ويكيبيديا

    "لإخبار" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • söylemek için
        
    • söylemeye
        
    • söyleyeyim
        
    • haber
        
    • söylemem
        
    • söyleyecek
        
    • anlatmak
        
    • söylerim
        
    • anlatma
        
    • anlatmanın
        
    • söylemenin
        
    • söyleme
        
    • söyleyelim
        
    • rapor
        
    • söyleyeceğimi
        
    Aileme kimle tanıştığımı söylemek için bekleyemedim. Open Subtitles لا أطيق الأنتظار لإخبار عائلتى عن من قابلت
    Neden insanlara nasıl hissettiğimizi söylemek için bekliyoruz bilmiyorum. Open Subtitles أنا لا أعرف لماذا ننتظر .لإخبار الناس كيف نشعر حقا
    Dostlarıma söylemeye sabırsızlanıyorum. Bu kadar büyük kayaları yok. Open Subtitles لا أستطيع الإنتظار لإخبار أصدقائي ليس لديهم صخرة كبيرة هكذا
    Gidip annene geldiğini söyleyeyim. Sen de doğruca yatağa git. Open Subtitles سأذهب لإخبار أمك أنك في البيت و أنك متجه مباشرة للسرير
    İyi ama ya biri sizi görüp Mel'e haber verirse? Open Subtitles حَسناً، النيل، الذي إذا شخص ما يَراك ويَرْجعُ لإخبار إلى ميل؟
    Aileme, yeni aldıkları otelin reşit olmayanlara servis yaptığını söylemem gerek. Open Subtitles سأضطر لإخبار والديَّ أن الفندق الذي اشتروا يقدم الخمر للقاصرين
    Söyledim ona bizim hakkımızda söyleyecek kötü şeyler olmaz... çünkü bizler dürüst işadamlarıyız. Open Subtitles أخبرتُها أنّه لا يوجد شيء لإخبار هذا الرجل عنّا. لأننا رجال أعمال صادقين.
    cümlesi o yemeğin nasıl üretildiğini anlatmak isteyen kimseye verilen olağan bir cevap. Open Subtitles هو الرد المعتاد لأية محاولة لإخبار أحدا ما كيف أن أنتج ذلك العشاء.
    Sadece kardeşime onun dosyasının açığa çıkacağını beni suçlamadan nasıl söylerim diye düşünüyordum. Open Subtitles إنّي أحاول إيجاد وسيلة لإخبار أختي أنّ قضيّتها قد أصبحت مشبوهة بدون أن تلومني.
    Evlerin birinde, dul bir kadın, arkadaşlarına kocasının öldüğünü söylemek için bekliyordu. Open Subtitles في أحد المنازل كانت هناك أرملة تستعد لإخبار صديقاتها بوفاة زوجها
    Anneme söylemek için sabırsızlanıyorum. Open Subtitles لا أستطيع الإنتظار لإخبار والدتى بهذه الأخبار السارة
    Marc'la çıktığını babasına söylemek için uygun zamanı bulamamıştı. Open Subtitles ألن تمانع بيتي؟ إنها لم تجد الوقت المناسـب بعد لإخبار والدها أنها تواعد مارك
    Bunu herkese söylemeye de hazırlıklı olmalısın. Open Subtitles فقط يتوجب عليك الاستعداد لإخبار الجميع بذلك ايضاً
    Gidip karıma hala dört gözle bekleyeceği bir balayı olduğunu söyleyeyim. Open Subtitles سأذهب لإخبار زوجتي أن هناك شهر عسل لتتطلع اليه
    Keşke insanlara kötü haber vermenin daha kolay bir yolu olsaydı. Open Subtitles أتمنى وجود طريقة أسهل لإخبار الناس بالأخبار السيئة
    Paparazzilerle yüzleşmeden, Casey'e benim söylemem gerek. Open Subtitles قَبلَ أَن نُواجهُ الناس، أَحتاجُ لإخبار كايسي.
    Açıkçası, doktorlarda ve hemşirelerde... ...hastaların anlayacağı dilden... ...ne yapmaları gerektiğini söyleyecek kabiliyet yok. TED بصراحة، ليس لدى الأطباء والممرضات الوقت ولا المهارات اللازمين لإخبار المرضى المطلوب منهم فعله بأسلوب مفهوم لهم.
    Aileme kiminle tanıştığımı anlatmak için can atıyorum. Open Subtitles لا أطيق الأنتظار لإخبار عائلتى عن من قابلت
    Gracie nasıl söylerim bilmiyorum. Open Subtitles أنا لا أعرف كم لإخبار جرايسي.
    Sonumun Bayan Bates gibi olacağını düşünsem, onun gibi aptal, hakkımdaki en önemsiz şeyi bile birilerine anlatma eğiliminde olacağımı bilsem hemen yarın evlenirdim! Open Subtitles لو ظننت انني ساصبح مثل النسة بيتس سخيف حقا, لاعرض نفسي لإخبار الجميع عن كل شيء سخيف عني لتزوجت في الغد
    Dövüş hikâyelerini anlatmanın da bir sürü yolu vardır. Open Subtitles فهناك طرق مُساوية لإخبار قصّة الصراع هذه بأسرها.
    Eğer daha fazla zamanımız olsaydı bunu annene söylemenin bir yolunu bulur ve nasıl baş edeceğine bakardık. Open Subtitles إن كان لدينا متّسعٌ من الوقت لكنّا استطعنا إيجاد طريقة لإخبار أمك ونرى إن كانت ستستطيع التعامل مع الموضوع
    Kimseye söyleme. Open Subtitles يمكننا إبقاء أمر ضرب الجدار سراً، صحيح؟ لا ضرورة لإخبار أحد؟
    Artık bunu bildiğimize göre gidip polislere söyleyelim. Open Subtitles حسناً، رائع. بما أننا نعرف هذا الآن، دعنا نذهب لإخبار الشرطة.
    Sonra da Bloomingdale'deki üstlerime rapor veriyorum. Open Subtitles ثمّ أَرْجعُ لإخبار رؤسائِي في بلومنجدال.
    Bay Carson'a şarabı söyleyeceğimi sanıyor. Open Subtitles يعتقد بأني أخطط لإخبار السيد "كارسون" عن النبيذ

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد