Bak, sevgili yaşlı babanı kaçırdım ve serbest bırakmak için bir milyon dolar istiyorum. | Open Subtitles | استمع، لقد إختطفت والدك العزيز وأريد مليون لإطلاق سراحه |
İnsanlar gittiğinde Kara'yı kalesini kullanarak onu serbest bırakması için zorlayacağım. | Open Subtitles | مع إنقراض البشر، سأستعمل (كارا) لإطلاق سراحه من خلال قلعتها |
- Cordero'yu onu serbest bırakması için ikna edeceğim. | Open Subtitles | -سأقنع (كورديرو) لإطلاق سراحه |
Ve birden... Bom! Şartlı tahliye kurulu topluma tekrar karışabileceğini söylüyor. | Open Subtitles | يقرر مجلس الإفراج بأن ذلك الشخص مهيأٌ لإطلاق سراحه. |
- Onun dediğine göre. - Dewey Crowe hikâyesini destekliyor. - Kendi tahliyesini ayarlamak için hiç şüphesiz. | Open Subtitles | و " ديوي " سانده - يسعى لإطلاق سراحه بلا شك - |
Bu durum, onun şartlı tahliye duruşmalarında neden pişmanlık göstermediğini açıklar. | Open Subtitles | يمكن أن يُفسر لماذا لم يُظهر أيّ ندم في جلسات الأستماع لإطلاق سراحه |
Eyalet sınırını geçerek şartlı tahliye koşullarını ihmal etmiş. | Open Subtitles | تخطي حدود الولاية مخالفة لإطلاق سراحه |
Adams,tutuklunun kelepçelerini çözmene ve tahliye edilmesi için onu buraya getirmene ihtiyacım var. | Open Subtitles | آدامز) ، أريدك أن تفك وثاق المشتبه) و تقوم بجلبه إلى هنا لإطلاق سراحه |
Şartlı tahliyesini bozan, tehlikeli birisini tutukluyor gibisiniz, Ajan Cho. | Open Subtitles | حسناً، يبدو وكأنّك تعتقل مُخالف خطير لإطلاق سراحه المشروط، أيّها العميل (تشو). |