Oraya vardık ve fark ettiğim ilk şeylerden biri, diğer çocukların saçlarının sarı rengin tonları olmasıydı ve çoğu mavi gözlüydü. | TED | وصلنا هناك وكان أول شيء لاحظته أن شعر الأطفال الآخرين كان له عدة درجات من اللون الأشقر ومعظمهم كانوا بعيون زرقاء |
Şunu fark ettim ki, birçok kişinin hikâyesi iki ana tema etrafında toplanıyor. | TED | والذي لاحظته هو أنّ معظم قصص الناس تميل إلى الدوران حول عنصرين مفتاحيين. |
Kendimde fark ettiğim her şeyi gösteren heyecan verici ve büyüyen bir literatür olduğunu gördüm. | TED | وما وجدته كان مشوّقاً كما تزايدت الأبحاث في ذلك حتى أنّها أظهرت بشكل أساسي ما قد لاحظته في نفسي. |
Ve şunu farkettim ki politik ikna fikirler, gerçekler ya da bilgiyle başlamıyor. | TED | والذي لاحظته هو الإقناع السياسي لا يبدأ من الأفكار او الحقائق او المعلومات |
Ama aklımdan bir düşünce geçti, daha önce gördüğüm, işittiğim, ya da dikkatimi çekmiş, farketmiş olduğum bir şeyi hatırlarmış gibi. | Open Subtitles | لكن شيء ما عبر في ذهني جعلني أتذكر شيئاً رأيته مسبقاً أو سمعته أو لاحظته |
İkincisi bir saatti ve sonra yarım saat oldular, tek farkettiğim ise kelliğimin arttığı oldu. | TED | الثانية ساعة واحدة، ثم نصف ساعة، و كل ما لاحظته هو ازدياد حجم صلعتي. |
Ne yazdığını odanın taa karşı tarafından okuduğumu iddia edemem; sadece kızın kalem hareketlerini gözlemledim. | Open Subtitles | انا لم ادعي باني استطيع قراءة حركة اليد من الجانب البعيد للغرفة ما لاحظته هو حركة قلمها |
- Evet, bakın, her şeyi iki kez kontrol ettim ama dikkatimi çeken tek şey yara girişlerinin çevresindeki kaburga kırıklarının bölgesi biraz soluk. | Open Subtitles | فحصت كل شي مرتين, لكن هنا شي واحد لاحظته هي المنطقة التي تقع على اجزاء من الضلع حول مدخل الجرح تغير لونها قليلاً |
Öğrencilerle çalışırken fark ettiği şey sınav kağıtlarının okuma düzeylerinin çok ötesinde olduğuydu. | TED | وما لاحظته من خلال عملها معهم أنهم يقدمون الأوراق الفصلية أفضل من مستويات قرائتهم الفعلية |
ve yine bir gözlemci olarak fark ettim ki, burada da kendi takımının üyelerini Natasha seçiyor. Kısa zamanda çok sevilen bir öğrenci oldu. | TED | ولكن ما لاحظته مجددا كمراقب، هو أنها كانت تختار من تكنّ في فريقها. وبدت أنها تكتسب شعبية بشكل مطرد جدا. |
Ve her şeyden önce, inanılmaz miktarda mail alındığını fark ettim. | TED | و ما لاحظته ،أن -- أولا، يأتيك عدد هائل من الإيميلات. |
Bu sabah fark ettim. İçeriye doğru olduğu için göremedim. | Open Subtitles | نعم لقد لاحظته هذا الصباح لابد انه بالداخل |
Tanışıyorlar ama bağlanmıyorlar, kız onu fark ediyor, adam onu hissedip fark ediyor ve ikisi de bir şeyler olacağını biliyorlar. | Open Subtitles | يلتقيان، و لا يتواصلان لاحظته هي، فشعر بذلك فلاحظها هو الآخر لقد علم كلاهما أن هذا سيحدث |
Onu hemen fark eder. Ve o da onun fark etmesini fark eder. | Open Subtitles | لقد لاحظها على الفور وهي لاحظته أنه لاحظها |
Ben fark bir şey olduğunu her zaman bir telefon çaldığında, bir iblis saldırılar. | Open Subtitles | شيء واحد لاحظته أنه كلما . رنّ الهاتف ، هاجمنا مشعوذ |
...normal rutini dışında gelişen bir şey fark ettiniz mi? | Open Subtitles | اي شيء لاحظته وكان خارجا عن تصرفاتها المعتادة؟ |
Tanıştığımızda ilk fark ettiğim şey olmuştu. | Open Subtitles | أعني , إنه أول شيء لاحظته فيها منذ أن قابلتها |
Betty evet ben de farkettim ve ona gözlerine sahip çıkmasını söyledim. | Open Subtitles | بيتي نعم في مناسبات عده لاحظته لا يرفع عينية من عنك عليه عدم فعل ذلك .. |
gördüğüm kadarıyla acelesi vardı, bekleyemedi. | Open Subtitles | ما لاحظته إنه كان مستعجلا ولم يطق الإنتظار |
Fare kapanına girdiğimde, farkettiğim ilk şey kokuşmuş bira ve idrarın yanında, gerginlikti. | Open Subtitles | كلما خطوت نحو الحانة أول شي لاحظته غير رائحة البيرة النتنة , ورائحة البول هو الضغط |
Gelecek her olasılığa açık. Bunu gözlemledim. | Open Subtitles | ستفتح جميع آفاق المستقبل هذا ما لاحظته |
dikkatimi çeken ilk şey, belindeki kuşaktı. | Open Subtitles | ...و أول ما لاحظته كان الحبل المربوط حول وسطه |
Neyse işte, kız tüm kıyafetlerini çıkardı küvette yanıma atladı ve gözüme çarpan ilk şey... | Open Subtitles | على كل حال, خلعت كل ملابسها تتسلق إلى الحوض الساخن ..وأول شيء لاحظته |
gözlemlediğim ikinci model ise hatırlanma ihtiyacı idi. | TED | النمط الثاني الذي لاحظته هو الحاجة للتذكر |
İIk farkına vardığım şey onun miskin olmasıydı. | Open Subtitles | أول شيء لاحظته حول الرجل أنه متقلب |