لإحضار العروس وجدوها مشنوقة ومعلقة من السقف |
| Yatak odası için sipariş verdiğim şu yeni lambaları almaya gitmem gerekiyor. | Open Subtitles | هل تعتقد أن بإمكانك مجالسة إيثيل قليلاً ؟ يجب أن أذهب لإحضار |
| Mutfağa biraz daha limonata getireyim diye gittiğimde tüydüler. | Open Subtitles | لقد هربوا خلسة عندما دخلت المطبخ لإحضار المزيد من الليموناده |
| Belki tekrar işe yarar. - Eşyalarım için biraz daha kutu alacağım. | Open Subtitles | ربما تستطيع فعل ذلك مرة أخرى سأذهب لإحضار المزيد من الصناديق لحاجياتي |
| Bir balığı tekneye almak insan ve takım çabası gerektirir. | TED | تستغرق جهد بشري ، جهد فريق ، لإحضار سمكة هنا |
| Eczaneye gidip hamilelik testi alayım mı? - Ciddi misin? | Open Subtitles | أتريدين منّي الذهاب إلى الصيدلية لإحضار عصا اختبار الحمل ؟ |
| gidip biraz bant getireceğim, cildinden bir şeyler var mı bakacağım. | Open Subtitles | سأذهب لإحضار شريط لاسق لنرى إن ترك بعضا من خلايا جلده |
| R.S. : Oh. O zaman Joshua içecek almaya gidiyor. | TED | آر . إس . : آه . الآن جاشوا ذهب لإحضار شراب |
| Su almaya gidiyorum. Siz nereye gidiyorsunuz? | Open Subtitles | آسف ، أنا في طريقي لإحضار الماء ، إلي أين تذهبون؟ |
| Seninleyim Farnley. Silahımı ve bir parça ip almaya gidiyorum. | Open Subtitles | أنا معك يا فارنلى سأذهب لإحضار بندقية وحبل |
| Oğlumu almaya. Şu gittiği barın adı ne? | Open Subtitles | ،سأذهب لإحضار ابني ما اسم مكان الشرب الذي يذهب إليه؟ |
| Şu arabayı almaya gitmeyecek misin? | Open Subtitles | أما زلت تريدني أن استصحبك لإحضار تلك السيارة أو ماذا؟ |
| Peki. gidip bize içecek bir şeyler getireyim. | Open Subtitles | أجل ، حسناً سأذهب لإحضار شيء نشربه ، أجل |
| Şunu temizlemek için bir şey getireyim. | Open Subtitles | ثانية واحدة يا حبيبتي، أنا سأذهب لإحضار شيئاً ما لتنظيف ذلك الأمر أنا سأعود |
| Ben gidip bir salata tabağı alacağım. Çorbanın altını yakıp, Joel'e göz kulak olabilir misin? | Open Subtitles | سأذهب لإحضار وعاء للسلطة أيمكنكِ تقليب الحساء ومراقبة جول؟ |
| Etienne'i yeni uyutmuştum. Louis biraz şarap almak için dışarı çıkmıştı. | Open Subtitles | وضعت آتيني فالسرير ، و لويس ذهب لإحضار المزيد من النبيذ |
| Öğleden sonra arabayı alayım ki, yarın erkenden işe koyulalım. | Open Subtitles | سأذهب لإحضار السيارة بعد الظهيرة، لكي نستطيع البدء مبكراً. |
| Tamam, seni iyi anlıyorum. Kadını buraya getireceğim. Rebecca Payne değil mi? | Open Subtitles | أسمعك عالي وبوضوح، أنا ذاهب لإحضار ريبيكا بان، حسناً؟ |
| Ben de sana battaniye getirmeye gittim, çünkü geri dönmeyi reddettin. | Open Subtitles | و ذهبت أنا لإحضار الأغطية لأنكِ رفضتي الدخول |
| Kapatmamız gereken bir iki pencere daha var. Tahta alıp başlayın. | Open Subtitles | مازال لدينا بعض النوافذ التي تحتاج لتغطية سأذهب لإحضار بعض الألواح |
| Sen yukarıdan bir kadeh al ya da şişeden iç. | Open Subtitles | صعدت للأعلى لإحضار كأس أم شربت من الزجاجة؟ |
| Koya tatlı suyu geri getirmek için yavaş yavaş bu projelere girişiyoruz. | TED | تولينا انجاز مشاريع بطريقة بطيئة لإحضار المزيد من المياه العذبة إلى الخليج. |
| Arama izni çıkartacağız. Geri gelip yasal yoldan bunları alacağız. | Open Subtitles | نجلب مذكرة قانونية و نعود لإحضار هذه الصور بصورة قانونية |
| Brian ve Dave'i havaalanından almam gerekiyor. | Open Subtitles | يجب أن أذهب لإحضار بريان و ديف من المطار |
| Ve şimdi incilerini tak da gidip birer kahve alalım. | Open Subtitles | والآن ضعي لآلئك ولنذهب لإحضار بعض القهوة |
| - Polis çağırmaya gitti. - Gidin, Fratelli'ler burada. | Open Subtitles | ـ ذهب لإحضار الشرطة ـ إذهب، فراتليس هناك |
| gidip paramı getireceksin ve ben burada onunla bekleyeceğim, ismi neydi? | Open Subtitles | إنك ستذهب لإحضار نقودي و أنا سأنتظر هُنا معها،، ما إسُمها؟ |