O şekilde bir muamele hak etmiyorsun.. Yo! Kırmızı halı başlamak üzere. | Open Subtitles | أنت لاتستحق أن تعامل بهذا الشكل البساط الأحمر على وشك البدأ |
Başını kesmek senin için onurlu bir ölüm olur ama onurlu bir şekilde ölmeyi hak etmiyorsun. | Open Subtitles | الطريقة المشرفة للموت هي بقطع رأسك لكن انت لاتستحق ان تموت ميتة مشرفة |
Yanaklarıma verilen kırmızılıktan hoşnudum, fakat yine de buna değmez. | Open Subtitles | أحب طريقة إظهار الخجل على خدي بواسطة المكياج، لكنها لاتستحق |
Yani küçük bir yaşam bu kadar ikincil zarara değmez mi? | Open Subtitles | وحياه واحده صغيره لاتستحق كل ذلك الأضرار الجانبية ، أليس كذلك؟ |
Ama ailesi onu ucuz basında görmeyi hak etmiyor. | Open Subtitles | ولكن عائلته لاتستحق ان تتداول صوره وخبره الصفحات الصفراء |
- Düzgün de düşünemiyor. - Böyle gitmeyi hak etmiyor. | Open Subtitles | إنها لاتفكر بوضوح حتى إنها لاتستحق أن تكون هكذا |
Ölmeyi hak etmedi. | Open Subtitles | إنها لاتستحق الموت. |
Başını kesmek senin için onurlu bir ölüm olur ama onurlu bir şekilde ölmeyi hak etmiyorsun. | Open Subtitles | الطريقة المشرفة للموت هي بقطع رأسك لكن انت لاتستحق ان تموت ميتة مشرفة |
Kusurların ne olursa olsun, böyle soğuk ve karanlık bir yerde tek başına ölmeyi hak etmiyorsun. | Open Subtitles | أيّما كانت أخطاؤك، أنت لاتستحق أن تمو في مكان بارد ومظلم كهذا |
Böyle iyi bir eşi hak etmiyorsun. | Open Subtitles | أنت لاتستحق مثل هذه الزوجة الصالحة |
Çünkü sen bir canisin ve yaşamayı hak etmiyorsun. | Open Subtitles | ، لأنّك قاتل . و لاتستحق أن تحيا |
Ve bunu hak etmiyorsun. | Open Subtitles | وأنت لاتستحق ذلك |
Bunu hak etmiyorsun. Onlardan daha akıllısın. | Open Subtitles | أنت لاتستحق ذلك أنت أذكى منهم |
Bunu duyduğuma sevindim çünkü ödül almam için birine hediye vermem gerekiyorsa o ödülü almaya değmez. | Open Subtitles | يسعدني سماع ذلك، لإني إذا فزت بالجائزة عن طريق الرشوة فهي لاتستحق |
O kadar sıradan bir iş ki bahsetmeye bile değmez. | Open Subtitles | أخشى بأنها عادية جداً لاتستحق أن أنطقها بصوت عالي |
Lütfen bunu bir daha yapma. Bazı şeyler risk almaya değmez. | Open Subtitles | من فضلك لاتفعلها مجدداً بعض الأمور لاتستحق المخاطرة. |
Gerçekten, Jessica, buna değmez. | Open Subtitles | حقا يا جيسكا , انها لاتستحق هذا العناء |
Karını kaybetmeye değmez. | Open Subtitles | لاتستحق ان تفقد زوجتك من اجلها |
Evet, hak etmiyor ama bu ölüm-kalım meselesi. | Open Subtitles | لا ، إنها لاتستحق ولكنه أمر حياة أو موت ، تعلمون |
O bunları hak etmiyor! | Open Subtitles | إنها لاتستحق أيا من هذا |
Yvette o parayı hak etmiyor. | Open Subtitles | و "إيفيت" لاتستحق أن ترث هذا المال |
- Evet, hak etmedi. | Open Subtitles | كلا لاتستحق ذلك |