Bana bak, onu oradan çıkarmak için katliam bile olması umarımda değil. | Open Subtitles | لا يهمني إن تطلب الأمر مذبحة لإخراجها من هناك |
Bana bak, onu oradan çıkarmak için katliam bile olması umarımda değil. | Open Subtitles | لا يهمني إن تطلب الأمر مذبحة لإخراجها من هناك |
Gerçi gözleri biraz şeşbeş bakar ama onu barakasından çıkarmak için elektrikli ok tabancası kullanmışlardı, ondan. | Open Subtitles | تبدو كمن يعاني الحول ولكن هذا لاستخدامهم مسدس صاعق لإخراجها من المخبأ |
Cesedi çocuklar görmeden daireden çıkarmanın bir yolunu bulması gerekiyordu. | Open Subtitles | عليه أن يكتشف طريقة لإخراجها من الشقة بدون أن يرونها. |
Onu adadan çıkarmanın tek yolu Birleşik Devletler polis şefini getirmek. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة لإخراجها من الجزيرة هي اللجوء لمسئول تطبيق القانون |
Onu oradan çıkarmak için bir kaç alet bulmalıyız. | Open Subtitles | علينا إحضار بعض المعدّات لإخراجها من هناك |
Ama sanırım onu oradan çıkarmak için biraz yardıma ihtiyacımız olacak. | Open Subtitles | ولكنني أظن أننا سنحتاج للمساعدة لإخراجها من هناك |
Arabayı çıkarmak için 500 dolar ödemeniz lazım. | Open Subtitles | سوف تكلفكم 400 دولار لإخراجها من الحجز. |
çıkarmak için yardım ister misin? | Open Subtitles | أتحتاج لأيّ مساعدة لإخراجها من هنا؟ |
Onu oradan çıkarmak için bir yol bulmamız lazım. | Open Subtitles | يجب أن نجد حلاً لإخراجها من هناك |
Amber'i yarışmadan çıkarmak için öldürmedim. | Open Subtitles | لم أكن مضطرّة لقتل (آمبر) لإخراجها من المسابقة |
Onu oradan çıkarmak için kaldırma düzeneği falan olmalı. | Open Subtitles | لابد أن هناك مفتاح أو شيئ ما لإخراجها من هناك حسنا يا (كلوديا) أترين طريق أخر للخروج ؟ |
Onu oradan çıkarmanın bir yolunu bulacağım. Duvarları yıkıp geçmem gerekse bile. | Open Subtitles | سأجد طريقة لإخراجها من هناك حتى لو اضطررت لتحطيم الجدران. |
Onu oradan çıkarmanın tek yolu bu. | Open Subtitles | هذه الطريقة الوحيدة لإخراجها من هناك. |
Lütfen onu Nanking'den çıkarmanın bir yolunu bul. | Open Subtitles | أرجوك فكر بطريقة لإخراجها من "نانكينج". |